"Kim doğru, kim yanlış, bunlar ne istiyor" diye kendinize bir soru sorun!

A -
A +

Elimde 11 rakamlı TC kimlik kartı, sosyal güvenlik kartı, sürücü ehliyeti, adıma seçimlerde çıkartılan oy kullanma pusulası var ya, benim de bir hayalim vardı. Acı çeken insanların olmadığı, insanların itilip kakılmadığı, insan olmanın bütün ulvi değerlerini üzerimizde taşıdığımızı, en azından bir parçasının kaldığını, belki bugün değil ama yarının daha güzel olacağını hayal eder; yatıramadığım için kesilen doğalgaz faturasına aldırmaz, elektrik su faturalarını faiziyle öder, banka kartlarından çekinmezdim... Şimdi sokakta kanadı ıslanmış ürkek bir güvercin gibi kaçmaya çalışır, borç aldığım Ali'yi, Veli'yi, Ayşe'yi görür, sindikçe sinerim; onlar da sindirdikçe sindirirler beni. Evlatlarımın ellerinden tutup, sadece hastaneye götürdüğüm sokaklarda, silinmiş olmanın ezikliği yetmiyormuş gibi, iş yerinden de atılıyorum... "Sen insansın" diyorum her seferinde, sen âlemin istisnasız en şerefli varlığısın. Ana sütü gibi ak olan alnımdaki bu yaftadan bir türlü kurtulamadım. Bu kapıya azap duralı kaç yıl oldu, onu da hatırlamıyorum. Her seferinde bu son diyorum. Bu devlet için, bu millet için büyüklerimiz ne dediyse onu yaptık. Az çalışmadık, elimizden ne geldi ise onu yaptık. Yanlış yapmışız ki çalıştığımız onca senenin sonunda hani vuslata ermek vardır ya, bizler ağabeydik, ablaydık, kardeştik, kamunun ağırlığı sırtımızdan geçerdi. Yarana-madık, savruldukça savrulduk, köygöçürene döndü hayatımız, Bir zamanlar hepimiz kardeştik... Memurduk, sözleşmeliydik, işçiydik. Memur kaldı, sözleşmeli kaldı, işçinin adı bile okunmaz oldu, Biz istemedik, sizler de bizleri ya görmediniz, ya da görmezlikten geldiniz. Oysa sizden çok şey istemedik ki, sadece insan olduğumuzun, insanca yaşamak istediğimizin bilinmesini, önemsenmeyi istedik; lambanızın ışığının bizim yolumuzu aydınlatmasını bekledik güneş gibi. Çok şey istemedik, makam istemedik, verdikleriniz arasında bizim de olmamızı bekledik, olmadı. Ya biz derdimizi anlatamadık, ya siz derdimizi anlayamadınız. Kışın ayazında bir avuç insana, yakışmayan tavırlar sergilediniz. İnsanlara yalan söylemeye zorladınız, ana babamıza, eşimize karşı mahcup ettiniz. Kamuda istihdam edilen personelde 625/1 olan bizlere ödenek yok, "bütçe tutmuyor" dediniz. Eşit işe eşit ücret politikasından 500 binin üzerinde personelin ücretine zam yaptınız, bizler o grupta değildik; kamuda 300 binin üzerinde sözleşmeliyi kadroya aldınız bizler o grupta da yoktuk. Kamuya 2011 yılında 100 binin üzerinde personel aldınız o grupta da yoktuk. 3 ay 4 ay çalışan kamudaki kardeşlerinize kadro verdiniz, bizleri nasıl oluyor da her seferinde dışlıyorsunuz, bunu akıl izan ile izah etmek mümkün değil. Bizlerin sizlerden isteğimiz, istirhamımız, duamız, adına ne derseniz deyin; insana yakışan, insanca hayatımızı idame ettirebileceğimiz, hakkaniyet ölçüsünde, bizlerin de dışlanmadan, toplum ve kamu barışının sağlandığı, kamu personeline yakışır, bir hayat . "Bir hayalim var" çok şey mi istiyoruz ki sizlerden? Vatana ihanet etmedik, millete ihanet etmedik, devlete ihanet etmedik, inançlarımıza ihanet etmedik, ne yapmamızı istiyorsunuz bizlerden açıkça söyleyin, siz de kurtulun, biz de kurtulalım!.. Evet, bizlerden çok daha önemli işleriniz var, ama başınızı avuçlarınızın arasına bir koyun, "kim doğru, kim yanlış, bunlar ne istiyorlar" diye bir iki soru sorun, sonra da evladının istediklerini yerine getiremeyen ebeveyn olun, bir an sonra da aynaya bakın... Hilmi Parlak Bu mafyavari yapılanmaya kim dur diyecek? Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrencilerinin barındığı Kredi Yurtlar Kurumu Tınaztepe Öğrenci Yurdunda iki mafyavari oluşum, sadece dersleriyle ilgilenen öğrenciler için hayatı çekilmez kılmaktadır. Zıt görüşlü bu iki grup, kendilerine itaat etmeyen öğrenciler üzerinde çeşitli baskılar kurmakta, kavga ve sindirmeye kadar gitmektedirler. Maalesef bu grupların illegal uygulamalarına, yetkili ve görevlilerinden bir engelleme görülmemektedir. Yurtta kalan her öğrenci bu yapıları tanır, onlarla ilgili her birinin nahoş anısı vardır. (Dövülmüştür, sövülmüştür, gururu incitilmiştir. vs.) Ama sonuç çıkmayacağını bildiği için şikayetçi de olamaz. Lütfen Türkiye'ye ve eğitim yuvalarına yakışmayan bu yapılanmalara fırsat verilmesin... İlgililere önemle duyurulur. Bir grup öğrenci Vatandaş olarak öneriyorum Bir vatandaş olarak bazı önerilerde bulunmak istiyorum. Umarım ilgililer dikkate alır. Süt, peynir, yoğurt, zeytin gibi ürünlerin kapaklarına kullanma tarihleri yazılmasın, bu tarihler kutunun üzerine yazılsın, kutu kapakları değiştiriliyor. Kalem gibi malzemeler Çin, Japonya gibi uzak memleketlerden ithal edileceğine, İtalya gibi yakın ülkelerden alınsın. Hem daha güvenilir, kaliteli hem de nakliyat giderleri az olur. Demirden, metalden yapılmış daracık uyduruk üstgeçitler yıkılsın, bunların yerine betonarme veya başka uygun malzemelerden daha geniş ve kullanışlı olanlar yapılsın. Kaliteli pamuk üretilsin, gerekirse bu pamuklar yüksek fiyatla başka ülkelere satılsın, Buradaki üretimde de kalitesiz Pakistan pamuğu kullanılabilir. Çay-Kur, sağlık için son derece faydalı olan yeşil çaya daha çok yatırım yapsın. Daire kapıları standart renklerle boyansın, demirden yapılmasın. Demir kapılar çarpıyor, bina sallanıyor; yıllarca devam eden bu darbeler binanın dayanıklılığını etkiliyor. Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi başka türlü alınsın, bariz hale getirilsin... Turgay Şener > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.