Kaşgari Dergahı civarı böyle mi olur?

A -
A +

Sayın Eyüp Belediye Başkanı'na; Ailemle beraber, 18 Temmuz 2004 tarihinde Eyüp'e gelerek, bazılarının Pier Loti, bazılarının da o tepe üzerinde bulunan Kaşgârî Dergahı'nı ziyaret maksadıyla gittikleri tepeye çıktım. Çıktım ama o da ne! Oralarda, Pier Loti'nin Haliç'i seyrettiği kahvehanenin 100-150 m. civarında kuş uçurtulmuyor. Yolları parkçı (mafya)lar kesmiş, ille de buraya park edeceksin tavrı içindeler. Zaten yolun iki tarafı tamamen arabalarla doldurulmuş. Tek araba zorlukla yürüyor. Mezarlıklara takribi 60-70 m. kala yol kapalı. "Abi şöyle park et". Edemem kardeşim ben mezarlıklara gideceğim. "Abi gidemezsin, yol kapalı." Kardeşim ben türbelere geldim, ziyaret yapmam lazım. Lütfen yolu açın geçeyim. "Hayır efendim, buradan geçemezsiniz. Ya şuradan aşağıya döneceksiniz..." Gerisini ben tamamlayayım: Bir müddet 50-60 derece eğimli dar yollarda labirentlere gireceksiniz. Her an uçabilme riski ile karşı karşıya kalacaksınız. Bir de karşınızdan araba geliyorsa, eh... seyreyle tantanayı. Nereye ve nasıl gidersiniz. Pazar günü diye, anneciğimi türbe ziyaretine götüreyim, çoktandır gitmediğim için onun sayesinde ben de gideyim diye çıkmıştım. İyi ki çıkmışım. Pazarım mahvoldu! Moral bulmak için çıktığımız geziden, perişan vaziyette döndük. Sayın Başkanım, şimdi size sormak istiyorum: Benim bildiğim Eyüp, İstanbul'umuzun ruhunu en iyi aksettiren semtlerin birincisi. Oralar, insanların huzur bulduğu, rahat nefes aldığı yerlerdi. Şimdi ise yolun iki tarafında "Eyüp Belediyesi, Eyüp Spor Park Yeri" gibi levhalar asılı. Yani, dilim varmıyor ama, bir nevi işgal edilmiş durumda. Siz, üç-beş kuruş gelir için, milletin çok değer verdiği ve temiz tutulduğu için sizlere dua ettiği o yerleri bu kişi veya kişilere kiraya verecek bir insan değilsiniz benim bildiğim. Oraların ne amaçla kullanıldığı çok önemli bizim için. Kaldı ki, Eminönü Belediyesi kendi alanındaki, Güngören Belediyesi Merter civarındaki, yürümeyi dahi imkansız hale getiren işporta tezgahlarını kaldırmaya başlamış ve büyük ölçüde bunu başarmışken... Bakırköy Belediyesi, alt geçidin üstündeki büfelerin işgal ettiği alanları temizlemişken... Fransız'ın adamı geldi Haliç'i seyretti diye herkes seferber oluyor; İstanbul'u İstanbul yapan kişilerin hatırası ise hiç kimsenin umurunda değil. Oralar İstanbul'un en mûtenâ ve en seçkin yerleri. Kimsenin oraların çehresini değiştirmeye hakkı olmamalı diye düşünüyorum. Sefer Koçyiğit - İSTANBUL Benim suçum ne? Milli Eğitim Bakanı'nın dikkatine; Ben istifa etmiş bir öğretmenim. Doğu'nun bir kasabasında öğretmenlik yaparken, birkaç yıl evvel cinsel tacize uğradım. Sorumlu cezalandırıldı. Ama ben bu talihsizliğimin etkisinden uzun süre kurtulamadım. İstifa ettim. Ailemin yardımıyla ve psikoljik tedavilerle sağlığıma kavuştum. Tekrar görevime dönmek için geçtiğimiz Şubat ayında açıktan atamalara başvuru yaptım. Ama açıktan atamalar için ayrılan kontenjan % 2'ye düşürülmüş. Açıktan atamalarda öncelik, öğretmenlikte geçirilen süreye bağlı. Yani benim gibi birkaç yıllık bir öğretmene sıra en son gelir. Veya hiç gelmez. Bu da demek oluyor ki, ben bir daha öğretmenliğe dönemem. KPSS'ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) de giremem, çünkü zaten memurdum. Kısacası ben asla öğretmen olamam. Niye? Benim suçum ne? Neden büyüklerimiz ben ve benim gibilere suçluymuşuz gibi davranıyorlar? Niye bize tüm yolları kapatıyorlar? Sizlerden bizim durumumuza bir çare bulmanızı bekliyoruz. İnşallah bizleri unutup bir köşeye atmazsınız. Rumuz: Gözyaşları

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.