Bendeniz emekli bir ağır vasıta şoförüyüm. Fasılasız 50 sene vasıta kullandım. Hiç kazam olmadı. Askerde de kurs öğretmenliği yaptım. En az 3 ay, onar kişilik gruplara sıkı, disiplinli ameli ve nazari eğitim verir, sonunda da imtihana tabi tutardık. Müsamaha göstermezdik. Yetiştirdiğimiz şoförlerden hiçbir şikâyet gelmedi. Şimdi ise gördüğüm bunca kaza haberi sebebiyle üzülüyorum. Göstermelik kurslar ve hak edilmeden sürücü belgesi verilmesi bu sonucu getirdi. Vatandaş olarak, sorumluluğumun gereği bazı tecrübelerimi paylaşmak istiyorum: 1. Şehirler arası geçişler, şehir içi trafiğine girmeyecek şekilde düzenleme yapılmalı. 2. Sürücü kursları ve ehliyet imtihanları sıkı şekilde denetlenmeli, bu hususta müsamaha gösterilmemelidir. 3. Direksiyona geçen kişi, kaza riskinin ne denli büyük olduğunu düşünerek araç sürmeli, ona bu şuur kavratılmalıdır. 4. Yolun düz ve sakin olması, işin acele olması; hız limitini aşmak ve uykusuz araç kullanmak için gerekçe olamaz. 5. Virajlarda savrulma ve stabilize yolda kuma kapılarak dengeyi kaybetme tehlikesi asla unutulmamalı. 6. Hareket halinde, sağa, sola, vites koluna bakılmamalı, dikkat dağıtıcı meşguliyetlerden uzak durulmalı ve telefon kullanılmamalıdır. 7. Geceleri, karşıdan gelenler de düşünülerek, uzun farlar açılmamalı. 8. Vasıtanın sürati ve kontrolü için azami dikkat gösterilmeli, aksi halde kaza ani gelir ve son pişmanlık fayda vermez. Bilhassa sürat denemesi ve yarış yapılmamalı. 9. Yola çıkmadan önce arabanın yağı, suyu, lastikleri ve her tarafı kontrol edilmeli. 10. Kemerler mutlaka takılı olmalı, bir kaza anında emniyet şeridine girilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır. 11. Öndeki araba belli bir mesafede takip edilmeli, şehir içinde her an durabilecek şekilde sürat yapılmalıdır. 12. Kavşaklara yaklaşıldığında dikkatli olunmalı, hız, sinyal ve şerit hatalarından sakınılmalıdır. 13. Araçtaki göstergelere arada bir bakılmalı. 14. Mola yerlerinde lastiklerin sıcaklığı kontrol edilmeli, herhangi bir tarafta sıcaklık farkı varsa, yarılma var demektir ve bu da kazalara sebep olur. 15. Park edilen yer yokuş ise vites bire, iniş ise geriye, düz ise boşa alınmalı, el freni çekilmelidir. A. Osman Demircan-YOZGAT >> Uzman çavuşlar 10 yıllık hizmetten sonra memur yapılsın Ben, güzel ülkemizin her bölgesinde 11 yıl görev yapmış bir uzman çavuşum. Terörle mücadelede daha etkili olmak için, profesyonel askerlik adımları atıldı. Terör belasından kurtulmak için atılan bu adıma çok önem verildiği ve masrafların göze alındığı görülüyor. Fakat bu yolda devletimizin, eğitmek ve faydalanmak için epey masraf yaptığı uzman çavuşlar, 2 yıl gibi bir sürede, daha yaptığı işin hakkını doğru dürüst vermeden, bazen de Doğu illerine hiç gitmeden, Türk Silahlı Kuvvetlerinden resmen kaçmaktadırlar. Bu meseleye, en azından "Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 10 yıl çalıştıktan sonra, diğer kamu kurumlarına geçiş yapılabilir" diye standart getirilmelidir. Veya, operasyonlarda sağlık problemleri yaşayanların hemen geçişi sağlanabilir. Ben, göreve başladığımda 22 yaşındaydım. 33 yaşında kilo almaya ve sağlık problemleri yaşamaya başladığımdan, TSK'dan ayrıldım, memur oldum. Fakat benimle beraber, daha 2-3 sene çalışmış 25 yaşında genç uzman çavuşlar da vardı ki, daha mesleğinin hakkını dahi vermeden, başka kurumlara geçiş yapıyorlar. Benim gibi bu mesleğe senelerini vermiş ve halen görevine devam etmekte olan arkadaşlarımıza bu durumu saygısızlık olarak görüyorum. Bu durum, mesleğimizle ve devletimizle dalga geçmektir. Bu geçişler, herhangi bir torpile ve suistimale gerek kalmadan yapılabilecek hale getirilmelidir. TSK'da 10 yıl görev yapmış, bedenen ve ruhen yorgun düşmüş personelini, diğer kamu kurumlarına kendisi atamasını yaparak, bu mesleği daha da saygın hale getirebilir. Bu şekilde, askerî personelin ileride yaşayabileceği psikolojik sıkıntıların da önüne geçmiş olur. Askerî disipline ve düzene alışmış personelin, kamu kurumlarına bu yönleriyle de katkı yapabileceklerine inanıyorum... İsmi mahfuz >> Lütfen bu haksızlığı düzeltin! Dijitürk yetkililerine; 2000 yılında İstanbul Beylikdüzü TÜYAP yanındaki konutlarda oturmakta iken, Dijitürk'e abone oldum. Aradan bir yıl geçtikten sonra, hemen yanı başımıza Kaya Ramada Oteli açıldı. Otel inşaatı 10'uncu katlara doğru yükselince, bizim çanak antenlerimiz çekmemeye başladı. Konuyu Dijitürk'e ilettiğimizde, teknik servisi gönderdiler. Gerekli ayarlamalar yapıldıktan sonra birkaç gün daha izledik. Ama bu arada otel inşaatı 20'li katlara çıkınca yayın tamamen kesildi. Şikayetimiz üzerine, teknik servis yine geldi. Ama bize, "bu otel burada olduğu sürece siz seyredemezsiniz" cevabını verdiler. Durumu Dijitürk'e iletip, ayrılmak istediğimizi söyledik,ama onlar ısrarla teknik servis göndermeye devam ettiler. Sonunda oradan taşındım. Ve üzerinden 12 yıl geçti. 22 Haziran 2012 tarihinde Aksel Hukuk Bürosundan arayıp, "İstanbul 34. İcra Müdürlüğü 2001/32374 nolu dosya" 2001 yılından kalma 4 bin TL borcum olduğunu öğrenince şaşırdım. Cihazı teslim etmem gerektiğini bu sebepten bu paranın ödenmesini talep ettiler. Dijitürk'ü kapatmama rağmen, bu bedelin bir cihaz için talep edilmesi ve bugüne kadar bekleyip bana "yasal faizleri ve avukatlık ücreti olarak" 4 bin TL talep edilmesini hakkaniyetli bulmadım. Zaten emekli gazeteciyim. Ve bu parayı ödeyecek durumda değilim. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. Ahmet Faruki Çelik > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00