Bir büyük otelin açılışı vesilesi ile gittiğim KKTC'de, akla hayale gelmedik türden acı bir sürprizle karşılaştım. Girne'de görüştüğüm bir Türk vatandaşına, söz arasında, "Yaz geldi, geçiyor. Çocuklarınızı ne yapıyorsunuz?. Onlara, dînlerini öğretebiliyor musunuz?" diye sordum. Aldığım cevap, beni gerçekten sarstı, üzdü. Arkadaş, "Ağabey, burada öyle şeyler yok. Din eğitim ve öğretimi, okullarda ders olarak okutulduğu kadarla kalıyor. Çok isteyen, ısrar eden olursa, müftülüğe müracaatta bulunuyor. Onlar da Ankara'ya Diyanet İşleri'ne başvuruyor" dedi. Buradan, KKTC yönetimine soruyorum; "Olacak şey mi bu, küçücük çocuklar, dinlerini öğrenmek için Kıbrıs'tan Türkiye'ye mi gönderiliyor? Siz, orada, bu minicik yavrularımızı, anne-babalarının yanından nasıl alıp da götürebilirsiniz? Hangi ana-baba, evlâdını uzaklara gönderir, bu, onların içerisine siner mi?" Son ve acı bir sualim daha var, Kıbrıs'ta İslâmiyet yasak mı? Bu vesile ile şu hatıramı nakledeyim... Yıllar önce, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı'nda, yerde uçuşan para gördüm. Uzaktaki bir askere, "Oğlum, gel, şu parayı al, arkadaşınla paylaşırsın" dedim. Asker, koşarak geldi, kıpkırmızı bir çehre ve kararlı bir ifade ile "Komutanım, bana ait olmayan bu parayı alamam" dedi. 47 derece sıcakta, ağlamamak için kendimi zor tuttum. Kıbrıs'ı fetheden iman, işte bu garip askerin o sözlerinde gizliydi. Rum, bu gidişle tek kurşun atmadan adayı alabilir. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, bunlar doğru mu, sizi ve hükûmetinizi göreve davet ediyorum. Bu nesillerin vebâli, sizlerin de omuzlarındadır. Tufan Çorumlu-İSTANBUL Sesimizi birileri duyuyor diye bizi sevindirdiniz Ben, Genel İdari Hizmetler (GİH) sınıfında çalışan bir memurum. Nüfus memuruyum. Bizimle ilgili yazılmış birkaç yazıyı köşenizde okuyup, "Allah'a şükür, biri de sesimizi duyuyor" diye seviniyorum. Nüfus memuruyum, nüfuslardaki yoğunluk, sıkıntı birçok yerde yok. Fakat biz, bu İçişleri Bakanlığı'ndaki mülki sınıfı geçip bir türlü sesimizi duyuramıyoruz. İyi kötü az çok her bakanlığa, her sınıfa bir iyileştirme çıkıyor. Biz mülki amirlerimize meselelerimizi iletiriz, görüşmelere yollarız; bakmışsınız yine bunlara tazminat çıkmış, yine bunlara ödenek çıkmış. 5000 TL civarında maaşları var, daha da ek göstergelerini 5800'den 6400'e çıkarmak için uğraşıyorlarmış. Benim maaşım son zamlardan sonra 1200 oldu, 21 TL zam geldi. Yetkililere güvendik, "eşit işe eşit ücret" dediler, yine bir şey yok. Acaba az alan az, çok alan çok mu alacak yine? 3.5 yıldır çalışıyorum, 30 yaşındayım, bekârım, abi birikmiş param 3200 TL, affedersin, gibi ne uzadık ne kısaldık. Ben bu parayla ne ev alabilirim, ne araba, ne de başka bi şey olabilirim. Ev geçindirmekten başka bir şey düşünemez olduk. Allah'a şükür, muhanete muhtaç değiliz, ama hiç değilse diğer Maliye memurları, Sağlık Bakanlığı memurları kadar alabilsek. Biz onlardan nüfusçular olarak çok çalışıyoruz. Ya da ne bileyim, lisans diplomamızın bize de teknik sınıftakiler gibi 500 TL'ye yakın getirisi olsa. Bir Memur "Ölümlü kazaları, iyi şoförler yapıyor" Şoförler alkollü veya cep telefonuyla konuşurken araç kullandığında, dikkatleri çok dağılıyor. Sürücülerin trafikte, bir savaştaki gibi dikkatli olmaları ve tehlikeyi önceden görmeleri gerekir. Aracı kullanan kişi, üç aynayı da sürekli kontrol etmeli ve dikkatini bir an olsun elden bırakmamalı. Kurallara uymayı alışkanlık haline getirmeli. Örneğin şehir içinde, önce direksiyon kırıp, sonra aynaya bakarsak, aynı kötü alışkanlığımız uzun yolda da devam eder. Kemer takmak, hız sınırlarına uymak ve takip mesafesini korumak, ölümlü kazaları büyük oranda engeller. Boğulanların % 90'ı nasıl yüzme bilenlerden oluşuyorsa, ölümlü kazaların büyük çoğunluğu da etraflarında 'iyi şoför' olarak bilinen, ama bazı trafik kurallarına uymayan insanlar tarafından yapılıyor. Üst düzey güvenliğe sahip araçlar da dâhil olmak üzere, fizik kuralları zorlanmamalı. Fizik kuralları işin içine girdiğinde, şoförlüğün de önemi yoktur. Koltuk kafalığı, sürücünün kafasıyla aynı mesafede bitmeli. Aksi takdirde, özellikle arkadan çarpmalarda büyük risk taşıyor. 40'la bile çarpılsa, boyun kırılabilir veya boynun gördüğü zarar, 5-10 sene sonra ortaya çıkabilir. Çok basit kazalardan dolayı, etrafınızda boyunlukla dolaşan insanlara sıklıkla rastlayabilirsiniz. Yaya geçitlerinden koşarak geçen ve radar kontrolünde karşıdan gelenleri selektörle uyaran tek millet de biziz. Onur Akçay (Direksiyon Akademisi Eğitmenlerinden) Bu sene tarih öğretmenlerinin yılı olsun Bu sene tarih öğretmenlerinin yılı olsun, bizden de ağustos ayında 1500 atama olsun istiyoruz. Bu acılarımız bir nebze olsun dinsin. Bu isteğimizi Sayın Milli Eğitim Bakanımız'a duyurmak istiyoruz. Bakanımız'ın, umutla haber bekleyen bizleri sevindirmesini bekliyoruz. Zafer Özer > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00