İETT Genel Müdürlüğü'ne; TOKİ Kayaşehir'de 14. Bölge'de oturuyoruz. 11, 12, 13 ve 14 Bölgeler, Nisan ayı ortasında teslim edildi. Fakat aradan iki aya yakın bir süre geçmesine rağmen, ulaşım problemimiz çözülmedi. Bu bölgelere en yakın otobüsler, 5 km uzaktaki Kayaşehir 1. Etap'tan geçiyor. Yani insanlar, işlerine gitmek için 5 km'lik yolu sabah akşam yürümek zorunda kalıyor. Yoldan geçen vicdanlı araç sahipleri alırsa kendinizi şanslı hissediyorsunuz. İstanbul'un göbeğinde mahrumiyeti yaşıyoruz. Allah korusun, acil bir durum olsa, bağıra bağıra kaldınız. Çünkü bölgede, ne bir otobüs, ne bir taksi bulmanız mümkün. Bölge yetkilileri İETT ile görüşüldüğünü söylüyor. Ancak İETT seferleri başlamadı. İETT neyi bekliyor bilemiyoruz. Büfelere ne demeli? Bu arada bölgemize bırakın marketi, ekmek alacak bir büfe bile konulmadı. TOKİ, büfeler için ihale yaptı ve sahiplerine verdi. Ancak, yüzlerce ailenin taşınmasına rağmen, ihaleyi alanlar az sayıda insan bulunduğunu düşünüp büfeyi açmıyor. Taşınan aileler olarak, bunların keyfini mi bekleyeceğiz? TOKİ, "Konutları teslim ettiğimde büfeni açacaksın" diye bir madde koyamaz mı? Açmadığında müeyyide uygulayamaz mı? Allahaşkına bu nasıl bir zihniyettir!.. Problemimizin çözümü için yetkilileri göreve davet ediyoruz. Kayaşehir 14. Bölge Sakinleri İnancı mesainin dışına bırakmak, inanç hürriyeti olabilir mi? Ankara'nın Çankaya ilçesinde, Necatibey Caddesi'nde, Çankaya Polis Karakolu'na veya Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne herhangi bir sebepten dolayı (mesela pasaport müracaatı) işi düşen vatandaş, namazını kaçırma tehlikesi yaşayabiliyor. Özellikle kışın, ikindi ile akşam namazı veya öğle ile ikindi namazı arası 1 saat 15 dakikaya kadar düşebiliyor, en yakın camiye gidip gelmek 45 dakika zaman alır, abdest alayım derseniz 1 saati bulabiliyor. Çankaya Polis Karakolu'nda mescidi sordum, olmadığını söylediler. Burası, günde ortalama 1000 kişinin girip çıktığı bir kamu kurumu, personel de tahminim 300 civarı olabilir... 10 veya 15 haneli bir köyde bile cami oluyor, ama ortalama 1300 kişinin günlük girip çıktığı bir kamu kurumunda mescit olmuyor. Nerede devlet millet kaynaşması, nerede halk ile bütünleşmek, halk ile aynı olmak nerede? Anayasamızdaki "Din ve Vicdan Hürriyeti", öyle yazılı metinle olmaz, tatbik edilebilmelidir, İnancı mesainin dışına bırakmak, inanç hürriyeti olabilir mi? İş hanlarında mescit var, 2. el araba pazarında mescit var, otobüs terminallerinde mescit var, pazar yerlerinde mescit var; ama valilikte, kamu kurumlarında, ilköğretimde, lisede ve bazı üniversitelerde ısrarla mescit yok, yok, yok... Halkını ve inancını yok sayan göstermelik inanç hürriyetinin Anayasa'da yazılı olması, bir anlam ifade edebilir mi? Polis her zaman halkın yanında ve halkla birlikte ise, polisin de namaz kılma ihtiyacı neden göz ardı ediliyor? Bu kurumlarda çalışan polislerin ve vatandaşın namaz kılma ihtiyacına göre tanzim yapmamız gerekmez mi? Bütün kamu kurumları, okul ve üniversitelerde, vatandaşların ihtiyaçlarına cevap verecek ibadet mekanlarının açılması gerekir. Halkın olduğu her yerde cami-mescit olduğuna göre, resmi kurumlarda da olmalı. > M. Fidan