Trakya Üniversitesi Gümrük İşletme Bölümü'nden bu yıl mezun oldum. Gümrük İşletme Bölümü, genelde devlet gümrüklerinde çalışacak memur yetiştirmek için kurulmuştu.Türkiye'de beş üniversitede çok az sayıda öğrenciye eğitim vermektedir. Gelin görün ki, devlet bu bölüm mezunlarını açtığı memurluk sınavına bile sokmamaktadır.1980'li yıllarda açılan bu bölümden sadece bir ya da iki kereye mahsus memur alınmış, sonraki yıllarda memur alınmamıştır. Bu, olayın sadece bir boyutu... Bizim, Gümrük Müşavir Yardımcısı olmak için sınava giriş hakkımız da vardı. Ama ben ve yaklaşık 70-80 arkadaşım bu yıl mezun olduğumuz için, staj şartı aranmadan açılan bu son sınava da giremedik. Sınava başvuru yaptığımız halde, son anda, sınava gireceklerin 01.01.2003 tarihine kadar mezun olmaları gerekli denilerek geri çevrildik. Şimdi bize, üç yıl boyunca bir gümrük müşavirinin yanında staj yapma zorunluluğu veriyorlar. Bu staj süresince de sigortalı olmak gerekiyor. Yani üç yıl Müşavir yanında bizi çok düşük bir ücret karşılığında çalıştıracaklar, nasıl olsa elimiz mahkum. Şu anki ücretlerimiz 200 milyon TL. Devletimiz bana, üç yıl bu ücretle, asgari ücretin bile altında çalışmamı şart koşuyor. Peki, ben bu ülkede adaletin olduğuna, eşitliğin bulunduğuna nasıl inanayım? Bu ülkenin geleceğine nasıl pozitif olarak bakabilirim? Bu ülke, bu şartlarda benden nasıl bir gelecek bekleyebilir? Herkes elini vicdanına koysun ona göre karar versin... Seçkin Mesoğlu - KIRKLARELİ ---------------------------------------------------------------- Nice 158 yıllara Bir meslek düşünün; ekmeğin can pahasına, kan pahasına kazanıldığı; doğrunun, haklının, mazlumun, yasaların yanında olmak adına gece-gündüz demeden çalışıldığı ve karşılığında çok az bir ücret alındığı; yalnızca fedakarlık üzerine kurulmuş bir meslek. Çok şerefli bir meslekten, polislikten söz ediyorum. Özel hayatları neredeyse yok. Çocuğunu bile doyasıya sevememek, kendisine hayatını adamış eşine zaman ayıramamak gerçekten zor. Toplumun huzur ve güveni uğruna kendini siper eden, o sert görünümün ardında ipek gibi yumuşak bir kalp taşımak başka kimlere nasip olur... Bu ancak Allah, vatan ve görev sevgisiyle açıklanabilir. Mücadele ettikleri kişilerle hiçbir şahsi husumetleri yoktur, tanımazlar bile. Yalnızca can ve mal güvenliğimiz için sürdürürler bu mücadeleyi. Hatta bazen gazilik ve şehitlik gibi o yüce mertebeye varırlar bu uğurda. Her birinizi canımızın bir parçası gibi seviyor ve tek kılınıza zarar gelmemesi için dua ediyoruz... Allah, kötülerin şerrinden sizi korusun. Nice 118 yıllara... Ayla Öztürk - İSTANBUL ------------------------------------------------------------ Doktor bey kızıyor! Ben Dalaman Havalimanı'nda memur olarak çalışmaktayım. Yıllardır Dalaman ilçesine hastane yapılamadığından, işyerimden 11.03.2003 tarihinde Ortaca Devlet Hastanesi'ne, eşimin göz rahatsızlığından dolayı sevk aldım. Hastaneye gittiğimde, doktor beyin ameliyatta olduğu, muayene etmediği ancak gelebileceğini söylediler. Öğlene kadar bekledik. Doktor bey gelmedi. Ertesi gün saat 10:30'da muayene için gittiğimizde, doktor beyin sabahtan gelip bir iki kişiyi muayene edip, o gün için hasta kabul edilmemesini hemşire hanıma tembih edip, özel muayenesine gittiğini öğrendik. Biz de, acil servisten, bize yakın olan Köyceğiz Devlet Hastanesine sevkimizin yapılmasını istedik. Ortaca Devlet Hastanesinde göz doktoru bulunduğundan (!) sevk işlemimin yapılamayacağı, "doktor bey kızıyor" denilerek sonraki gün gelmemiz istendi. Ama bir sonraki gün işe gitmem gerekiyordu, dolayısıyla Ortaca ilçesine eşimi götürmem mümkün değildi, onu ağrıları ile başbaşa bıraktım. İddia edildiği kadarıyla, önceleri doktor bey zahmet edip yerinde bekliyormuş, hastanede muayene edemediği hastaları "özel"ine çağırıyor imiş; sonra bu uygulama değişmiş, hastalar önce "özel"de, sonra hastanede muayene edilir olmuş... Bu haberle ilgilenen değerli büyüklerim olur düşüncesi ile, bunları yazdım... Ethem Ilgın - DALAMAN