Kamu kesiminde çalışan bazılarına, emsallerinden fazla ödeme yapılması büyük bir haksızlıktır. 3.5 milyon insan işsiz beklerken, asgari ücretle bile çalışmaya razı iken, bazı kurumlarda aynı işi yapan memur vasıflı elemanlara 450 milyon, işçi vasıflı elemana 1 milyar 250 milyon lira maaş ödenmesi izah edilir gibi değil. Merkez Bankası, Botaş, Toplu Konut İdaresi, Telekom, Tedaş, Tüpraş, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası, TPAO, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği'nde çalışanlara hem normal ücretlerin dışında ödeme yapılıyor, hem de ikramiye verilmekte. Örneklendirmek gerekirse; Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nde çalışan bir mühendis 700 milyon maaş alırken, aynı işi yapan, aynı üniversiteden mezun bir mühendis Botaş'ta 2 milyar 100 milyon liralık maaş ve ikramiye alabilmektedir. Aynı kişi Merkez Bankası'nda çalışıyorsa, bu defa maaşı 2.5 milyar almakta, ilave olarak da ikramiyeler var... Benzer şekilde; Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nde çalışan memur 450 milyon lira maaş alırken, Tarım Kredi Kooperatiflerinde çalışan lise mezunu bir eleman 950 milyon maaş ve 6 maaş tutarında ikramiye alabilmektedir. Bu çarpık durum, kamu sektöründe iş barışının bozulmasına ve verimliliğin azalmasına, dolayısıyla çalışanları devletine-hükümetine küsme noktasına getirmektedir... Bu çarpıklığı düzeltmenin tam zamanıdır. Fazla ödemelerin kaldırılması halinde, devlette 3 katrilyon civarında bir kaynak kalacaktır. Sosyal tesisler ve lojmanlar, kurum-kuruluş ayırımı gözetilmeden en kısa zamanda satılmalı. Satılamayanlar da ihale yoluyla değerlendirilmeli. Bu yolla devlete 2 katrilyonluk bir kaynak sağlanacağı gibi, bakım ve diğer giderler de kalacaktır. Vali ve Kaymakamlar dışında hiçbir görevliye makam aracı tahsis edilmemeli, ihtiyaçlar kiralama yoluyla karşılanmalı. Bu sayede hem devletin 1 katrilyonluk bir tasarrufu olacak, hem de birçok insana yeni istihdam alanları açılacaktır. Yurt dışında çalışanların maaşlarında bin dolarlık indirime gidilmeli. Bu tedbirlere başvurulduğu takdirde, ikide bir yapılan zamlara gerek kalmayacaktır... Buğrahan Bayraktar - SAMSUN Türkiye'nin seçme öğrencileri idik, ne olduk... Ben, Kütahya Sağlık Meslek Lisesi 1998 yılı mezunuyum. Diğer arkadaşlarım gibi çok mağdur durumdayım. Bizler bu okula alınırken, ortaöğretim not ortalamamıza bakıldı, sadece Sağlık Meslek Lisesi'ne giriş sınavına alındık. Yani, Türkiye'nin seçme öğrencileri idik... Ancak sonradan durum değişti. Atamamızın yapılması için yeni sınavlara girmemiz gerekti, hatta bu sınavları kazanmak da yetmedi. Son girdiğimiz KPSS sonrasında 200 kişilik gibi komik sayıda kadro verilmiş. 26 yaşıma geldim, 8 ay önce askerden geldim. Ne kız istemeye gidebiliyorum, ne de hayatıma yön verebiliyorum. Hele yeni bakanımızın basına yansıyan demecini duyunca daha da şaşırdık. Güya yeterli sayıda sağlık personeli varmış da düzgün dağılım yokmuş... Bakan Bey bizzat çıkıp Kütahya'nın köylerine gelse gerçeği daha iyi görür... Kütahyalı bir sağlıkçı İmam-hatip kadrolarını boş tutmayın! Sayın Mehmet Aydın'ın dikkatine; Bizler, İmam-Hatip mezunu, görev bekleyen gençleriz. İmam Hatip Liseleri'nin kapanmasına vesile olan siyasetçilerin hepsi silindi, gitti. Millet onları, yaptıklarından dolayı tasfiye etti, kendi gibi düşündüğünü sandığı kadroları getirdi. Yeni gelenler de halkın beklentilerine cevap vermek zorundalar. Yapılacaklardan biri de mağdur edilmiş, hakları gaspedilmiş bizlere, haklarımızı geri vermektir. Boş bulunan imam-hatip kadroları doldurulmalı, vekil imamlara da kadroları verilmelidir. İmam Hatip Lisesi mezunları