Köylü vatandaşın problemlerinin çözümü için Giresun pilot il seçilsin

A -
A +

Kalkınmanın, ülke çapına köylerden başlatılması gerektiğine inanmaktayım. Türkiye çapında en dar araziler Doğu Karadeniz'de bulunuyor. Nüfus çoğaldıkça, atadan kalan araziler devamlı bölünüyor. Ekip biçilecek araziler sürekli küçülüyor. Topraklar küçüldükçe kardeşler, akrabalar arasında büyük husumetler ortaya çıkıyor, haksızlıklar oluyor, cinayetler bile işleniyor. Giresun gibi illerdeki adliyelerde davaların çoğu arazi ve arazi kavgaları ile ilgilidir. Geçinecek kadar arazisi kalmamış olan vatandaş köyünü terk ediyor, büyük şehirlerin varoşlarına sığınıyor. İstenmeyen göçü durdurmak için, dağınık yerleşim alanlarına sahip olan köylerimiz ele alınarak, yeni bir planlama yapılmalı, vatandaşın rahat yaşayabileceği ve geçimini sağlayabileceği modern köy modelleri üzerinde çalışılmalıdır. Eşi benzeri olmayan dağları, yaylaları, yayla gölleri, vadileri, dereleri, akarsu kaynakları, denizi ve Karadeniz'in tek adası ile müstesna bir il olan Giresun'da bu projeler hemen başlatılmalı; turizm ve alternatif geçim kaynakları da değerlendirilmelidir. Vatandaşın geçimi, aş ve iş için eşsiz tabii güzellikler devreye sokulmalıdır. Giresun ilimizin en büyük özelliği, kirazın anavatanı olması, bu leziz meyvenin bu ilimizden bütün dünyaya yayılmasıdır. Bu ilimizde bütün dünyanın haberdar olacağı kiraz festivalleri ve şenlikleri düzenlenmelidir. Doğa turizmimizin geliştirilmesi için de bu etkinlikler fırsat olarak bilinmelidir. Giresun dağları kestane ağaçları ile doludur. Bu ağaçlar aşılanarak, kestane üretimi de önemli bir geçim kaynağı yapılabilir. Toprağı iyice küçülmüş köylümüz yeni ekmek kapılarını bulabilir... Birinci Dünya Savaşı sonrasında 13 milyon olan nüfusumuz bugün 70 milyonu geçmiş. Vatandaşın rahatlatılması için ülke coğrafyamızı tekrar elden geçirmemiz gerekir. Yerleşim alanları için uygun hazine arazilerini halkın hizmetine sunmalıyız. O zaman orman arazileri de tahribata uğramaz. Tarım ve hayvancılığımızın önemini bir daha anlamalı, bu doğrultuda etkili adımlar atmalıyız. Çevre hususunda halkımıza eğitim seferberliği başlatılmalı, bu güzel coğrafyayı bozmadan, tahrip etmeden bizden sonraki nesillere bırakma sorumluluğumuz kavratılmalıdır. Hüseyin Aksu Aile içinde işlenen hunharca cinayetler vicdanları kanatıyor Bugünlerde basına öyle vakalar yansıyor ki; bırakın üzülmeyi, insanın kanı donuyor. Kocanın eşini 10. kattan atması, kocanın eşini 3 çocuğunun gözü önünde bıçaklaması ve bunlar gibi dehşet verici birçok vaka... Bu olaylarda, cezalarla birlikte sebeplere de inmek gerekir. Dengesiz evlilikler almış başını gidiyor. Maneviyat kopukluğu da hat safhada. Bazı evliliklerde ailenin baskısı, gençlik çağındaki isabetsiz kararlar, ekonomik yetersizlikler de bu olumsuzluklara zemin hazırlıyor olabilir. Peygamber Efendimizin eşlerine nasıl muamele ettikleri ve dinimizin bu husustaki emirleri, yeterince anlatılsa sonuç böyle mi olur? Aileden Sorumlu Devlet Bakanımızın bu konuya eğilerek, gerekli eğitim için harekete geçmesi, caydırıcı cezalar için düzenleme yapılmasını sağlaması gerekir. Her evlenecek çifte evlilik eğitimi verilmesi, gerektiğinde psikolojik ve ilaç tedavisinin yapılması faydalı olacaktır. Hem kutsal değerlerimizde, dinimizde hem de hukuk sistemimizde aileye verilen kutsiyet vatandaşa kavratılmalı, bunun için ilgililer yoğun bir çalışma başlatmalıdır. Sevim Akman Cami adabı öğretilmeden getirilen çocuklar rahatsızlık veriyor İstanbul/Başakşehir'deki Tunahan Camii cemaatindeyim. Yetkililerin dikkatine sunmak istediğim bazı hususlar bulunmakta. Bilhassa sabah namazına giderken zorluk çekiyoruz. Cami sokağında aydınlatma yok. Bu sokağın bir an önce aydınlatılmasını istiyoruz. Cami kalabalık, havalar sıcak olunca çok sıkıntı çekiyoruz. Camimizde klima da bulunmamakta. Yeterli miktarda klima takılmasını istiyoruz. Vakit namazlarında her yaştaki çocuklar getiriliyor. Koşan, bağıran, ağlayan, gülen, safların önünden geçen çocuklar... Burası ibadethane mi, çocuk yuvası mı? Cuma namazında bile çocuk gürültüsünden, nasıl dua ettiğimizi anlayamıyoruz. Hoşgörülü olmamız isteniyor ama bu tek taraflı olarak düşünülüyor. Cami adabına, ibadet edenlerin rahatsız edilmemesi kuralına de uyulması icap etmez mi? İlle de çocuklar getirilecekse, bunlara önce cami adabı öğretilmeli ve bu kurallara uymaları sağlanmalı. Çocukları suçlamıyorum ama görevlilerin ve ebeveynlerin gereken eğitimi vermelerini ve uyarıda bulunmalarını istemek hakkımız değil mi? Musa İshakoğlu Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.