KPSS'nin hikâyesi, Sözleşmeli Personel ve atama bekleyen adayların mağduriyeti

A -
A +

2000'li yıllarda, dönemin Siyasi İktidarı; "KPSS" diye bir sınav çıkardı. Belki iyi niyetler ile çıkılan bu yolda, amaçtan sapılan ve binlerce mağdurun doğduğu bir kaos süreci, böylelikle başlamış oldu. Önceleri amaç kamuya kalifiye eleman alınarak torpilli işe alımların engellenmesi iken; adayların, meslek dışı konularda dershanelerde henüz kazanamadıkları paraları borçlanarak harcadıkları, dramatik hikayelerin doğduğu kaos dolu günlere gelindi. Peki neden böyle oldu? Yanlış olan neydi? Çünkü uygulanan bu KPSS sınavı için, ülkemde maalesef her zaman olduğu gibi detaylı bir etüt yapılmamış, genelden özele bir uygulama planı oluşturulmamıştı. Yüzlerce meslek unvanında personel istihdam edilen kamuda, bu meslek gruplarının yetkinliğinin nasıl ölçüleceği, işe göre eleman istihdamı ve profesyonel işe alım kriterleri göz ardı edilmişti. Sayılabilecek bunun gibi onlarca hata ile, sınavı yapacak kurum olan ÖSYM, "bu sınavda ne sorsak" diye kafa yormaya başladı. Mesleki yetkinliği ölçmek için gayret gösterilmesi gerektiğini düşünemeyen ÖSYM; Genel Kültür-Genel Yetenek ile ilgili bir yazılı sınav hazırlayarak uygulamaya geçti. İşte dramatik hikayelerin kaynağı KPSS, böylelikle uygulanmaya başlandı. Yeni mezun milyonlarca genç ve yıllarca iş bulamamış üniversite mezunları, çarpık eğitim sistemi sürdürülen ülkemde, dershanelere koşarak, meslekleri dışında bir sınav için bir ümitle çalışmaya başladı. Peki kamunun gerçekten ihtiyacı olan, sadece KPSS sınavından yüksek puan almış yeni memur adayları mıydı? Böyle olmadığı, KPSS sınavının varlığı bilindiği halde, onu kriter kabul etmeyen birçok kamu istihdamı yasalarının düzenlenmesi ile su üstüne çıktı. Çünkü kamuya iş tecrübeli, deneyimli, konusuna vakıf bir çok personel gerekmekteydi. Sözleşmeli personel işte tam da burda, yani söylendiği gibi sadece personel istihdamı zor bölgelerde istihdam için çıkarılmamış, kalifiye eleman istihdamını karşılamak için de çıkarılmıştı. Sözleşmeli Personel alımı sebebiyle KPSS'ye hazırlananlar için haksızlık mıydı? Bu soru, sınavın ilk çıkış nedeni olan "torpilli personel" alımı sorularını gündeme taşıdı. Çünkü ülkemizde, bürokrat ve üst düzey yönetici olarak çalışan bazılarına güvenmeyen, onların nitelik ve yetkinlik ile değil, torpil ile personel seçeceğini düşünenler vardı. KPSS, siyasi karar ile ortaya atılmış bir sınav iken, onu sanki anayasanın değiştirilemez bir ilkesiymiş gibi gören, ülkemizin gerçeklerini görmezden gelenler var. Gelinen son noktada, yasalar gereği istihdam edilmiş sözleşmeli binlerce mağdur personel, bunlara kadro verilmemesi gerektiğini düşünen KPSS puanı ile atanma bekleyen adaylar, Sözleşmelilerden çeşitli dönemlerde kadroya geçmiş binlerce eski sözleşmeli yeni kadrolu personel, KPSS ile atanmış memurlar, adalet beklemektedir. Çözüm nasıl olmalı? Siyasi iktidar bir an önce bütün istihdam kurallarını gözden geçirmeli, ortadaki KPSS kaosu kaldırılmalı; yetkinlik için sadece yazılı değil, belki mülakat ve uygulama gibi kriterlerin olduğu ve ÖSYM'nin değil, ilgili kurumların ihtiyaçlarına göre personel aldığı, geniş çaplı düzenleme yapılmalı. Tabii her şeyden önce, mevcut sözleşmeli personel, Anayasa'nın eşitlik ilkesine göre değerlendirilmeli ve eşit haklara sahip hale getirilmelidir. İşte bütün mesele sadece budur. Sinan Bayraktar Birikimlerimi Batı Trakya Türk varlığı için değerlendirmek istiyorum Ben bir Batı Trakya Türk'üyüm. Çeşitli baskılar sebebiyle Batı Trakya'yı terk etmek mecburiyetinde kaldım.. Yunanistan İş ve İşçi Bulma Kurumu kanalıyla Almanya'ya işçi olarak gittim... Almanya genelinde 30 tane dernek kurduk ve bu derneklerimizi de bir çatı altında toplamayı başarabildik. Derneklerimiz sayesinde "Avrupadaki Batı Trakya Türk Federasyonu"nu da kurduk.. Bu teşkilatlarımız sayesinde, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, AGİT ve insan haklarını savunan kuruluşlara, Batı Trakya'daki Türk azınlığına yapılan baskıları anlattık. Dikkatleri Batı Trakya'ya çektik. Batı Trakya'ya gözlemciler götürdük. Yuanistan hakkında, Kopenhag Helsinki Gözleme Komitesi tarafından "Etnik Kimliğin İmhası" adlı bir rapor da çıkarttık. Bu raporu İngilizce, Türkçe, Almanya ve Fransızca dillerinde çoğaltarak, bahse konu kurumlara ve kuruluşlara ilettik. Almanya'da, Batı Trakya Türkleri ile ilgili toplantılar, konferanslar, paneller, yürüyüşler ve "Batı Trakya Türkleri Araştırma Kongreler"i düzenledik.. Batı Trakya ve Türk Dünyasına 15 tane kitap kazandırdım. Bunların ilki olan "Teşkilat ve İdare" adlı kitap sayesinde, çok sayıda insanlarımızın teşkilatlanmasını sağladım. Ayrıca kısa adı BATTAM olan "Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi"ni kurdum. Bu kurum akademik bir kurum olup sadece bilimsel, akademik çalışmalar ve kongreler düzenlemektedir. Bünyesinde dünya çapında 600'ü aşkın bilim adamı bulunmaktadır... Yaptığımız Uluslar arası kongrelerde 30 tane bilim adamını (Doç. Dr. ve Prof.) bir araya toplayıp Batı Trakya konulu tebliğ sunabiliyorlar... Almanya'da 39 sene kaldım ve emekli oldum. Şu an Bursa'da ikamet etmekteyim. Halen Yunan vatandaşıyım... Buralarda boş durmak istemiyorum. Batı Trakya Türkleri'nin kültürel değerleri hakkında insanlarımızı bilgilendirmek için, konferanslar, paneller düzenleyebiliriz. Bu maksatla; Valiliklerin, sivil toplum kuruluşlarının ve belediyelerin düzenledikleri kültürel etkinliklere katılmak istiyoruz. Dr. (hc) Özkan Hüseyin (BATTAM Başkanı, Beynel Halk Merkezi Yunanistan Sorumlusu) Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.