04.02.2003 tarihinde, 28 Şubat'ta 17 aylık olacak olan kızımı, eşimin hamileliğinden beri gitmekte olduğu yeni adı M... olan Koşuyolundaki hastaneye normal kontrolleri ve MMR aşısını yaptırmak için götürdük. (Doğumundan beri hep aynı hastanenin kontrolünde.) Aşıdan sonra akşam kızım ateşlendi. Telefon edip sorduğumda, kesinlikle aşıdan olamayacağını, başka bir rahatsızlığın olabileceğini doktoru söyledi. Biz de ateşi düşürmek için doktorun talimatıyla çeşitli yollar denedik, fitil ve ilaç verdik. Sonra çocukta kusma ve ishal başladı. Tekrar aradığımızda, soğuk algınlığından olabileceğini, pek önemli olmadığını, sıvı gıdalarla kontrol etmemizi yine kendi doktoru söyledi. Çocuk düzelmeyince, gece nöbetçi doktora çocuğu götürmemizi istedi. Hastanede gereken tahliller yapıldı, bağırsak enfeksiyonu dendi. 2 adet iğne verildi. Bunların düzelteceği söylendi. İki iğne de hastanede yapıldı, ama değişen birşey olmadı. Durumu söyledik, bir iğne daha yaptırmamız istendi, bunu da yaptık ama düzelme olmadı. Ben uzunyol şoförüyüm, yola çıktım. Akşam çocuk tekrar ateşleniyor, eşim çocuğu hastaneye götürüyor. Oradaki bir başka nöbetçi doktor, çocuğun kızamık çıkardığını, verilen iğne ve ilaçların kızamığın çıkmasını engellediğini, bu ilaçların derhal kesilmesi gerektiğini söylüyor. İlaçlar kesilince de çocuk kızamık döküyor. Gece yapılan bir önceki tahlilde hiçbir önemli bulgu olmadığını da bu doktor söylüyor. 4 gün sonra tekrar kendi nöbeti esnasında gelmesini eşime söylüyor. Sağlıklı olarak götürdüğüm çocuğum 10 gün boyunca ıstırap çekti. Boşu boşuna iğneler oldu. Boşu boşuna 300 milyon civarında para harcadım. Ne başhekim, ne de çocuğun dokturu bizi arayıp bu yanlışlık için özür dilemedi. İstikbalimiz olan çocuklarımızın daha ehil ellere teslim edilmesi gerektiğini bir nebzecik anlatmak için bunları yazdım... > Hakan Türkmen - İSTANBUL Öğretmenliğe dönmemize yardımcı olun Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bizler, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri'nden genç yaşta emekli olduk. Emekli olduk olmasına da, piyasaya bir türlü ayak uyduramadık. Geçim sıkıntısı ve boşluktan doğan strese düçar olduk. Müdürlük elden gitti, bari asli görevimiz olan öğretmenliğe dönelim, dedik. Bu sefer de, Genel İdare Hizmetleri sınıfından emekli olduğumuz için, Bakanlık reddetti. Oysa bu bize yapılmış büyük bir haksızlıktır ve Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bizim gibi ani bir kararla, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri'nden emekli olanların tekrar öğretmenliğe dönebilmeleri için bir fırsat ve imkan tanınmasını; yani yeni atama genelgesine bir madde eklenmesini istiyoruz... > Halil Kaya - HATAY Yolcu otobüsünü patates çuvalına çevirdiniz İETT Genel Müdürlüğü'ne ve 145 Hat Numaralı Halk Otobüsleri yetkililerine; Bizler, 145 numaralı Halk Otobüsleri ile işimize gidip gelmekteyiz. Sabah ve akşam saatlerinde, 1.5 saat tıka-basa ayakta milletin pestilini çıkarıyorsunuz. Sizin hanımınız, sizin çocuğunuz, sizin yaşlı ve hasta yakınlarınız, bu patates çuvalı haline getirdiğiniz arabanızın içinde 1.5 saat yolculuk yapsın bakalım, tahammül edebilir misiniz? Öyleyse kendiniz için istemediğinizi, neden başkaları için istiyorsunuz? Bu vaziyette işine giden işçi-memur, okuluna giden öğrenci, hastaneye giden hastaları düşünün! Ölümden başka herşeyin çaresi var, neden sabah ve akşam otobüs sayınızı artırmıyorsunuz? Az kazanacağınız korkusuyla insanlara bu eziyeti yapmayın, Allah'tan korkun! Kanaatkâr olun! Beyler, vatandaşa rahat ve huzur içinde bir taşıma görevi yapın. Bunun için gayret sarfedin, ter dökün. Sizler bu sayede ekmek yiyorsunuz. Aksi halde, ezdiğiniz insanlardan kazandığınız paraları evinize götürmeyin, çünkü bu size helal olmaz! > Bu güzergahı kullanan vatandaşlar adına Hakan Yiğit - İSTANBUL