Mehmet Bey, liseye giden oğluna bir ayakkabı alır. Zar-zor geçinir ama çocuğuna da sıradan değil, biraz bilinen bir marka seçer, bütçesine göre hatırı sayılır bir meblağ öder. Çocuk ayakkabıyı giyer, memnun olur. Ama aradan bir ay geçmeden iki ayakkabının da altlarında büyükçe, ikişer delik açılır. Mehmet Bey telaşlanmaz; nasılsa Tüketici Yasası var, tüketici haklarını koruyan dernekler ve yetkililer var. Zaten bütün firmalar da müşteri memnuniyetine dikkat ediyor. Ayakkabı aldığı firma da güven telkin eden, düzgün bir yer. Daha doğru-dürüst giyilmeden parçalanmış bir ayakkabı elbette değiştirilir. Kusurlu mal olmazsa bu kadar çabuk delinir mi, öyleyse hemen değiştirilir... Ayakkabıyı, satış fişini alan Mehmet Bey, Şirinevler'de bulunan Lame Kundura Mağazası'nın yolunu tutar. İzahatta bulunur, ayakkabıyı bırakır. Onlar da üretici firma ile temasa geçeceklerini söylerler... Aradan günler geçer, Mehmet Bey tekrar ilgili mağazaya uğrar. Kendisine bir kağıt verilir. Aynen şunlar yazılı: "Değerli müşterimiz, Bize gönderdiğiniz ürünü inceledik. Söz konusu ürün hatasının tüketiciden kaynaklandığını gördük. Bu üründe herhangi bir problem olmadığı tespit edilmiştir. Ayakkabının üretiminden dolayı bir hata olmadığı için iade kapsamına girmemektedir." Yazının altında da Bilgi Birikim Ayakkabı Pazarlama İthalat İhracat Limited Şirketi'nin kaşesi ve yetkilisinin imzası... Ayakkabı yanlış kullanılmış, yanlış giyilmiş, yanlış basılmış, yanlış yerlerde gezilmiş ya da yanlış çıkarılmış... Bir çocuk ayakkabıyı nasıl giyer? Kesilme, başka yerlere vurarak yıpratma, yakma gibi fiiller de yok. İki ayakkabının da tabanlarında kocaman ikişer delik açılmış. Bunu çocuk bir aletle mi açmış? Yoksa çocuk bu ayakkabıyı giymeyecek miydi? Giyse bile bununla dışarıya çıkmayacak, yürümeyecek miydi? Bu çocuk ayaklarını omuzlarında mı taşıyacaktı? Ayakkabılarının ömrünün bir ay olduğunu söyleseler Mehmet Bey belki bu kadar üzülmez. Ama kullanım hatası... Bütün bunları zihninde geçiren Mehmet Bey itiraz edecek olur. Ama satıcı firma da diklenir. Ne bir özür, ne üzüntü, ne de teselli... "Nereye başvurursan vur" diye tehdit kokan kırıcı bir cümle ile adeta kovulur... Tüketici hakları, ilgili yasa, bunca tantana boşuna mıydı? Firmaların yazdıkları iki satırla iş bitiyor mu? Her vatandaş bu tür suistimaller için ille avukat tutup mahkemeye mi versin? Bu işleri birileri çözmeli, hem de bir an önce... >>> Çemberlitaş'ta restorasyon durdu mu? 2001 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Tarihi Çevrenin korunmasına yönelik çalışmaları kapsamında, Divanyolu'nda bulunan Çemberlitaş sütununun restorasyon inşaatı işi ihaleye çıkarılmıştı. Milyonlarca turist, görmek için geldiği Çemberlitaş'ı, demir yığınları arasında görünce şaşkınlık geçirmektedirler. Alt tarafları çöplerden kapanmış. Aylardır hiç bir çalışmanın görülmemesi ile restorasyon durmuş gibi... İstanbul'un, hatta Türkiye'nin vitrini, misafir odası konumunda bulunan mekanlardaki tarihi eserler daha özenli bir şekilde restore edilemez mi? Bu işi gereksiz şekilde uzatmanın ne anlamı var? > Erol Kara ------- >>> Vatandaşı rahatsız etmeye hakları var mı? Yenibosna'da bulunan Altınyıldız fabrikasının karşısındaki beton fabrikasından bizar olduk. Gece sabahlara kadar damperli kamyonların sesinden uyuyamıyoruz. O yörede ikamet eden vatandaşlar olarak, ilgili makamlara sıkıntımızı, şikayetlerimizi ilettik; ama değişen bir şey olmadı. Gece sabahlara kadar bu kadar gürültü çıkararak insanları rahatsız etmeye ne hakları var? Uykumuzdan uyanıyoruz, istirahat edemiyoruz... Yetkililerin bu konuyla ilgilenmelerini bekliyoruz... > Yenibosna'da ikamet eden bir grup vatandaş ---------- >>> Dağ başındaki tesislerinizde bu fiyatlar içinize siniyor mu? Seyahat acentelerinin dikkatine; Otobüsle seyahat, neredeyse uçaktan pahalı olmaya başladı. Çektiğimiz çile ise cabası... 