25.07.2001 tarihli gazetemizin bu köşesinde "bari siz yanmayın" başlığı altında Ceylan Ceylan'ın mektubu yayınlanmıştı. Sözkonusu mektupta okuyucumuz, Cerrahpaşa Hastanesine kan bağışında bulunduğunu, bu esnada kendisine ciddi bir rahatsızlığının bulunduğu ve bir hastaneye gitmesinin gerektiğinin söylendiği, bu süre zarfında maddi ve manevi bakımdan büyük sıkıntılara maruz kaldığını, tavsiye üzerine başka bir hastanede yaptığı tahliller sonucunda, kendisine söylenenlerin doğru olmadığını öğrendiğini belirtmişti. Konuyla ilgili olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kan Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ergun Erdoğan bir açıklama gönderdi: "1. Yaptığım araştırmada merkezimizde bu isimle ilgili bir kayda rastlanmamıştır. 2. Kan merkezimiz bir hastalığı teşhis merkezi değildir. 3. Kan merkezimizde yılda 40 binin üzerinde sadece ihbarı mecbur ve kan ile bulaşan hastalıklar için serolojik test yapılmaktadır. 4. Kan bağışında bulunan kişiler için izlediğimiz yöntem, uluslararası yöntemlerin aynısıdır ve bu da şu şekildedir; a. Uygun yaşta ve kendi ifadesi ile, hiçbir ciddi hastalık geçirmemiş ve tansiyonu normal olan hastalardan bir ünite kan alınmaktadır. b. Bu kan; sadece kan grubu ve ihbarı mecbur olan sarılık (HbsAg ve HCV), halk arasında AIDS testi olarak bilinen (HIV-1 ve 11) ve RPR (Sfiliz-Frengi) testinden geçmektedir. c. Kan grubu ve testlerin sonucu hastaya ücretsiz olarak verilmektedir. d. Bu testlerin herhangi birisinde şüpheli bir durum varsa hasta Fakültemiz İç Hastalıkları enfeksiyon bölümüne yönlendirilmekte ve bunlarla ilgili derin araştırma yapılarak, eğer hastalık var ise tedaviye alınmaktadır. e. HIV-I ve II pozitif olanlar ayrıca İl Sağlık Müdürlüğü'nde tekrar değerlendirilmektedir. f. Bunlar ihbarı mecburi hastalıklar olduğu için, gene bir tutanakla fakülte dekanlığına ve İl Sağlık Müdürlüğü'ne bildirilmektedir. g. Testi bozuk çıkan kan bir tutanakla imha edilmektedir. 5. Bunların dışında, hastada ciddi bir hastalığın varlığını, eğer kendisi ifade etmediyse kan merkezi olarak bilmemiz mümkün değildir. Tüm bunlara rağmen, kişi ile temas kurarak olayın aydınlatılmasını arzu etmekteyiz." Vicdanları rahat mı? Ben Banaz Sağlık Meslek Lisesi 3. sınııf öğrencisiyim. Okulumuzdan mezun olan abilerimiz boşta dururken binlerce kişi, acaba bizi neden bu okula kaydedip hayatımızı kararttılar? Bir de düz lise mezunları ile aramızda üniversite girişinde büyük farklılıklar koydular. Şimdi acaba büyüklerimizin vicdanları rahat mı? Bizim yerimize kendi çocuklarını koyup düşünsünler... * İsmi mahfuz - BANAZ Boşuna kürek çekiyoruz Dünaynın en güzel ülkesi, yüzlerce destanlara ve masallara konu olan, her bir köşesinde ayrı güzellikleri olan, yüzmilyarlarca dolarlık görünen fakat kullanılamayan zenginlikleri olan, zamanında dünyanın dört bir tarafına hükmetmiş bir ülke.. Değil 60 milyonu, doğru yönetildiği zaman 160 milyonu rahatça geçindirecek bir ülke; peki şimdi neden böyle? Ekonomik