Türkiye'nin büyük problemlerinden biri konut. İki kişi çalıştığımız halde, ev sahibi olmak bizim için zor görünüyor. Yeni Hükümetin konut projesini okudum. Büyük bir kısmı Doğu'da. Kooperatiflerin durumu ise belli. Bu konuda birçok insan mağdur edilerek ev sahibi olunuyor, sonunda ise; ödenen toplam bedele bakıldığında, "acaba bu eve değer mi?" diye insanlar soruyor. Ama çaresizlik, hiçbir hak iddia edemiyorsunuz ve bu evde oturuyorsunuz... Banka kredilerine bakıyorum, şu anda en fazla 24-36 ay vade var. Faiz oranı yüksek olsa bile, buna da razı olacağız. Ama vade işimizi zorlaştırıyor. Diğer taraftan, döviz kredileri 10 yıllık. Devlet ve banka yetkililerine seslenmek istiyorum; banka kredilerine bir çözüm geliştirilemez mi? Neden Türk Lirası kredileri de 10 yıllık verilmiyor? En azından makul faiz ve uygun vade imkanı sağlanırsa, vatandaş ev sahibi olmak için en azından ümit besler. Ev sahibi olmak isteyenlere de seçme şansı verilirse, belki kooperatifler-müteahhitler biraz daha kaliteli ve sağlam evler yaparlar diye düşünüyorum... > N.B. - KONYA Bir aile faciası mı bekleniyor? Başbakanlığa; Biz 5 kişilik bir aileyiz. Ruh ve sinir hastası olan bir kardeşimiz var. Bunun hastalığı 10 yıla dayanmaktadır. Hastalığın başından beri gereken herşeyi yaptık. Şu an ise, hem maddi, hem manevi olarak çökmüş durumdayız. Artık evde oturamıyor, kalkamıyor, yatamıyoruz. Çünkü evin içinde bıçaklarla geziyor, canımıza kastetmeye çalışıyor. Yemeklerimize bile içtiği sinir ilaçlarını koyuyor. Sonra da "yiyip içeceksiniz" diye saldırıyor. Yalnız bize değil, çevremizdeki insanlara da saldırıyor. Şuursuzca her tarafa saldırıyor. Zorla herkesten para gibi maddi şeyler alıyor. Hastaneye, karakola, savcılığa, kaymakamlığa, kısacası her yetkiliye başvurduk. Ama bir sonuç alamıyoruz. Hastane bu duruma ilgisiz kalıyor, yatırmıyor. Bir aile faciası yaşandıktan sonra mı yetkililer yardım edecek? Şu anda bitmiş durumdayız. Lütfen yardım edin, artık dayanacak gücümüz kalmadı! > Şükran Hürmüz - İSTANBUL TV programlarında kelimeler daha özenli seçilemez mi? Bir televizyonda yayınlanan spor programında, kelimelerin bilinçsizce seçilmesi, bir vatandaş olarak beni üzdü. Eski hakemlerimizden Sayın Ahmet Çakar, "Fenerbahçe Kulübü" diyeceğine, "Fenerbahçe Cumhuriyeti" dedi. Yine aynı programda "şoför parçası" diye bir tabir kullanıldı. Her mesleğin kendine göre bir değeri, saygınlığı vardır. Hakemlik nasıl ki saygın bir meslek ise, çöpçülük, şoförlük de aynı derecede şerefli mesleklerdir. Kimseyi veya hiçbir mesleği bu şekilde aşağılayamazlar, buna hakları yok... Bunun dışında, sadece İstanbul takımları veriliyor. Saat 24'e kadar İstanbul takımlarını izlemek zorunda değiliz. Anadolu'da hiç mi takım yok? Bir vatandaş olarak, o tür programlara katılanların kelimeleri daha özenli ve dikkatli kullanmalarını istiyorum... > Orhan Demir - ZONGULDAK T e b r i k Bayramınızı tebrik eder, insanlarımız, ülkemiz ve bütün dünya için iyiliklere vesile olmasını dilerim...