13 Eylül 2007 tarihinde, Ramazan günü saat 16'da Tokat'tan İzmir'e gitmek üzere otobüsle hareket ettik. İftar vaktinde yolda idik, hostes su dağıttı, orucumuzu açtık. 5-10 dakika sonra da Çorum civarındaki tesislerde iftar molası verildi. 1 çay 1 YTL, çorba 4 YTL (ekmek-su parası hariç!), yemek 9 YTL, tatlı 5 YTL, tuvalet 75 kuruş... Saydım, otobüstekilerden sadece 2 kişi yemek yiyor, 2 kişi de çorba içiyordu. Fiyatı 4 YTL olan bir katmeri de 4 kişi paylaşıyordu... Bitkin yolcular tuvalete bile gitmiyor, otobüsün dışında, kalkış saatini bekliyordu. Onlar ülkenin orta halli-fakir insanlarıydı. Zaten zengin olsalardı, uçağı ya da yemek servisi yapan firmaları tercih ederlerdi... Bu, halkımıza yapılan büyük bir eziyettir. Dağ başındasın, aç kalmışsın, mecbur yiyeceksin, ihtiyacın var mecburen lavaboya gideceksin, başka yolu yok! Bu mecburiyet için istenen bedel ise çok fazla. O tesislerin 5 yıldızlı olması yoksul vatandaşı ilgilendirmiyor, bu Ramazan gününde orucumuzu açmamız bizi ilgilendiriyor. Bu şekilde vatandaş soydurulmuş olmuyor mu? Şoförü uyardığımda, buralarda durmalarının zorunlu olduğunu söyledi. Tokat'a telefon açtım, "orada duramaz, bizim mola noktamız ilerisi" cevabını aldım. Firmaların buralardan yüzde aldığı da başkaları tarafından söylendi. Ağzım açık kaldı... "O zaman kumanyayı otobüse binmeden yanına alacaktın" diyenler olabilir. Ben misafirliğe gittiysem, ev sahibine zorla kumanya mı hazırlatacağım? Kumanya ile girdiğim dinlenme tesisinde, "dışarıdan gelen yiyecekler burada yenemez!" diye kendimi azarlatmak da var... Bense, sinirimden 100 gram Çorum leblebisi ile gecemi geçirdim, hiçbirşey yemedim... > Selman Dinçer - TURGUTLU ---------- >>> TOKİ Kırşehir Kaman Evleri ne zaman teslim edilecek? Başbakanlık Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ), Kırşehir'in Kaman kazâsında 320 dairelik yeni bir inşaata başlamasını büyük bir memnuniyetle karşıladık, 2006 Mart ayında Türkiye Gazetesi'nde yayınlanan ilânların teşviki ile seçip beğenerek aldık. İnşaat; ufak tefek eksikliklerine rağmen aylar önce aşağı yukarı tamamlandı. TOKİ'nin internet sitesinde de, bu durum, aylardır, ''Kırşehir Kaman Konut + Sosyal Donatı (Ticaret Merkezi) İdare konut uygulaması, % 88 nisbetinde bitirilmiştir'' ifadesi ile açıkça yer alıyor. Ancak, geçtiğimiz yaz aylarında teslim almayı beklediğimiz evlerimize bir türlü kavuşamıyoruz. Ne yazık ki, yurt çapında bazı şantiyelerde görülen gecikmenin bir benzeri de Kırşehir Kaman'da yaşanıyor. İşler, ne güzel giderken, birden bire tam teslimata yakın akâmete uğradı. Mal sahipleri olarak, ilgililerden açıklama bekliyoruz. TOKİ Kırşehir Kaman evleri ne zaman bitirilecek? ''Anahtarı, 16 ayda sahiplerine verilecek'' denilen dairelerin tesliminde daha fazla gecikme olursa, uğradığımız zararı kim telâfi edecek? Sayın Kırşehir Milletvekilimiz Mikail Arslan ve TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'dan ilgi ve destek bekliyoruz. Ayrıca, binalarımızın doğalgaza bağlanması konusunda gereken çalışmaların hızlandırılmasını talep ediyoruz. > TOKİ Kırşehir Kaman Şantiyesi'nden ev alan vatandaşlar ---------- >>> Kendinizi bir an için benim yerime koyun Milli Eğitim Bakanlığı'na; Ben, 2003 yılında Eğitim Fakültesi'nin Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü'nü bitirmiş bir öğretmen adayıyım. Bugüne kadar atanamadım. Bunca paralar harcayıp beni okutan ailemin yüzüne bakamaz oldum. Evlenemiyorum, aile kuramıyorum. Soranlara verecek cevap bulamıyorum... Eğitimin kazandığı önem, ülkemizin bu alandaki eksikliği ortada iken; öğretmen olarak yetiştirilen biz gençler en verimli çağımızda sokağa terkediliyoruz... Eğer öğretmene ihtiyaç varsa, neden tayinimiz yapılmıyor? İnsanımızın eğitimine yapılacak yatırımdan daha önemli ne olabilir ki? Eğer öğretmen açığı yoksa, öğretmen yetiştiren okullara, her sene neden onbinlerce öğrenci alınıyor? İşsiz öğretmenlere her sene onbinlerce kişiyi katmak çok vahim değil mi? > Yiğit Coşkuner