İş ve Teknik Eğitimi Öğretmenliği'ne niye başvuramıyoruz?

A -
A +

Teknik Eğitim Fakülteleri Mobilya ve Dekorasyon Öğretmenliği mezunlarına, İş ve Teknik Eğitimi Öğretmenliği'ne başvuru hakkı verilmemesi ve ders içeriği bakımından daha alakasız olan Çiçek, Örgü, Dokuma Öğretmenliği, Nakış Öğretmenliği gibi birçok bölüm mezunlarına bu hakkın verilmesi büyük haksızlıktır. Bu konuyu yaklaşık 4 yıldır gündeme getirmek için çaba harcıyoruz ama maalesef bir sonuç yok. Mobilya ve Dekorasyon Öğretmenliği bölümü olarak, eğitimimiz boyunca görmüş olduğumuz bazı dersler; Mesleki Teknik Resim, Perspektif 1-2-3, İç Mekan Tasarımı, Mobilya ve Dekorasyonda Süsleme, Dekorasyon Teknikleri, Üst Yüzey İşlemleri 1-2, Döşeme Teknolojisi, Mobilya Stilleri ve Estetik, Mobilya Konstrüksiyonu, Ağaç Malzeme Teknolojisi, Pratik Elektrik Bilgisi, İşletme Bilgisi dersleridir. Ayrıca sekiz (8) dönem boyunca uygulamalı olarak atölye çalışmaları yapmış ve formasyon derslerini de almış bulunmaktayız. İlköğretim kurumlarında verilen İş ve Teknik Eğitimi dersinin içeriği ile yukarıda isimleri geçen derslerin içerikleri örtüşmektedir. İş ve Teknik Eğitimi dersini vermeye yeterli olduğumuz halde bu branş için yapılan atamalarda Mobilya ve Dekorasyon Öğretmenliği mezunlarına yer verilmemektedir. Zaten her yıl öğretmen atamalarında 10 kişi 20 kişi 30 kişi gibi kontenjan verilmesi bizleri mağdur etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığımız ve Talim Terbiye Kurulu Başkanlığımız başta olmak üzere, ilgili diğer kurumaları, bu haksızlığı kaldırmaları için göreve davet ediyor ve artık sesimizi duyun diyoruz. > Bir Grup Teknik Öğretmen adayı ------ Bu popülist yalan bitsin artık! Medyada sık sık kamu çalışanlarının aç olduğu haberini izlemekten bıkmış biri olarak, her bir kamu çalışanının aslında özel sektöre ve özel sektör çalışanlarına ilave vergi yükü bindirdiğini belirtmek isterim. Devlete reel olarak vergi ve sigorta primi vs. ödemeyen kamu çalışanlarının, devlete reel anlamda gerçek vergi ödeyen özel sektör çalışanlarına göre ne gibi imtiyazlara sahip olduğunu anlatmama gerek yok, bunu herkes biliyor. Halen 1980'li yılların zihniyeti ile yayın yaparak,"kamu çalışanı aç" demek yerine; " 2.5 milyon imtiyazlı insan"dan söz etmek daha doğru olacaktır. "Kamu çalışanı aç kalsın, diğerleri doysun" gibi bir iddiam asla yoktur. Ama ülke şartları göz önüne alınırsa asgari ücret 350 YTL iken (onu da bulabilirseniz), "kamu çalışanı aç" yaygarası artık değiştirilmelidir. > Ali Sızlı ------ Bağ-Kur'luların da canı yok mu? Bağ-Kur mensupları acı çekmezler mi, ıstırap duymazlar mı, hasta olmazlar mı? Onların da canı yok mu? Özel sağlık kurumlarının duyurularında, ilanlarında sadece Emekli Sandığı ve SSK mensuplarından söz edilir. O kesimlere mensup insanlarımızın iyi hizmet almalarına karşı değiliz, ama aynı hakların eşit şekilde Bağ-Kur mensuplarına da tanınmaması hakkaniyete uygun mu? Sadece Devlet Hastaneleri ve Sağlık Ocaklarından hizmet alabiliyoruz. Oralardaki izdiham ve imkanlar da herkesin malumudur. Ağır ameliyat ve tedavi için Tıp Fakültesi Hastanelerine sevkimiz yapılıyor, 6-7 milyarlık fatura çıkarılıyor, bu parayı ilgili kurumun veznesine yatırmamız isteniyor, sonra da bunu Bağ-Kur'dan talep etmemiz... Ödediğin paranın bir kısmı kesiliyor, kalanı 2-3 ay sonra ödeniyor. Bu parası olmayanlar ne yapsın? Bu haksızlık, zulüm değil mi? Keşke Yeşil Kartlı olsaydık... Çok şey istemiyoruz, diğer kesimlere tanıdığınız hakları istiyoruz... > Kamil Müderrisoğlu Develi/KAYSERİ ------ Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.