İran Motorlu Taşıt Bürosu paramızı ödemiyor

A -
A +

Dışişleri Bakanlığı yetkililerine; Her yabancı otonun, Türkiye'ye girerken mecburen yaptırdığı 'Yeşil Kart Sigortası', İran araçlarında da var. Fakat ödeme yapmaya gelince İran Motorlu Taşıt Bürosu hiç de oralı olmuyor. 07.01.2006 tarihinde Bolu Dağı'nda bir İran TIR'ı % 100 kusurlu olarak otomuza çarpıp hurdaya çıkardı. 'Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu'na müracaat yaptık. 26-19 sayılı dosyayı açtılar. Fakat "İran'dan paramızı alamıyoruz" diyorlar. Konuyu 19.10.2006 tarihinde hem 91999 sayı ile Hazine Müsteşarlığı'na, hem de aynı tarihte 45226 evrak kayıt numarası ile bizzat Başbakanlığa bildirdik. Hazine cevap verdi. "İran ile devamlı yazışıyoruz; ödemiyorlar" deniliyor. Ayrıca İran'ın ödemediği çok dosya varmış. 15 aydır bekliyoruz. İran resmi makamları bu konuya ne diyor, biliyor muyuz? Bizzat İran Dışişleri Bakanı'nın bu konudan haberdar edilmesi gerekmez mi? Şu anki durum, tüm İran otoları ve TIR'ları ülkemizde trafik sigortasız Türk otoları durumundadır. Kendi otolarımız bu durumda trafikten men edilip, para cezasına çarptırılırken, İran otolarına bir ayrıcalık sağlanmış olmuyor mu? Bu konuda Motorlu Taşıt Büromuz'da dosyası olan her vatandaşımız nezdinde bir dolandırıcılık pozisyonu bulunmaktadır. İran'ın, bu imajını acil olarak düzeltmesi gerekir. Aksi halde, hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk kuralları gereği, İran otolarını sınırlarımızdan içeri almama hakkımız var. Lütfen konu ile bizzat ilgilenerek, bu meseleyi çözün. > Ömer Eryılmaz - ANKARA >>> Bu bürokrasi vatandaşa eziyet etmekten zevk mi alıyor? 03.01.2007 tarihinde, Erciş'te Veteriner Kliniği'nde çalışmaktayken, kalfamın cep telefonu masadan çalındı. Kanunen hakkımızı aramaya çalıştık, gerekli mercilere ulaşmayı denedik; bakın başımıza neler geldi... Karakola gittik, "burada başvuru yok, Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe vereceksiniz, oradan bize intikal edecek" dendi. Savcılığa gittik, zar-zor görevliyi bulduk. Ama oradan da "savcılığın işleri çok yoğun, bu sebepten yeni kanunla başvuruları artık biz değerlendiremiyoruz, artık Telekom bu işe bakacak" dediler. "Faturalı ve imei numaraları bilinen telefonlar için Telekom'un Ankara'daki birimine dilekçeyle müracaatta bulunulacak, onlar da ilgili GSM şirketine yazı yazarak telefonun bulunması sağlanacak" diye bilgi verdiler. Teyzemin kızı söylenen birimde çalışıyor, hemen müracaatımızı yapar, neticeyi alırız diye düşündük. Bilgilenmek, ne yapacağıızı öğrenmek için kendisini aradık. Böyle birşeyden Ankara Telecom Müdürlüğü'nün haberi yok. Şaşırdılar, biraz araştırayım dedi, ama ne mümkün, cevabını bulamadı. Müdürü, "olsa olsa Telekomünikasyon Üst Kuruludur (tahminen), oraya başvursunlar" demiş. Aradık, ulaşmak ne mümkün; zaten orası olduğundan da emin değiliz. İlgililer, bu işi üstlenen kurumun doğru dürüst söyleme zahmetinde bile bulunmamıştı. Resmen başlarından savdılar... Bu işten kim sorumlu, bilen yok, öğrenemiyoruz. Hırsıza neredeyse mükafat verilecek, vatandaşın hak aramaması için bütün engeller düşünülmüş adeta. Memleket bu kadar mı sahipsiz, verdiğimiz vergiler bu şekildeki hizmetle mi bize döner... 100 liralık telefon bizi ne fakir eder, ne de zengin. Ama bazı işlerin nasıl yürüdüğü, vatandaşın basit bir iş için bile ne kadar uğraştırıldığı iyice anlaşılsın diye bunları yazdım. Yetkililer bu işleri düzeltsinler artık. > İsmi mahfuz -------- Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.