İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin sağlık hizmeti ve bir vatandaşın teşekkürü

A -
A +

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2004 yılından bu yana yüz binlerce İstanbulluya evde sağlık hizmeti götürüyor. Doktor, hemşire, fizyoterapist ve hasta bakım personelinden oluşan ekipler, kapı kapı dolaşarak, bakıma muhtaç İstanbulluların dertlerine derman olmak için çalışıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü tarafından yürütülen proje vatandaştan büyük takdir görüyor. İşte, Evde Sağlık Hizmetlerinden yararlanan Hilmiye Yurtsever'in İstanbul Büyükşehir Belediyesi için yazdığı teşekkür mektubu. "Hikayemiz 4 ay önce başladı. Hastamız beyin felci geçiriyordu. 9 günü yoğun bakım olmak üzere, 21 gün hastanede yattı. Hastaneden çıktığımızda, konuşma ve vücudunu kullanma yeteneğini neredeyse tamamen kaybetmişti. Üstelik, hastanedeki bakımsızlıktan dolayı, yatak yarası oluşmuş ve oldukça büyümüştü. Yardım almak ve bilgilenmek için Bayrampaşa Rehabilitasyon Merkezi'ne gittik. Bize, Büyükşehir Belediyesi'nin birtakım hizmetleri olduğunu söylediler. Müracaatta bulunduk, çok kısa bir zamanda talebimizi işleme koydular. Müracaatımızla birlikte, hizmetin başlaması toplam 3 gün kadar bile sürmedi. Düzenli olarak her gün hemşire geldi. Tansiyon, nabız, oksijen ve yara bakımı işlemlerini bir gün dahi atlamadan, hiçbir şeyi aksatmadan yaptı. Güler yüzü ve hoş sohbeti de cabası. Her türlü takdiri hak eden bu bakım sayesinde, yara neredeyse yok denecek kadar azaldı. Bir de Fizyoterapi'den bahsetmek istiyorum. Hastamız kendi oturamıyor, yemek yiyemiyor, yürüyemiyor, yatağında dahi dönemiyordu. Haftanın 2 günü fizyoterapist ziyaretimize geldi ve üstün çabalarıyla hastamızı kaldırdı. Şimdi kendi başına oturabiliyor, birinin yardımıyla yürüyebiliyor. Hele gelen beyefendinin efendiliğini anlatmak için kelime bulamıyorum. Büyükşehir Belediyesi'ne verdiği bu hizmet için ne kadar teşekkür etsek az gelir." >> Matbaa Meslek Lisesi'ni kapatmayın! Milli Eğitim Bakanı'nın dikkatine; Matbaa Meslek Lisesi, Türkiye'nin ilk matbaacılık okuludur. 1946 yılında Ankara'da kurulmuş, 1954'te İstanbul'da üç yıllık bir okul haline getirilmiş ve 1961'de bugün de içinde bulunduğu Gülhane Meydanındaki (Topkapı Sarayı 1. Avlusu) binaya taşınmış. Bugün basım endüstrisine yön veren birçok şirket sahibi ve çalışanı bu okul mezunudur. Ben de MML mezunuyum. Ayrıca altı yıl boyunca bu okulda öğretmen ve idareci olarak görev de yaptım. 2010 İstanbul Kültür Başkenti projesi dahilinde SİT alanı olan bu değerli yerden taşınması gündeme geldi. Yeri ile ilgili tartışmalar bir türlü çözümlenemedi ve aniden okulumuzun kapatılması gündeme geldi. Bugüne kadar 5000 mezun veren okulumuzun, kendi öğretmenlerini hatta sonradan açılan bir başka matbaacılık okulunun öğretmenlerini de yetiştirdiğini söylememe gerek yok. Çok değerli bir okul. Yerinin değiştirilmesi, hatta Anadolu Yakasına taşınması ve hatta Türkiye'nin iki matbaa öğretmenliği lisans programından İstanbul'daki tek program olan Marmara Üniversitesi kampüsü yakınlarına alınması çok akla yatkın. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığımız bu sene okulumuza öğrenci kaydı yapmamak kararı aldı. Yani bu sene 262 öğrenci açıkta kalacak. (Ayrıca aynı durumun Beyoğlu Meslek Lisesi için de söz konusu olduğunu hatırlatalım.) Tam da Milli Eğitim Bakanlığı'nın Mesleki Teknik Eğitimi desteklediği bir dönemde aldığı bu kararlar, meslek eğitimi konusundaki politikalarına taban tabana zıt görünüyor. Sayın Milli Eğitim Bakanımız, lütfen okulumuzu kapatmayın. 5000 usta ve iş adamını yetiştirmiş bu okulumuz; bırakın başka ustalar da yetiştirsin. Öğrencilerinin %30'u Anadolu Yakasından Sultanahmet'e geliyorlardı. Anadolu Yakasında bir okul binası tesis etmek Milli Eğitim için çok kolay değil mi? Böylece her sene 250 gencimizi meslek sahibi yapmayı sürdürebiliriz. M. Akif Tatlısu

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.