İnsanların mağduriyeti hiç bitmeyecek mi?

A -
A +

Devamlı kanunlar çıkarılıyor, sistem değişikliğine gidiliyor. Ama yılların ihmaliyle, problemler o kadar birikmiş ki, kısa sürede bitirilecek gibi değil. Özellikle sosyal güvencesi olmayan yoksullar, yaşlılar çok zor durumdalar. Bir sosyal güvenlik kurumuna mensup olanlar da başka problemlerle karşılaşıyor. Yoksullara yardım edilsin diye fonlar kuruluyor, talimatlar peş peşe yağdırılıyor; buna rağmen bazı vatandaşlardan gelen mektupları okuyunca insanın içi acıyor. Her vatandaşın tedavi olması için çareler aranıyor, Yeşil Kart çıkarılıyor, ama bu da çare olmuyor. Her defasında kanun boşlukları ve bu boşlukları vatandaş aleyhine yorumlayan yetkililer çıkabiliyor. Ayağını kaybetmiş, 88 yaşındaki Güllü Çevik sadece bunlardan biri. Halbuki oğlundan dolayı sağlık karnesi var, o yaştaki insanları koruyup kollaması gereken kurumlar var, yoksul vatandaşlar için tahsis edilmiş fonlar var... Hiçbiri Güllü Hanımın derdine çare olamıyor her nedense... "88 yaşındayım ve Giresun'un Duroğlu beldesinde ikamet ediyorum. Geçen yılın 17 Haziranında saat 22.00 sularında yolun karşısına geçerken, sol ayağımı ambulans ezdi. Kazayı yapan Dereli İlçe Devlet Hastanesi (veya Hızır Acil) ambulansı, beni hemen Trabzon'a kaldırdı. Ameliyatla, sol ayağımın yarıdan fazlası alındı ve ayağımın sadece topuk kısmı kaldı. İstanbul'da yaşayan SSK emeklisi oğlumun üzerine kayıtlı sağlık karnesi sahibiyim. Protez ayak yaptırmak istiyorum ama mevzuat buna müsaade etmiyor. Devlet ancak, sigortalının kendisinin, eşinin ve çocuklarının protez bedelini karşılıyor. Anne ve babasınınkini ise karşılamıyor. Herhangi bir yerden de gelirim yok. Köylülerin yardımlarıyla hayatımı sürdürüyorum. Çok zor durumdayım. Bu konuda bana yardımcı olacak bir kurum veya kuruluş yok mu?" Bu konuda Güllü Çevik'e yardımcı olacak kurum hangisi? Sağlık Bakanlığı mı, Çalışma Bakanlığı mı, Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı mı, ya da başka bir kurum mu? Bu tür mağduriyetlerin bitirilmesi için başka bir organizasyon gerekiyorsa, buna da gidilmeli. Mağdur insanlarımız tahmin edilenden de fazla... > İçkiye duyulan bu muhabbet de neyin nesi? İçki, uyuşturucu gibi maddelerin zararlı olduğunu herkes kabul eder. Çocuklarının bu tür zararlılara bulaşmaması için bütün anne-babalar gayret gösterir. Bu illetlere dadanmış, müptelası olmuş kişilerin tedavi olması için de servetler harcanarak merkezler kurulmuş. Gençlerin bu tür zararlılardan korunması için de yasal müeyyideler getirilmiş. Mesela okul ve ibadethanelerden belli bir mesafe uzaklıkta olmaları şartı aranır, başka sınırlamalar getirilir... Belediyeler de halkın talepleri doğrultusunda zaman zaman kısıtlamaya giderler. Mesela aileler evlerine yakın yerlerde meyhane açılmasını istemez. Zaten gece sarhoş naralarıyla uykusundan sıçramayı kim ister ki? Sabahları sarhoş kusmuğuna basarak yürümeyi de kimse istemez... İçki yüzünden işlenen cinayetler, dağılan ailelerle ilgili haberlerin çokluğunu kim inkâr edebilir ki? Bütün bunlara rağmen, birileri içkili yerleri, meyhaneleri tabir yerinde ise kahramanca savunmaya devam ediyor. Kazara kısıtlamayı düşünen bir yetkili, bir belediye başkanı olursa, hemen linç hareketine başlarlar. Bu kişilerin ne rejim düşmanlığı, ne de irticacılığı kalır. İçkili yerleri teşvik etmek, yaymak adeta rejimin teminatı gibi gösteriliyor. Yakında, alkollü araç kullanan sürücülere ceza yazan polisler de irticacı, rejim düşmanı gibi suçlamalara maruz kalırsa hiç şaşmam!.. > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.