kriz mi? Bir daha düşünün, sizce gerçekten kriz var mı? Kriz nedir, bunu bilmemiz lazım öncelikle. Kriz, en basit anlamı ile "zorlu ve sıkışık durum" demektir. Kimler krizde peki? hortumcular, dolandırıcılar, hırsızlar, ünlüler, siyasiler hangisi? Yoksa sadece zaten hep krizde olan boynu bükük halk mı yine krize girdi? Yorum sizin... Ne kadar yazık ve ayıptır ki bize, dunyanın en zengini olabilecek bir ülkeyi, aynı zamanda dünyanın en güzel ülkesini bu durumlara getirdik. 15-20 milyar dolar için yaptıklarımıza değmez. Yapılanları iyi seyredin, bunlar bizden 30-40 milyar dolar olarak geri çıkacaktır bir gün.. Bu ülke, gerekli güveni versin, dürüst olsun, kendi içinde aradığı borç zaten mevcuttur, hem de 1 ay içinde çıkar. Değerimizi bilmediğimiz için buralara kadar indirdik kendimizi. Dünya üstünde hiçbir devlet, Amerika dahil bu kadar hırsızlığa, yolsuzluğa ve felakete karşı ayakta duramaz. Emin olun ki özümüze geri dönecek olursak, Türkiye'yi 10 yıl değil 3 yılda özlediğimiz, herkesin sayıp sevdiği, krizsiz ve mutlu bir ülke haline getiririz. Yapmamız gereken, beklediğimizin bize gelmesi değil, bizim beklediğimize gitmemiz. "Oturarak başarı sağlayan tek hayvan tavuktur" sözünü unutmamak lazım! * V.C.T ( Programmer & Webmaster) - ESKİŞEHİR Türk Telekom'dan açıklamalar Saniye P. adına kayıtlı telefona ait Mart 2001 döneminde tahakkuk ettirilen 24.300.000 TL'lik ücret süresinde ödenmediğinden, telefon 15.05.2001 tarihinde görüşmeye kapatılmıştır. Krosbar santrallerde tahakkuk günleri her ayın 18'inden 18'ine olduğundan bahse konu telefona Mayıs 2001 döneminde 51.200.000 TL. (15.05.2001 tarihine kadar yapılmış olan konuşma karşılığı) ücret tahakkuk ettirilmiştir. Saniye P. adına kayıtlı telefonun Mart-Nisan-Mayıs 2001 dönemlerine ait toplam 108.500.000 TL'lik borcu bulunmaktadır. Müşterilerimizin adreslerine teslim edilmek üzere 8.500 adet bastırılan Osmaniye ili Alfabetik Telefon Rehberi'nin basım işlemi tamamlanmış, dağıtım işlemine Haziran ayı sonunda başlanılmıştır. 30.07.2001 tarihi itibariyle de dağıtım çalışmalarının yaklaşık %80'i tamamlanmıştır. Zamanında gelmeyen para... Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na; "Zamanında gelmeyen 10 para, 5 para etmez" diye ne güzel söylemiş büyükler. Çiftçiye destekleme adı altında vereceğiniz primleri ne zaman vereceksiniz? Özellikle pamuk çiftçisine. Neredeyse pamuklar yetişti. Ama diyeceksiniz "dağıtıldı". Evet, haklısınız, Manisa'da nerdeyse 2 ay oldu, bu paralar dağıtılalı. Yoksa siz bütün çiftçileri bir saymıyor musunuz? Hatta ve hatta Aydın'ın belli kesimlerinde de dağıtıldı. Fakat Köşk ilçesinde dağıtılmadı. Acaba neden? Siz bunları araştırıyor musunuz? Hal böyle olunca, halk arasında çeşitli spekülasyonlar konuşuluyor. Mesela "para bankaya gelmiş, ama banka repo yapmış, yok para gelmiş, ödeme emri gelmemiş" gibi... Lütfen... Şu anda çiftçi bütün varını yoğunu toprağa döktü. Bunun belki de farkında değilsiniz, ama halk bunu asla unutmaz. * Bir grup çiftçi