Birkaç gün önceki yazımda Van Valisi Mehmet Niyazi Tanılır'ın gönderdiği broşürden sözetmiştim. Vali Tanılır'ın bazı sözlerine yer vererek, önemli bir zihniyet değişikliğinin yaşanmakta olduğunu belirtmiştim. Diyarbakır Valisi Efkan Ala'dan da benzer sözler dinleyince, zihniyet değişiminin dar çerçeveli olmadığını, işin püf noktasının iyi kavrandığını anladım. Diyarbakır Valisi Efkan Ala, Türkiye'nin bu çok önemli ve stratejik ilindeki değişiklikleri örnekler vererek anlattı, katedilen mesafeyi rakkamlarla ortaya koydu. Artık suçlu ile suçsuzun karıştırılmadığını, potansiyel suçlu kavramının tükenmekte olduğunu, suç işlemeyen hiç kimsenin tedirginlik duymadığını belirten Diyarbakır Valisi Efkan Ala, bu sayede terör yandaşlarının da gittikçe küçülen marjinal bir gruba dönüştüğünü açıkladı. Fazla demokrasiden korkmamak gerektiğini, evrensel insan haklarının tam olarak olması durumunda bundan terörün kazançlı çıkmayacağını, hukuk çizgisi aşılmayınca vatandaşın devlete olan güveninin arttığını ve bütün bunların sonucunda bölgenin normalleşmekte olduğunu anlatan Vali Ala, bu iyileşmelerin de kısa sürede ekonomiye yansıdığını dile getirdi... Daha fazla demokrasi, insanlarımıza tam olarak güvenmek, vatandaşı potansiyel suçlu olarak görmemek, herkesin hakkını tam olarak arayabileceği bir ortamı oluşturmak, yersiz korkularla, vehimlerle vakit kaybetmemek.... Bütün bunları valiler dile getirince daha bir anlam kazanıyor. Demek ki devlet önemli bir karar verdi. Bölgede yıllardır sürmekte olan büyük bir sıkıntıyı bitirme yoluna giriyor, bu doğrultuda iyi adımlar atıyor ve bu adımları da doğru bürokratlarla atıyor. Sertlikle, tehditle, kan ve gözyaşıyla bir yere varılamayacağını herkes anladı. Alınan sonuçların da beklenenin çok üstünde olduğunu bizzat valiler açıklayınca, iyimser olmamak için sebep kalır mı? > Diplomalı işsizler Artık işsiz olmak bile belli şartlara bağlanmış! En az lisans düzeyinde mezun olmak. Master yapmak tercih nedenidir. Askerliğini yapmış ve en az 4 yıl bir işte çalışmış olmamak. En az bir yabancı dili iyi derecede bilmek. Ofis programlarını kullanmak. Kesinlikle erkek olmak. (Bayanlarda bu şartların hiçbirisi aranmamaktadır. Sadece güzel olması işe alımlarda öncelikli tercih nedenidir.) Açıktan olmasa da, Türkiye'nin işleyen düzeni bu... Bir diploma artık bir yeterlilik belgesi olmaktan ziyade, boşa geçmiş, boşa harcanmış yılların bir belgesi. "Bana bir harf öğretenin kölesi olurum" denilen, öğretmek ve öğrenmenin, hayat denilen şu kısacık ömrümüzde değerli olduğu yıllar bir çerçiye satılalı çok oldu. Diploma denen şey tadavülden kalkmış bir para gibi şimdi. Hayat yoluna diploma ile başlayanlara hişbirşey vermeyen; buna karşılık hayata diplomasız tutunabilenlerin hayalidir diploma. Siz bir diploma sahibi olmamış ama bir şekilde hayata tutunmuş bir insanın, diplomalı bir işsize nasıl alaycı baktığını gördünüz mü? Ya da "okudunda ne oldu?" sorusunu hiç duydunuz mu? Ya bir diplomasızın bir diplomalıyı aşağılamak için cebindeki para dolu cüzdanı çıkarıp "şunu görüyon mu şunu? Kafana atsam kafan kırılır." lafını işittiniz mi? Ama yok, işsiz olsun diplomalı olsun deniyorsa o başka... Diploma Nasrettin Hoca'nın kavuğu şimdi. Marifet kavuktaysa, ben kendi diplomamı, körler çarşısında ayna satan insan misali, satmak isterim. Alıcısı varsa bedava bile veririm. > İsmi Mahfuz > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00