Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı'na; İlköğretim müfettişlerinin olduğu kadar, Denetim Sistemimizin de önemli problemini sınırlı bir düzeyde de olsa çözmek üzere, Bakanlığımızca yeniden hazırlanarak 19.11.2008 tarihinde Başbakanlığa sunulan Yasa Tasarısı, Genel Merkezimiz ve camiamızda memnuniyetle karşılanmıştır. Kanun Tasarısının kısa zamanda hazırlanması ve sunulmasında özel ilginizin bulunduğu camiamızca bilinmektedir. Söz konusu tasarının bu defa Başbakanlıkta bekletilmeden yasalaşmak üzere TBMM'ye intikal ettirilmesi için yine özel çaba harcayacağınıza inancımız tamdır. Bu tasarının Başbakanlıkta kalmayacağını umut ediyoruz. Yakın ilginiz ve içten duyarlılığınız için tüm meslektaşlarım adına teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyorum. Sayın Müsteşarım, İlköğretim müfettişleri, 2002 yılından bugüne kadar, gerek diğer müfettişler ve gerekse memurlar bazında yapılan her türlü iyileştirmelerin dışında tutulmuştur. Şu an MEB tarafından yapılan ek ders saatlerinin 25 saate çıkarılması düzenlemesinde de, MEB teklifine rağmen yine ayırıma gidilerek, İlçe milli eğitim müdürleri, müdür yardımcıları ve şube müdürleri için 25 saat olarak belirlenen ek ders saati, ilköğretim müfettişleri için 20 saat olarak Maliye Bakanlığınca Başbakanlığa sunulmuştur. Bu düzenleme ilköğretim müfettişlerinin uzun süredir devam eden beklentilerine cevap vermekten uzaktır. Diğer taraftan, sayılan görevliler içerisinde sürekli derse giren ilköğretim müfettişleridir. Yapılan bu son ayırım, meslektaşlarımızı yine ciddi boyutta incitmiştir. Sayın Başbakanımız tarafından onaylanmadan önce düzeltilmesi için ilginizi bekliyoruz. Mehmet Pınardağ >> Doktorlar hasta ile iletişim kuramıyor Çoğumuz reçeteyi okuyamamaktan, anlamamaktan şikayet ederiz. Bırakın okuma-yazmayı bilenlerin, üniversite mezunlarının bile okumakta zorluk çektiği bir reçetede problem olmaz mı? Reçete sadece eczacıya hitaben mi yazılır? İlaç isimlerini bilmememiz bu şifreli yazıya gerekçe olabilir mi? Birçok hastaya tercüman olarak bunları soran Mehmet Bey, "nasıl bir eğitimden geçiyorlar ki, şifreli yazmayı, sıradan vatandaşın bunu anlayamamasını maharet sanıyorlar" diye devam ediyor. "Fizik tedavi, ortopedi ya da başka branştan doktorlara gidiyoruz, dikkat etmemiz gereken bazı şeyleri peş peşe sıralıyorlar. Doktorun yanında o an başka birleri de varsa, her biri ayrı şeyler anlıyor. Hastanın söyleneni anlaması ise hiç mümkün değil. Bu gibi belli bilgileri matbu halde hastaya vermek çok mu zor? Sağlık Bakanlığı bu metinleri hazırlayamaz mı? Çok özel durumlar dışında, bütün hastalara yapılan uyarı ve tavsiyeler aynı olduğuna göre, neden bu bilgileri daha anlaşılır şekilde hazırlayıp hastaya vermiyorlar?" Vatandaşı dinleyen, iletişim kurabilen doktorları tenzih ettiğini söyleyen Mehmet Bey, ama doktorların çoğunun böyle olmadığını ve vatandaşla iletişim kurmayı âdeta istemediklerini belirtiyor ve "verilen tıp eğitiminin bu yönü eksik mi kalıyor, yetkililer neden bu çok önemli probleme eğilmiyor?" diye soruyor... >> METROBÜS'te kargaşa var METROBÜS'ü kurarak bizi trafiğin keşmekeşinden kurtaranlardan Allah razı olsun. Tabii her yenilik bazı problemleri de beraberinde getiriyor. METROBÜS duraklarında, gideceği yere oturarak gitmekte ısrarcı olan vatandaşlar, METROBÜS'ün kapısının hizasına göre kendilerini önceden ayarlıyor. METROBÜS kalabalıksa ve oturacak yer yoksa olduğu yerde mıhlanmış gibi duruyor, ayakta gitmeye razı olan yolcuların önüne geçmiş oluyorlar. Kapı önleri tıkandığı için arkadaki insanlar METROBÜS'e binemiyor. Kapı önünde ısrarla dikilip bir sonraki aracı bekleyen vatandaşlarla, binmek isteyen yolcular arasında bazen tartışmalar çıkabiliyor. Bu kargaşa her gün bilhassa yoğun saatlerde yaşanıyor. Bu kargaşayı önlemek İETT'nin görevidir. Bizim aklımıza bir çözüm gelmedi ama İETT bir şekilde bu problemi çözmek zorunda... Yoksa birileri orada kavgaya tutuşup kan bile dökebilir. Bir grup vatandaş