Başbakan ve bazı bakanlar gece-gündüz koşuşturuyorlar. Dünyanın her köşesine gidip, Türkiye'ye yatırım yapılması, Türk mallarının alınması, Türk müteahhitlere iş verilmesi, Türk şirketlerinin önünün açılması için görüşmeler yapıyorlar. Dünyanın sayılı sermayedarları, işadamları ile şahsi ilişkiler kurup; ülkemizin zenginleşmesi, kalkınması, yoksulluğu yenmesi, insanlarımızın iş-aş bulması maksadıyla, bu iş adamlarını yatırım yapmaya ikna etmek için gayret göstermektedirler. Yıllardır yabancı sermayenin gelmediği, sıcak paranın gelip gittiği, ihracat ve turizmimizin yeterince gelişemediğini söyleyip duruyoruz. Gayretli çalışmalar sonucu, bu olumsuzlukların bitme noktasına geldiğinin işaretleri görülüyor. Yetkililerin gayretleri meyvesini vermiş olacak ki, peş peşe rahatlatıcı haberler gelmeye başladı. İhaleler, özelleştirmeler de tam bir serbest rekabet ortamı içinde, 70 milyon vatandaşın gözleri önünde yapılmakta. Elaltında birilerine devlet mallarını peşkeş çekme, yandaşları nemalandırma gibi öncekilerin yaptıkları uygulamalar da tarihin çöplüğüne atılmış görünüyor... Fukaralık çemberimizi kıracak, insanlarımızı iş-aş sahibi yapacak, ekonomimizi büyütecek, ülkemizi güçlendirecek bu tür gelişmeler birilerini fena halde kızdırmış. Başbakan'ın, bakanların yabancı işadamlarıyla görüşmeleri neredeyse suç olarak gösterilecek. Rahmetli Özal'dan sonra yeni yeni görmeye başladığımız "ülkeyi kalkındırma gayreti" adeta linç sebebi sayılacak. Çalışmak, ülke menfaati için gece-gündüz koşturmak, ülke kalkınması için riskler almak suç mu? Şimdikiler de mi öncekiler gibi vakitlerini boş laflarla geçirip ülke istikbalini tehlikeye atsın? Bunlar da mı ülkeyi 5 sente muhtaç edip uçurumun kenarına itsin? Hayatları boyunca ülke menfaati için bir çivi çakmamış, taş üstüne taş koymamış olanlar; ömürlerini boş laflarla ve yapılan iyilikleri, güzellikleri kötülemekle geçirenler meydanı daha ne kadar boş bulacaklar? Millet menfaatine çalışanlar suçlanmaya, çalışmaları karalayanlar ödüllendirilmeye devam mı edilecek? > Bize haksızlık yapılıyor! Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Biz din görevlileri, yıllardır hakkımız olmasına rağmen, yaz aylarındaki fazla çalışmalarımız (Yaz Kur'an-ı Kerim Kursları ) için ek ders ücrteti alamıyorduk. Nihayet bu sene yönetmelik değişikliği yapıldı. Buna göre, "yılda 2 ayı, haftada 15 saati geçmemek üzere, en az 15 kursiyer öğrencisi bulunan din görevlilerine, yaz aylarında yaptıkları kurslar için ücret ödenmesi" karara bağlandı. Bu sene yaz kursları 20 Haziran'da başladı, 19 Ağustos'ta sona erdi. Toplam 2 ay (9 hafta) kurs yapıldı. Buna ve yönetmeliğe göre, 9x15:135 saat ek ders ücreti tahakkuk ettirilmesi gerekirken, İzmir ilindeki uygulamada, yönetmeliğe aykırı olarak 7x15:105 saat ücret tahakkuk ettirilmektedir. Görevlilere bunun nedenini sorduğumuzda ise, "şimdiye kadar bu da yoktu ya, halinize şükredin" gibi gayri resmi cevaplar verilmektedir. Yapılan bu haksızlığın bir an önce düzeltilmesini bekliyoruz. > A. Dağlı - İZMİR > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00