Avrupa Birliği'ne (AB) girmemizi istemeyenlerin bulunduğu sık sık gündeme getiriliyor. Bunların "statükocular" olduğu söyleniyor. Her kim, ne sebeple AB'ye girmemizi istemiyorsa, onlara sesleniyorum: AB'yi kuran belli başlı devletlerden İngiltere, Fransa, Almanya'yı ve Hitler'in işgaline uğramış diğer devletleri göz önünde tutarsak, bunlardan hangisi Türklerden daha az milliyetçidir? Fransa ile İngiltere'yi birbirine bağlayan Manş Tüneli'nde trafiğin akışı yönünde, hangi lisanın kullanılacağı konusunda yıllarca kriz yaşanmadı mı? Bir Alman, ya da bir Fransız'ın, bildikleri halde İngilizce konuşanlara cevap vemediklerine benim gibi çok kişi şahit olmuştur. İngilizler, bu duygularla hâlâ Sterlin'i bırakıp, Euro'ya geçmiyorlar. Bu ülkeler arasında yaşanan kanlı savaşlar, "Yüzyıl savaşları" unutulacak gibi değil... Diğer taraftan, biz bu ülkelerden daha mı zenginiz? Tabii ki hayır! İşte sorum: Neden birçok ülke; bizden daha zengin oldukları halde, en az bizim kadar milliyetçi oldukları halde, milli değerlerinden ve milli iradelerinden taviz vererek bir araya gelmeye karar veriyor? Bunları bir araya getiren hangi sebep bizim için geçerli değildir de AB'ye "hayır" diyoruz?! Bütün bu gerçekler karşısında, ister istemez şunları düşünüyorum: "Bu muazzam birliği, bütün güçlüklere rağmen bir arada tutan ve gün geçtikçe kuvvetlendiren sebebi veya sebepleri gözden uzak tutmaya, 'zevkler ve renkler tartışılmaz' gibi, veya benzeri gerekçeler göstermek alay konusudur. Bu; karıncanın file, kırlangıçın rüzgâra meydan okuması gibi, ancak bir masal konusu olabilir. Çağımız efsane çağı değil, rasyonellik çağıdır. Varsa AB gibi bir güç birliği alternatifiniz ne âlâ! Yoksa, bu düpedüz hamasettir. Toplumu düşünenlerin değil, 'hayır'da şahsi menfaati olanların keyfî tutumudur. Meyvelerini hırsızlar yer diye, bir ağacı korumaya çalışmak yerine, kökünden kesmek gibi bir şeydir" İbrahim AŞ.-İSTANBUL Aldığım araba kusurluymuş! Mayıs 2001'de Ankara'da bulunan Opel bayii, Opal AŞ.'den 0 km olarak bir Opel Vectra satın aldım ve o günden beri kullanmaktaydım. Bugüne kadar çok şükür herhangi bir trafik kazası yaşamadım. Geçenlerde arabayı satmaya karar verdim ve biriyle anlaştık, el sıkıştık; baktırmak için bir başka Opel servisine götürdük. Yapılan kontrolde, arabamda sonradan boya yapılmış olduğu söylenince, adeta şok geçirdim. Ben boyatmadığıma göre, ben almadan yapılmış olmalıydı. Doğal olarak, alıcı almaktan vazgeçti. Hemen aldığım bayiye gittim ve durumu sordum, ancak yeterli ilgiyi göremedim. Ben de Opel Türkiye'nin merkezini aradım benimle irtibat kurdurup konuyla ilgileneceklerini söylediler. Bu arada, başka servislerden de boya kalınlığının bazı kısımlarda (ön kaput, sol arka çamurluk, sol ön çamurluk gibi) olması gerekenden fazla olduğuna ve bunun ilk imalattan sonra boyama olduğu anlamına geleceğine dair yazılı raporlar aldım. Sanırım bunun anlamı, Opal AŞ'den bana satılan araç ayıplı diyebileceğimiz bir araçtı. Ama bu bana asla söylenmemiş ve bir tüketici olarak aldanmışım. Opel gibi, tüketici haklarına azami derecede uyduğunu bildiğim saygın bir kuruluşun mağduriyetimi gidermesini istiyor ve bekliyorum... Kenan Tektemur