Odama girerken yüzü güldü Mehmet Amcanın; belki de böyle bir sıcaklığı bulabileceğini tahmin etmiyordu. Memnuniyeti belirten bir tebessüm ve güzel dualar... 75 yaşında olmasına rağmen sağlam bir beden, ama son sıkıntılarla olduğu anlaşılan derin çizgiler... Pütürge'den ta 1940'larda İstanbul'a gelmişler. O zamanlar Yenibosna köy imiş. Ağaçlı, bahçeli; ilerdeki boşluklar da karpuz tarlası. Buralara ava gelirlermiş. Zaten bir yakınlarına buradan kız almışlar, o yüzden bu köyü iyi bilirmiş Mehmet Amca... Peki o zamanki çeşme nerede, ya bahçeler... Yıllar ne çabuk geçmiş, insanlar da... Mehmet Amca taksicilik yapmış, zamanla onun hesabına çalışan 3-5 taksisi bile olmuş. Bunlarla yetinmemiş, işyerleri açmış; Sultanhamam'da 3 dükkanı olmuş. Çok çalışmış, helal kazanmış, çocuklarıyla mutlu bir hayatı olmuş. Pütürge'den getirdiği mertliği, dürüstlüğü hiç bırakmamış... Merter'de, Mesih Özmen Mahallesi'nde bir sitede daire almış 16 yıl önce. Bahçesine de bir bakmış, bir bakmış. Taa Malatya'dan kayısı fidanları getirip dikmiş, burayı da köyü gibi yemyeşil yapmış. Yazın bunaltıcı sıcaklarında insanlar gelip o ağaçların gölgesinde serinlenince çok büyük mutluluk duyar, Allahına hep dua edermiş. Balkonunu da kapatmış, ne de olsa burası İstanbul, hırlısı var, hırsızı var... Hayat, yıllarca hep güzel geçmiş. Ama bu kriz var ya... Krizle herşey değişmiş. Önce işler bozulmuş, dükkanlar birer birer elden çıkmış. Çocukların işleri de bozulmuş. Kala kala Bağ-Kur'dan alınan 110 milyon kalmış. Onunla da nasıl geçinilir ki!.. Bununla kalsa iyi. Yıllardır yanıbaşında duran kapı komşusu kafayı Mehmet Amca'nın balkonuna takmış. Yıllarca gölgesinde serinlediği ağaçlar, Mehmet Amca'nın altın kalbi, yardımseverliği, dürüstlüğü, iyi komşuluğu bir anda unutulmuş, güya mevzuata aykırı olan balkon için taa adliyelere gitmiş şikayet dilekçesini vermiş. Kriz yetmezmiş gibi, bir de kötü komşu vurmuş Mehmet Amca'yı... Yetkililerimiz de kaçırır mı? Deprem şayiaları ayyuka çıkmış, buna tedbir almak gerek. İlk tedbir de Mehmet Amca'nın balkonuna yıkım kararı... Halbuki keşif yapılmış, keşif esnasında bunun mahzurunun olmadığı söylenmiş, üstelik sitedeki bütün balkonlar da kapatılmış... Mehmet Amca kahrolmuş, mahkemeye gitmiş. Savcı, temyiz yolunu göstermiş. Kapıdaki arzuhalciye dilekçe yazdırılıp verilmiş bile, ama yeter mi?... "Ben kime ne yaptım, balkonumu yıksalar hangi parayla düzenlerim, haksız bir yıkımı engellemek için avukat tutacak parayı nasıl bulayım, ben o komşuya ne yaptım, neden sadece benim balkonum?.." dedi ve 75 yıllık gözyaşı nurlu yüzüne, ak sakalına doğru süzüldü, süzüldü. O yetmedi hürgür hüngür ağladı... Kalktım, sarıldım, teselli etmeye çalıştım, ama nafile... Gözü körolası kriz Mehmet Karabulut'u da kötü vurmuştu... Mutlu olmak için 8 altın anahtar 1) Dinleme... Ama gerçekten dinleyin. Kesmeden, hayal kurmadan, vereceğiniz cevabı düşünmeden... Can kulağıyla dinleyin. 2) Sevgi... Bu konuda cömert olun. Bazı ufak hareketler, aileniz ve dostlarınıza olan sevginizi daha açık göstermenizi sağlayabilir. 3) Gülün... Fıkra anlatın, neşeli hikâyeleri paylaşın. Bu armağanınız "seninle birlikte gülmeyi seviyorum" anlamına gelir. 4) Yazılı bir not... Basit bir "Yardımın için teşekkürler" notu, ya da belki bir şiir... Kısa, elle yazılmış bir not bazen ömür boyu hatırlanır. 5) İltifat... "Bu renk sana ne çok yakışmış", "Harika bir iş çıkardın", "Yemek nefis olmuş" gibi basit, içtenlikle söylenen bir söz karşınızdakinin içini aydınlatır. 6) İyilik... Her gün, rutininizi kırıp birisine hoş, nazik bir şey yapın. 7) Yalnızlık... Bazen tek istediğimiz yalnız kalmaktır. Bu anlara duyarlı olun ve ihtiyacı olana yalnız kalma armağanını verin. 8) Neşeli bir yapı... Birine tatlı bir söz söylemek gibisi yoktur. Selâm vermek veya teşekkür etmek o kadar zor mu? Alın size okul arsası! İstanbul Valiliği'ne; Bir gazete haberinde; İstanbul Valisi Erol Çakır'ın, belediyelerin okul arsalarını, imar planı yaparken garaj ve parka ayırdığını belirterek, okul için arsa bulamamaktan yakındığı yazılıydı. Oysa; Ümraniye İlçesi Esenşehir Mahallesi 6150 Parsel bitişiği, belediyece okul ve hastane yeri olarak ayrılmış olmasına rağmen, burası bugün birtakım insanlar tarafından işgal altında tutulmaktadır. Bunlar birileri tarafından korunmaktadır. Arazi yaklaşık 100 dönüm cıvarında. Alın size okul arsası... > Esenşehir Mahalle Sakinleri İSTANBUL Annem Sen ki, bu dünyaya veda edince, İnan, ben her yönden yıkıldım annem. Kol, kanat gererdin üstüme benim, Şimdi bir limana çekildim annem. Sensizlikten duramazdım, ağlardım, Kan revan yaramı kendim bağlardım, Bazen bahar seli olur çağlardım, Nihayet bir bende takıldım kaldım. Sana çok hasretim, derdim bir değil, Ayrılık dikeni battı, gül değil, Sadece yorulan yüreğim değil, Ben ki, her yönümle büküldüm annem... Boşa geçip gitti, günüm ve ayım, Çağıl çağıl akan küçük bir çayım, Her yönden kırıldım, parça parçayım, Tane tane yere ekildim annem... Feramuş'um, gurbet elde tutsağım, Güya ben hayatta yaşarım, sağım, Üstümde kalmadı dalım, yaprağım, Hazan gelmiş gibi döküldüm annem... > Feramuş Uzun - ÇORLU