Kosova'da Türk olmak

A -
A +

Ne olursak olalım, nerede olursak olalım birbirimize olan bağlılığımızı, dostluğumuzu ve desteğimizi hiçbir zaman yitirmedik. Nasıl bir duygudur, nasıl bir histir ki yüzyıllar boyunca onca şeye rağmen milli bir duyguda ve harekette birbirimizin yanındaydık. 1389 yılında yapılan Kosova Meydan Muharebesi'nde, Osmanlının Haçlılara karşı kazandıkları zaferle Rumeli'ye ayak basmışız. 622 yıldır Kosova'dayız. Kendimize Türk dedik, Türkçemizi konuştuk, Ay Yıldızlı bayrağımızı salladık, İstiklal Marşını hep bir ağızdan söyledik. Atalarımız Osmanlı, biz de onların torunlarıyız. Balkanlar'da, Kosova'da farklı güçler hüküm sürse de, biz hep Türk'tük, hep de Türk kalacağız. Atalarımızın bize emanet etiklerine sahip çıktık, onların şerefini alnımız açık, gözümüz pek yaşattık. Ne mücadeleler verildi, neler yaşandı, nelere maruz kalındı ama biz yıkılmadık, dimdik ayakta kaldık. "Rüzgâr ne kadar hızlı eserse essin, kayadan alıp götüreceği tozdur." Bizim soyadımız "Zeynel", ama Yugoslavya Cumhuriyeti kurulurken, Kosova Özerk Bölgesi'nde Sırp topluluğunun sayısını fazla göstermek için, soy isim değişikliğine gidilmiş ve soyadımız "Kovaç" olarak değiştirilmiş. Kayıtlı bir belge bulunmadığı için soyumuzun nereden geldiğine dair bilgimiz yoktur. Ancak bir gezi esnasında, Türkiye'nin Trabzon şehrine girerken, çok acayip duygular yaşamış ve gözümden yaş akmıştır. Karadeniz, İç Anadolu ve Marmara olmak üzere, Türkiye'nin birçok yerini gezmiş olmama rağmen Trabzon şehrinden çok etkilenmiş ve acayip duygular yaşamışımdır. Trabzon Maçka'da gezerken oraya ait olduğumuza inandım. Türkiye'de eğitim hayatımı sürdürürken, Karadenizlilerin beni kendilerine benzetmeleri ve Rizeli olduğuma inanmaları bu düşüncelerimi daha da pekiştirmiştir. Yaşadığım mahallemde kilisenin duvarında Fatih Sultan Mehmet'in kitabesi bulunuyor, her gün oynarken kitabeye bakardım. Fatih Sultan Mehmet'in Prizren'i fethinden sonra, eski bir kilisenin camiye dönüştürülmesi ve orada Cuma namazını kılması, ne kadar eskiden benim burada olduğumun bir başka ispatı ve böyle bir yerde yaşamış olmamın onurudur. Fatih Sultan Mehmet benim top koşturduğum mahallemden, atının üzerinde geçmiştir. Bunun onurunu ve mutluluğunu yaşamak özel bir duygu. 1999 NATO Müdahalesinde Türk askerinin Prizren'e gelmesi ve Mehmetçiği karşılamada yaşanan duygu, dökülen sevinç gözyaşları, kucaklaşma anlatılamaz, hiçbir yazı ve yorumla dile getirilemez. Sonra 1999 Marmara depreminin bizi bir daha yıkması, acıyı kalbimizin her çarpışında hissetmemiz. Milli maçlardaki zaferlerimizde sokaklara dökülüp birbirimizle kucaklaşmamız, bayrağımızı birlikte sallamamız. Bunlar verebileceğim sadece birkaç örnek. Ayırım yapmadan bütün Müslüman ve insanlığa yakışan davranışlarla Kosovalıların yanındaydık. Biz bize yapılanları hiçbir zaman hiç kimseye yapmadık, yapmayız da. Belki başka yerden geldik, belki coğrafya olarak Türkiye bizden ayrı ve uzakta. Ama biz Kosovalı Türk'üz, biz Müslüman Türk'üz, biz Arnavut ve Boşnak kardeşlerimizle güzel Kosova'nın güzel yarınları için mücadelemizi vermeye hazırız. 100 yıla yaklaşan bir sürede askerimiz, polisimiz, bizleri kollayacak kimselerimiz yoktu. Sırtımızı birbirimize dayadık; Yeri geldi biz de eleştirdik, yanlış gördüklerimizi dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Bu da bizim için bir görev sayılır. Ancak Türklüğümüz söz konusu olunca gurur duyduk ve her zaman birbirimizin yanında olduk. Ferdi Kovaç Bilgisayar Öğretmenleri "Fatih Projesi"nin neresinde? Milli Eğitimi Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ile İşbirliği yaparak, "Fatih Projesi"ni başlattı. Proje kapsamında, Bakanlığın, 620 bin dersliğe projeksiyon ve dizüstü bilgisayar, 60 bin okula Akıllı Bt sınıfı donatılması ve eğitimin e-ortamlarda yapılabilmesinin sağlanması gibi konular var. Ama ortada çok büyük bir problem var. Projeyi anlatılırken, bu projeyi uygulamada en büyük katkılar yapacak Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinden hiç bahsedilmedi. Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin, son beş yılda başlarına gelmeyen kalmadı. Üniversiteye, tıp fakültelerine girilen puana yakın puanla girdiler. Ama mezun olduktan sonra atandıklarında, okullarında en vasıfsız ve en dertli öğretmen olacaklarını sanmıyorlardı. Önce ilköğretimde, Bilişim Teknolojileri Derslerinde, öğrencilere not verme yetkisi ellerinden alındı ve ders seçmeli hale getirildi. Bu sayede okullarda Bilişim Teknolojileri Dersi, isteğe bağlı olarak verilmeye başlandı. Bir süre böyle gittikten sonra, haftada 2 saat olan bilişim teknolojileri dersi, ilköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflarda 1 saate indirildi. Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri, not verip öğrenciyi değerlendiremedikleri derste düşüş meydana geldi. Birçok okulda maaş karşılığı çalışmaya başladılar. Bir süre sonra ilköğretim 1, 2, 3, 4 ve 5. sınıflarda Bilişim Teknolojileri Dersi kaldırılarak, serbest etkinlik adı altında birleştirildi. Bu noktadan sonra, Türkiye'deki hemen hemen bütün ilköğretim okullarında, toplam ders saati 21'in altına düştüğü için, Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri, norm fazlası durumuna düşerek, maaşlarını hak etmek için ya okul formatörü olmak zorunda bırakıldılar ya da okul okul gezmek zorunda kaldılar. Öğretmenlerimiz soruyor, "biz Fatih Projesinin neresindeyiz?" Ömer Baykal Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.