Bilindiği gibi, tatil beldelerinde kamuya ait birçok dinlenme tesisleri bulunmakta. Deniz, kum ve güneşten faydalanmak isteyenler yazın bu tesisleri kullanıyor. Diğer mevsimlerde bu tesisler kilitli, kapalı. Bu, bir bakıma potansiyeli heder etmek oluyor. Oysa halkımızın çoğu diğer mevsimlerde, tesislerin bulunduğu mekanların suhulet ve sükunetle beraber temiz havasından faydalanmak ister. İnsan sağlığı için çok önemli mekânlar. By-pass olmuş bir hastanın, ameliyattan sonra bir köye yerleştiğini ve sağlığına kavuşarak bütün ilaçlarını bıraktığını kendisinden duymuştum. Tatil beldelerindeki bu tesisler 12 ay hizmet verirse, fazla bir külfet getirmez. Sadece kalorifer tertibatı olmayan tesislere bunu yapmak gerekecek, bunun dışında her şey mevcut. Bu dinlenme tesisleri, öncelikle ilgili kurumun mensuplarına (çalışan ve emekli) tahsis edilmeli, yer olduğu takdirde diğer vatandaşlar için açılmalı. Tamamen sosyal amaçlı bir hizmet olmalı, bütçeleri sarsmamalıdır. Buralar, dar gelirli vatandaşların dinlenmeleri, tatil yapmaları için iyi bir imkân olacaktır. Tatil yapma imkânını bulamayan vatandaşlar için değişiklik olacak, dinlenmeler, tanışmalar, yeni dostluklar için fırsat oluşturacaktır. "Tebdil-i mekânda ferahlık vardır" sözü boşuna söylenmemiş... Tatil beldelerindeki oteller de sezon dışında çok randımansız çalışmakta. Talep olması halinde, ilgililerin teşebbüsüyle, bütçeleri sarsmayacak fiyatlar üzerinde anlaşmalar yapılabilir. Otel sahipleri de bundan kazançlı çıkacak, tatil beldeleri de yıl boyunca canlılığını sürdürecektir. Bu yerlerde fizik tedavi ve rehabilitasyon üniteleri de kurulabilir. Hastanelerde fizik tedavi olmak için aylarca sıra bekleyenler böyle bir imkânı hemen değerlendireceklerdir. Bu gibi yerlerin astım hastaları için de ilgi göreceği ortada. Yetkililer ilaç ve diğer tedavi masraflarının ne büyük boyutlara ulaştığını zaman zaman açıklarlar. Bu gibi tesisler, insanlarımızın bağışıklık sistemini güçlendirici ve başka tedavi edici etkileriyle de, bu faturaların düşmesini sağlayabilir. Artık kavga yerine bu tür projeler için kafa yormalıyız. Faydalı projeler üretenler vatandaşın iltifatına mazhar olacaktır. Sevim Akman "Hac hizmetleri, ilgili mevzuata göre eksiksiz yapılmaktadır" 18 Ocak 2010 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Bu mudur hizmet, bu mudur kul hakkına riayet" başlığı altında, birkaç vatandaşın "Hac" yolculuğu ile ilgili şikâyetlerine yer verilmişti. Konu ile ilgili, Diyanet İşleri Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü Ünal Kaya imzasıyla gelen açıklama şöyle: "Ülkemizden hacca gitmek isteyen vatandaşlarımızın iş ve işlemleri, 'Hac ve Umre Seyahatleri ile İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığı'nca Yürütül-mesine dair Bakanlar Kurulu Kararı' ve bu karara istinaden çıkarılan Yönetmelik çerçevesinde yürütülmekte; uygulamaya ilişkin esaslar Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu ile Hac ve Umre Komisyonu'nca alınan kararlarla belirlenmektedir. Buna göre; 1. 2009 yılı hac organizasyonuna kesin kayıt yaptırma sırası gelen şikâyet sahibi vatandaşlar, ön kayıt sırasında tercih ettikleri müstakil 3. tip hac kategorisine kesin kayıtlarını yaptırmışlardır. Kafile düzenlemeleri seçtikleri hac tip ve kategorilerine göre yapılmış ve bu hac tipi için ön görülen hizmetlerden yararlanmışlardır. 2. Kesin kayıt esnasında, adı geçenlere Siirt İl Müftülüğü personeli tarafından 2009 yılı Hac Broşüründeki 'Müstakil Odalı Tipe Kesin Kayıt Yaptıracak Vatandaşlarımıza Verilecek Hizmetler' ile ilgili bilgiler verilmiş, tercih edecekleri havalimanına gidiş dönüşlerinin kara yolu ile sağlanacağı kendilerine hatırlatılmış, en yakın havalimanı olarak Adana ilini tercih etmeleri tavsiye edilmiş. Ancak, adı geçenler kesin kayıt dilekçelerinde İstanbul'dan uçmak istediklerini belirtmişler ve Diyarbakır-İstanbul arası gidiş-dönüş seyahatlerini ise hava yolu ile yapmışlardır. 2009 yılı hac kesin kayıt talimatındaki; 'zorunlu sebeplerle havalimanlarına kafile dışında gidip gelen hacı adaylarından, normal yemekli tip ve müstakil odalı tip hac organizasyonlarına katılanlara, müracaat etmeleri halinde otobüs bilet ücreti veya rayiç bedeli .... ödenecektir' hükmü sebebiyle, adı geçenlere Siirt İl Müftülüğü'nce İstanbul'a gidiş-dönüş ücreti olarak kara yolu rayiç bedeli üzerinden 150.00 TL ödenmiştir. Başkanlığımızca, kendisine yasalarla tevdi edilen görevleri yerine getirirken, kişiye özel herhangi bir farklı uygulama yapılmamakta, vatandaşlarımıza en iyi hizmeti sunma gayreti içinde hareket edilmektedir." Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00