İstanbul'un trafiği bazen çekilmez oluyor. Özellikle para gişeleri önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Bu da yolların tıkanmasına, iş veriminin azalmasına, vakitlerin boşa geçirilmesine ve büyük miktarda milli servetin heba olmasına yolaçıyor. Otomatik Geçiş Sistemi (OGS), Kartlı Geçiş Sistemi (KGS) gibi sistemlerle problemin çözümü düşünülmüş, ama istenen netice alınamamıştır. Birçok vatandaş, bu eziyetten kurtulmak için çözüm önerileri geliştiriyor. Dr. Yılmaz Tunca'nın belirtiği öneri çok ilginç ve çözüm de olabilir. Umarım Ulaştırma Bakanlığı ve Kara Yolları yetkilileri bunun üzerinde düşünür: "1. Boğaz Köprüsü trafiğini, dolayısıyle İstanbul trafiğini rahatlatmak için mutlaka. OGS (Otomatik Geçiş Sistemi) kartlarından tüm 34 plakalı araçların kullanmaları gerekir. Ama bu konuda devlet teşvik edici olmalı. Halihazırda kart bedeli 50$ civarında ve sadece Ziraat Bankası'ndan OGS kartı çıkarılıyor. Oysa 4 büyük bankanın bu kartın satışını yapma yetkisi olmalı ve kart bedeli her araba için 5$ olmalı. Kart çıkarmak istemeyenler belli bir süre 2 . Köprüyü kullanmalı, sonra buna da izin verilmemeli. Israrla almamakta direnenler arabalı vapuru kullansın. Geçiş fiyatları da %30 indirimli olmalı. Her yeni 34 plakalı araç satışında noter, OGS kartı olmayan arabanın satışını yapmamalı. Halen 1. Boğaz Köprüsünde 4 tane OGS geçişi var, ama oraya gelene kadar zaten yol 3 şerit, ancak gişelere gelinince hızla geçilebiliniyor. OGS gişesi önü boş, mesele oraya kadar gelmekte. Diğer paralı geçiş veya kartlı geçiş sisteminden geçecek olanlar bu 3 şeritten gidiyorlar, gişelere yaklaşınca kendi geçiş şeritlerine giriyorlar. Bu da trafiğin kilitlenmesine yol açıyor. Nasıl olsa herkesin kredi kartı hesabı var. Kartta geçiş bedeli kalmasa bile, otomatik ödeme hesabından alınır. Düşünsenize, saatler boyu boşa tüketilen benzin, dur-kalk nedeniyle parçaların yıpranması, bunlara giden paraların hesabı hiç yapılmıyor." Uluslararası bir şehrin göbeğinde Karayolları Ben 3 yıldır Nevşehir'de geçici bir görevle bulunuyorum. Daha önce de Nevşehir'de garibime giden bir konuyu bu sütunlarda dile getirmiştim: Nevşehir'in en işlek caddesi Atatürk Caddesi'nde, Ziraat Bankası ile Vakıfbank arasında zaten iki şeritli olan yolun sürekli park edilerek bir şeritli hale düşürülmesi ve 75 saniye süren kırmızı ışıktan sonra 16 saniyelik yeşil ışıkta iki şeridin park yüzünden kullanılamaması bana çok garip gelmişti. Nevşehir'de garibime giden bir başka durum da, şehrin ortasnda, Vali Konağı'nın hemen yanıbaşındaki Karayolları istasyonu. Bu şehirde binlerce insanın gitmek zorunda olduğu 5 km ötede Devlet Hastanesi, şehrin tepeciklerinin birinde SSK Hastanesi bulunurken, şehrin göbeğinde de 3-5 aracın bulunduğu Karayolları İstasyonu var. Üstelik kuzeyi, Nevşehir'in tabii turistik varlıklarından kayalar oyularak yapılmış tarihî evlere cepheli. Kısa bir süre önce Nevşehir, Dünya Barış Konferansı Merkezi kabul edildi. Önümüzdeki Eylül ayında HABİTAT çerçevesinde, bütün dünyadan yüzlerce Belediye Başkanının katılacağı Barış Konferansı ve yürüyüşü yapılacak. Bu vesile ile Nevşehir'de yukarıda belirttiğim, daha sayılabilecek birçok garipliklerin giderileceğini ümit ediyorum. Nevşehir'in, Dünya Barışı Konferans Merkezi olarak kabul edilmesi konusuna büyük bir cesaretle girişip, kısa sürede hareket ve getiren Belediye Başkanı Hasan Ünver'e, Kapadokya'nın diğer yerleşim birimlerinin Belediye Başkanlarına, herkesin yardımcı olması bana göre milli bir görevdir. > Nevşehir'de Bir Misafir- İbrahim Aydın Şahin