Kimliğimi bir hırsız çaldı, sıkıntıdan kurtulamadım!..

A -
A +

Adalet ve İçişleri Bakanlıkları'na; 2000 tarihinde ehliyetim ve nüfus cüzdanım arabamın içindeki çantamdan çalınmıştı. 4 yıl aradan sonra, jandarma tarafından arandığımı öğrendim. Araştırdım ve Balıkesir'in Erdek ilçesinde hırsızlığa teşebbüsten arandığımı duyunca şok oldum! Hayatımda hiç gitmediğim bir yerden aranmam garibime gitmişti. Hemen bir avukat tuttum ve yolladım oraya. Kimliğimi ve ehliyetimi çalan şahıs, kimliğimdeki resmimi sökmüş ve yerine kendi resmini yapıştırmış. Hırsızlık yaparken yakalandığında, benim kimliği göstermiş; kimlik bilgilerim üzerinden ifadesi alınıp, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. Sonraki hiçbir duruşmaya da gelmeyince, aranmaya başlamışım. Bir ara Düzce'de bir pazar sabahı saat 05.00'te gözaltına alındım. 8 saatlik bir gözaltı durumundan sonra, 8 yıl yaşlanmış kadar demoralize oldum. Nöbetçi savcılığa çıkarıldım. Defalarca savcılığa gittim geldim. Birinde resim verdim, birinde ifade verdim, birinde bilmem neler neler yaptım, tam 2 yıl uğraştım. Maddi ve manevi olarak çok zararlara uğradım. Nihayetinde adam yakalandığında çekilmiş olan resimleri ile benimki karşılaştırılıp, o davadan beraat ettim. "Ohhh bee, kurtuldum" derken; 2010 yılının 28 Nisan tarihinde fıtık ameliyatı oldum, 29 Nisan günü, evde istirahat etmek için hastaneden taburcu oldum. Bir gün önce ameliyat olduğumdan, pantolon giyemiyordum, eşofmanlarımla indim. Hastane çıkış kapısında, güler yüzlü bir polis kardeşimin bana kapıyı açmak için yardım etmesine sevinip, "Allah razı olsun" dedim ve dua ettim. O da, "Sizden de" deyip kapıyı tuttu ve dışarı çıkmama yardımcı oldu. Dışarıda taksi bekledim, ev de yakındı zaten hastaneye. Güleç yüzlü polis kardeşim yaklaştı bana ve aynı güzel tebessümüyle ekip otosunu gösterip böyle buyurun dedi!.. Ben de bir tanıdık beni eve bıraktırmak için yollamış herhalde bunları deyip, "Yok kardeşim, Allah razı olsun, ama ben taksi ile gideceğim, ev de yakın zaten" dediğimde, o da "lütfen gelin binin" dedi. "Yok inanın rahatsızlık vermeyeceğim, ben giderim" dediğimde yaklaştı ve "Habib Bey, aranıyorsunuz" dedi, başımdan kaynar sular döküldü âdeta. "Kimlik mevzusu mu yoksa?" dedim, "bilmiyoruz, karakolda öğrenirsiniz" dedi ve bindirdiler beni iki büklüm halimle. Binişim ve inişim, yeni ameliyat olduğumdan dolayı çok zor oldu. Karakola gittik, oradan Bursa'da arandığımı öğrendim. Kimliğimi çalıp, resmini yerleştirip kullanan şahıs, Bursa'da 2009 yılının Mayıs ayında hırsızlık için bir dükkanın kilidini kurcalamak üzereyken yakalanıyor ve karakola götürülüyor, yine benim kimlik bilgilerim üzerinden ifadesi alınıp, serbest bırakılıyor. Önceki davadaki gibi, duruşmalara gidilmeyince, aranmaya başlanmışım ve ameliyat olduğum günün ertesi günü beni buldular yine. Hemen Konya'daki avukatımdan, önceki davanın beraat kâğıtlarını fakslattırdım karakola, oradan da polis ve avukatım nezaretinde Bakırköy Savcılığı'na gittik. Arabaya bin in derken canım fena yanıyordu ve psikolojik olarak da hiç iyi bir durumda değildim. Gittik ifade verdim iki büklüm ve geldikten sonra normalde bir haftada ayağa kalkılacak bir ameliyat olan fıtık ameliyatında 20 gün yatmak zorunda kaldım. Ne yaparsam yapayım bir çıkar yol bulamıyorum, kimliğim hâlâ adamın elinde. Hep diken üstündeyim. Her an için yeni bir vaka, yeni bir suç isnadı ile alınıp götürüleceğim endişesi beni tedirgin ediyor. Anlayamadığım şey, adam iki defa yakalanıyor, ikisinde de serbest bırakılıyor. O kimlikteki resmin sahte mi gerçek mi olduğuna hiç mi dikkat edilmiyor? 10 yıldır bu sıkıntıyı bu çileyi çekiyorum. Bu gibi durumlardan nasıl kurtulacağımı da anlamış değilim. Önceki davadan beraat ettiğimde, adam yakalanır diye sevinmiştim. Çünkü ifade sırasında parmak izi de alınmış. Davadan ben beraat edince, hemen kapatılmış dosya. Adamın yaptığı yanına kâr, ayrıca onda kalan kimliğim de sermayesi oldu. Adam ölsün diye beddua edeceğim ama bu sefer de kimliğimi diğer hırsız arkadaşlarına miras bırakır diye korkuyorum!.. Habib Arvas Zorunlu Trafik Sigortası'ndaki haksız uygulama 1 Mayısta yürürlüğe giren Karayolları Trafik Yönetmeliği'ne göre, adresinizin bulunduğu il dışından 2. el araç satın aldığınızda, plakasını değiştirmeyebiliyorsunuz. Ben de 1 Mayıstan sonra 2. el araç aldım. İkamet adresim Konya olduğu halde, aracın plakası Ankara olduğundan, yaklaşık 2 kat prim ödeyerek, Zorunlu Trafik Sigortası'nı yaptırdım. Aynı şekilde Konya'dan araç alan, Ankara'da oturan kişi, Ankara trafiğinde araç kullandığı halde, plakasını değiştirmediğinden, Ankara'da ikamet eden diğer kişilerden daha az prim ödeyecek. Bu bana göre haksız bir uygulama. Çünkü aracın plakası ne olursa olsun, o araç, araç tescil belgesindeki adreste kullanılmaktadır. O ilin trafiğini arttırmaktadır ama prim uygulamasında bu dikkate alınmıyor. Yetkililerin bu konu hakkında bir düzenleme yapmasını istiyorum. İsmi mahfuz > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.