Küresel ekonomik kriz, bütün ülkelerde memurlara, işçilere, emeklilere, dul ve yetimlere zam ve vergi yükü getirmiştir. Bu yük her geçen gün taşınamaz hâle gelmektedir. Çareyi IMF'de görmemekle akıllı bir politika izleyen Türkiye'nin, ekonomik problemleri başta olmak üzere, ekonomiyle oldukça ilintili sosyal, siyasal ve toplumsal meseleleri çözmesi için atıl kalan ülke kaynaklarını değerlendirilmesinin zamanı gelmiştir. Hükümet'in, orman vasfını yitirmiş 2B arazilerini, kamu yararına kuralları belirlenmiş bir şeklide, talana ve peşkeşe fırsat verilmeden satması gerekmektedir. 2B'den elde edilecek yaklaşık 15 milyar dolarlık kaynakla ülke nefes alacak, yeni yatırımlar yapılarak işsizliğe de çare bulunacaktır. Yunanistan, İspanya, İtalya gibi ülkeler krizin eşiğinde; ABD, Çin, Japonya gibi dev ekonomiye sahip ülkeler ise içlerine düştükleri kriz durumundan kurtulabilmek için ciddi tedbirler alıyor. Küresel krizin dezenformasyonuna karşı, Türk ekonomisini ayakta tutmayı başaran Hükümet'in, ücretleri ve sosyal yardımları iyileştirme politikaları uygulamaya başlaması gerekir. AB ülkeleri, yoksullara ve düşük ücretlilere milyar dolarlarca nakit yardımı yaparak ve vergi indirimi sağlayarak piyasaları canlandırmaya çalışmaktadır. Şu anda Türkiye'de alınan tedbirler sanayicileri ve iş adamlarını ekonomik krize karşı güçlendirmeye yöneliktir. Memurlar, dar ve sabit gelirliler için yeterli tedbirler alınamamıştır. Zorunlu ve vazgeçilmez ihtiyaçlarda kümülatif olarak, maaş zamlarını katlayan oranlarda artışlar yaşandı. Bu artışlar dar ve sabit gelirlilerin maaşlarını değersizleştirdi, alım gücünü azalttı. Bu sebeple, Hükümet yeni zamlar yapmak, vergileri arttırmak ve ardından maaşlara zam yapmak yerine, atıl kalan ülke kaynaklarını halk için, adaletli bir şekilde kullanmayı denemelidir. Başta orman vasfını yitirmiş 2B arazilerinin satışı olmak üzere, talana ve peşkeşe fırsat verilmeden stratejik önemi olmayan kimi kamu varlıkları satılmalıdır. Krizle birlikte değişen yenidünya düzeninde, her şeyi satarım veya hiçbir şeyi sattırmam anlayışının her ikisine de yer yoktur. Sayın Başbakan'ın bu konuda acil ve radikal bir adım atmasını istiyoruz. Kimi köprülerin, yolların, koyların satılması, bedelli askerliğin hayata geçirilmesi, 2B arazilerinin satılması, gibi adımlardan elde edilecek yaklaşık 35 milyar dolarlık kaynakla, hem halk rahat bir nefes alınacaktır hem de işsizlik ve istihdam meselesi büyük ölçüde çözülecektir. Önerilerimiz, ülke ekonomisinde ve halkın sosyal hayatında ortaya çıkan problemler yumağını çözmeye çalışmaktan ibaret bir değişim paketidir. Eğer önerilerimiz göz ardı edilir, vergilere ve temel ihtiyaç maddelerine zam yaparak, ardından maaşları yükseltmek şeklinde çözüm aranmaya devam edilirse; finans, sanayi, inşaat vb. piyasasının zarar görmesi, işsizliğin artması ve gelir dağılımının daha da adaletsiz bir hâle gelmesi sonuçları ortaya çıkacak. Memurun, işçinin, çiftçinin, emeklinin kısacası dar ve sabit gelirlilerin sıkıntıları devam edecektir. > Gürkan Avcı İslam ülkeleri güçlenmek ve güçlerini birleştirmek zorundalar Dünyada kalkınmış ülkelerin tamamı 2. Dünya Savaşı'na girmiş ülkelerdir. Bunlardan Almanya ve Japonya savaşta yerle bir olmuş, taş üstünde taş kalmamış, üstelik düşmanlarınca işgal edilmişlerdi. Bu iki ülke de savaştan sonra kısa bir sürede, eğitimli insan güçleri sayesinde yine kalkınmış ülkelerin en ön safına gelebildiler. İkinci Dünya Savaşı'na katılıp, büyük zarar görmüş ülkelerin tamamı, savaş biter bitmez bir kalkınma hamlesini başlattılar. Buna da eğitimle, eğitilmiş insan gücüyle başladılar; kısa sürede büyük teknolojik gelişmeler gösterdiler. İslam Dünyası'na baktığımızda üzücü bir durum görülüyor. Kalabalık bir nüfus, geniş bir coğrafya üstelik çok zengin yer altı kaynakları; ama gelişme yok... Kalkınma için, insanların eğitimi, eğitimli insan gücü, teknoloji için çalışılmamış. Zengin yer altı kaynakları ve bunlardan elde edilen servetler batı bankalarına transfer edilmiş. Bir tarafta dünyanın en zengin insanları ortaya çıkmış, zevk ve debdebe içinde yaşıyor; öbür tarafta büyük çoğunluk bu kaynaklardan bu zenginlikten hiç faydalanamıyor, yüz binler açlıkla pençeleşiyor. Batı da sömürüsüne devam edebilmek için bu çarpık yapının devamı için mücadele ediyor. Artık bu durum değişmeli, İslam ülkeleri de zenginliklerini, ülkelerinin eğitimi, eğitimli insan gücü, teknoloji ve kalkınma için harcamalı, batılıların bankalarına kaydırmamalı. İslam ülkeleri arasındaki husumet de tamamen bitmeli, aralarında bir dayanışma ve iş birliğine gidilmeli. Eski mirası ve tecrübesi sebebiyle, Türkiye'nin öncülüğüyle bu iş daha kolay başarılabilir. Son olaylar belki de bu gelişmenin müjdecisidir... > Hüseyin Aksu Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00