Temelde adalet için insanı ve insan için adaleti savunuyoruz. Adalet ilkelerinin çeşitli açılardan yozlaşarak güç odaklarının elinde bir manipülasyon aracına döndürülmesi içimizi acıtıyor. Hukuk şu veya bu dünya görüşü için değildir. Hukuk yalnızca adaleti gerçekleştirme amacı içindir, insan içindir, vicdan içindir. Hukuk, toplumun, insanlığın, temel vicdani ve adalet duygularını karşılamaktan uzaklaştırıldığı zaman kolaylıkla bir zulüm aygıtına dönüşebilir. Baro, kendisini bir kampın veya ideolojinin sözcüsü ya da tarafı olarak konumlandırırsa, adalet ve hukuk sistemi yara alır. Çünkü adalet yalnızca bir ideolojinin taraftarı için değil, taraftarı olmayan için de, karşıt görüşte olan için de temel, vazgeçilemez bir haktır. Hukuku amaç olmaktan çıkartıp, farklı siyasal ya da kapital nedenlerle araçsallaştıran ve bu yönüyle hukukun itibarını sıfırlayan bütün anlayışların karşısında olmak temel önceliğimizdir. Hukukun yara aldığı bir yerde her şey kanar ve bu kanı durduramazsınız. Dolayısıyla bir Baro yönetimi de kendi siyasal söylemini değil, yalnızca ve yalnızca hukuku savunmak, adalet ilkelerini tahkim etmek mecburiyetindedir. Biz dünyanın en kalabalık barolarından biri olan İstanbul Barosu'nun, gerektiğinde evrensel çapta ses getirecek adalet eylemleri içinde yer alabileceğini biliyoruz. Biz hukukçuyuz, bir insanın içindeki en doğal, en temel bilinçlerden biri olan hak ve adalet bilincinin gerçekleşmesine hizmet ediyoruz. Ama çoğu zaman kendimizi iyi hissetmediğimiz anlarımız oluyor. Böyle anlarda Baroyu yanımızda bulamamak veya gereğinden az bulmak bizi yıpratıyor. Yaklaşık 25 bin avukatla, değerli bir kurum olan Baromuzun, iyi yönetilmesi hâlinde ülkemizin hukuk lokomotiflerinden biri olacağı açıktır ve doğrusu buna ihtiyacımız var. Biraz güneş, biraz iyimserlik, biraz ufuk ve biraz umuda bütün insanlığın olduğu kadar biz avukatların da ihtiyacı var. Bu yolu beraber yürümeliyiz. Gerçekten ön yargısız, kendisini sadece hakikatle ve adaletle bağımlı addeden avukatlar olarak onurlu, özgür Baro için insanlığın o büyük şarkısını beraber söyleyeceğimize inanıyoruz. Bu büyük millete, bu "yalnız ve güzel ülkemize" bir borcumuz yok mu? İnsanımıza, ülkemize yeni bir şey söylemenin vakti gelmiştir. Seni, beni, onu ve bizi bir arada tutan bir şey söylemeliyiz. 'İçinde zulüm olmayan bir şey' söylemeliyiz... Baro seçimlerinde galip gelenin, hukuk ve adalet olmasını diliyorum. * Av. Şadi Çarsancaklı >> Çocuklarımıza sahip çıkalım Ülkemizde, okuyan çocuklara da, sokaktaki çocuklara da devlet ve millet olarak sahip çıkamıyoruz. Çocuklarımızın problemleri çığ gibi büyüyor, anne ve babalar bu konuda dertli ama elden ne gelir. Bazı çocuklar televizyon ve internet ortamındaki şiddet içerikli filmleri izleyerek bunların etkisinde kalıyor, hal ve haraketlerine dikkat etmiyor, ailelerini üzüyor. Uyuşturucular başta olmak üzere, alkol, sigara, bali, tiner, müptelası olan; hırsızlık, kapkaç yapan ve sonuçta yaranlanmalara, cinayetlere karışarak birer suç makinesi olan çocuklar için ne zaman acil tedbirler alınacak? Bu hale gelmiş çocuklarımız yüzünden geleceğimiz tehlike altında. Peki okullardaki çocuklarımız ne âlemde? Suça meyyal, şiddete yatkın bunca çocukların içinde diğerlerini kim koruyor. Okullarda alınmış tedbirler çocuklarımızın korunması için yeterli mi? Okullarda çocuğu bulunan her anne-baba bu tedbirlerin yeterli olmadığını biliyor ve bunun tedirginliğini yaşıyor. Okul yetkilileri daha fazla tedbir almalı. Bununla da yetinilmemeli, Emniyet birimleri okul civarını sıkça kontrol etmeli, okul içinde ve dışında muhakkak daha çok görünmeli. Okulların çevresinde bulunan kafeteryalar ve internet cafelen sıkça kontrol edilmeli, bazı okul yakınında bulunan bakkal ve büfelerde sigara satışları yasaklanmalıdır. Yıllardır yaptığım gözlemler sonucu dile getirdiğim bu ve benzeri tehlikelerin daha çok ciddiye alınmasını bekliyor, bizzat Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik'in bu konuyu denetleyeceğine inanıyorum... * Necip Yozgatlı >> Check-up vurgununa dikkat! Cep telefonuna SMS gönderilen veya cep telefonu aranan tüketicilere, check-up hizmetinin çok ucuza satıldığı söylenerek, bu hizmeti satın almak isteyen tüketicilerin kredi kartının son dört rakamı ve güvenlik numarası talep edilmekte, bu bilgileri veren tüketicinin kredi kart hesabından derhal para tahsil edilmekte, mesafeli satış niteliğinde olan bu satıştan tüketicinin yasal hakkı olan şartsız cayma hakkını kullanması engellenmektedir. Son günlerde Tüketiciler Birliği Başvuru Merkezi'ne bu yönde çok sayıda başvuru ulaşmış bulunmaktadır. * Aydın Ağaoğlu (Tüketiciler Birliği Başvuru Merkezi Başkanı)