İnsan ülkesine bunu yapar mı?

A -
A +

Türkiye bazı sancıları devamlı yaşamak zorunda mı? Türk milletinin de gelişmiş ülke vatandaşları gibi rahat yaşamaya hakları yok mu? Dünyanın geldiği nokta belli; artık devletçi bir ekonomi ile kalkınılamayacağını bütün dünya kabul etti ve bunun gereği yapılıyor. Çağın kabul ettiği demokratik değerler, insan hakları, normları bir mecburiyet haline geldi; bu alanlarda gerekli adımları atmayan ülkeler, gelişmiş ülke kategorisine alınmıyor. Zaten vatandaşların rahat etmeleri de bu adımlara bağlı. Gelişmiş, kalkınmış ülkeler bu adımları atarak bugünkü seviyeye ulaştılar. Ama her nedense, ne zaman özelleştirmeye teşebbüs edilse, birileri karşı hamlede bulunuyor, taraftar da buluyorlar ve ne yazık ki başarılı oluyorlar. Bunlar okumuş, kariyer yapmış kişiler. Amaçları ne? Ülkenin geri kalması, halkın sefalet içinde yaşaması onlara ne gibi bir haz veriyor? Demokratikleşme adımlarına engel de genellikle bunlardan geliyor. Ülkeyi, milleti çok sevdiklerini iddia ediyorlar. İnsan sevdiği ülkeye, sevdiği millete bu kadar kötülük yapar mı? Asıl amaçları ne? Bu engellemeleri sadece ideolojik takıntıyla açıklamak mümkün mü? Ne tesadüf, değil mi? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, İsrail'i devlet terörü uygulamakla suçluyor; PKK silahlı eylem kararı alıyor. Ne tesadüf(!) değil mi? İsrailli bakan ülkemize geliyor, başbakanımızla bir görüşme yapıyor ve tabiri caizse dersini alıyor. Sonra da İsrail'de tepkiler yükseliyor; "terör mağduru Türkiye bizi anlamalı"... Türkiye terör mağduru da, kimin tarafından mağdur edildiği de açıklansa ya. İsrail'in çoluk çocuğu tanklar altında ezmesi, füzelerle katliam yapması insanlıkla bağdaşmayacak hareketler. Bu durum, sadece müslümanların değil, bütün insanların yüreklerini parçalayıcı cinsten. Toplama kamplarında hayat mücadelesi veren o Filistinli kadın, çoluk, çocukların kanlı terör örgütü ile ne gibi benzerlikleri olabilir ki! Mazlumların ahı yerde kalmaz, ilahi adalet er geç tecelli eder. Bunlarla teselli bulurken; PKK zamanlaması da çok garibime gitmedi değil... Ekrem Hortu-KONYA Oğlum, bizi bu azaptan kurtar! 27 yaşındaki oğlum Hakan Lütfi Sevgener, 27.01.2001 günü saat 11'de nalburiye dükkanımızda çalışırken, "kapısının açılması için bir çilingir gerektiğini" söyleyen tanımadığımız bir müşteriyle gitti. Aynı gün saat 16'da oğlumun arabası yakılmış olarak bulundu, içinde oğlum yoktu. Polisten öğrendiğimiz kadarıyla olay şöyle olmuş: Oğlum o kişiyle gittikten sonra bir müddet Bergama'da dolaşmışlar, sonra da Soma'ya gitmişler. Orada arabası soyuluyor, cep telefonu gibi ne varsa alınıyor. Sonra ne olduğunu bilmiyoruz, geri dönüyorlar, Bergama girişinde parmak izi kalmasın diye arabası yakılıyor. İlanlarla çok defa oğlumun izini buldum, fakat kendisini bulamadım. Eğer oğlum hayatta ise, şunları söylemek istiyorum: Oğlum, ara birimizi, konuş bizimle. Çaresiz hiçbirşey yoktur, her ne ise çözüm buluruz. Kendini ve bizi bu azaptan kurtar. Senin için her şeyi yapmaya hazırım. Nusret Sevgener (Tel. 0532 492 23 25, 0232 632 09 99) Bergama-İZMİR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.