Lütfen dikkat!..

A -
A +

14/10/2002 Pazartesi günü İstanbul'dan 189 kg'lık stand malzemelerimizi ve numunelerimizi 18/10/2002 Cuma günü Paris'teki SIAL 2002 Gıda Fuarı'na teslim edilmek üzere UPS adlı dünyaca ünlü (!) taşıma şirketine verdik. Aslında 19/10/2002 Cumartesi teslimini istemiştik, ama kendileri "Cumartesi çalışmadıkları için bunu ancak Cuma günü teslim edebileceklerini" söylediler. Biz de Fransa'nın kurallarına uymak için bir gün önceye uçak biletlerimizi alıp gittik. 18/10/2002 Cuma günü malzemelerimiz gelmedi. İstanbul'da operasyondan sorumlu Doğan Bey ile bağlantı kurarak gönderimizin akıbetini öğrenmek istedik. Doğan Bey durumu araştırdıktan sonra bizden özür diledi, bir karışıklık olduğunu bildirdi ve Cumartesi günü sabah teslimat yapılacağına dair söz verdi. Daha önceden bize Cumartesi günü teslimat olmadığı yönünde bilgilendirildiğimiz için bir hayli kaygılandık ama özel bir işlem yapacaklarını, hatanın kendilerine ait olduğunu bildirdiler. 19/10/2002 Cumartesi günü sabah saat 11:00'de malzemelerimiz fuar alanındaki standımıza getirilerek tarafımıza teslim edildi. Gelen malzemelerden bir bidonun patlamış olduğunu gördük, bunun nasıl olduğunu sorduğumuzda, teslimatı yapan Fransız görevliler "Türkiye'den malın böyle geldiğini" söylediler. Peki, diyerek sineye çektik. Fuarımızın bitiş günü olan 24/10/2002 Perşembe günü malzemelerin fuar alanındaki standımızdan alınıp İstanbul'a geri gönderilmesi için 23/10/2002 Çarşamba günü kontaklarımızı kurduk ve 24/10/2002 Perşembe günü tüm hazırlıklarımızı erkenden de tamamlayarak beklemeye başladık. Saat 20:00'ye kadar gelen giden olmadı, bu süre zarfında hem kendi telefonlarımızdan, hem de Türkiye'deki arkadaşlarımızın aracılığı ile, "neden hiçbir görevlinin gelmediğine yönelik" bir açıklama almaya çalıştık. Son olarak Fransa UPS'den Mösyö Sebastian'ın cevabı aynen şöyle idi: "Fuar yerinin adresini bulmadık." Dünyaca ünlü (!) taşıma şirketi UPS yetkilileri, daha önce mal teslimatı yaptıkları, her yerde (bilbordlarda, yollarda) yön levhaları ve reklamları olan, Fransa'nın en büyük fuar merkezini bulamamışlardı. Fuar zamanlarında Paris'te Eyfel Kulesi'nden bile daha kolay bulunabilir bir yerdir fuar merkezi. Çünkü Eyfel Kulesi'nin bile bu kadar çok yönlendirme levhası yoktur. Dünyaca ünlü (!) UPS'in Türkiye ofisinden Doğan Bey ve Şule Hanım da bu bilgiyi, (Fuar alanının bulunamadığını) doğruladılar ve o gün için artık yapacak bir şey kalmadığını söylediler. Fuarda bu kadar malzemeyi bırakamazdık zira fuar organizasyonu fuarın kapanış saatinden sonra hiçbir malzemenin sorumluluğunu kabul etmiyordu Biz de sabaha kadar malzemelerimizin başında nöbet tutamazdık. UPS Türkiye ofisinden Doğan Bey ve Şule Hanım'dan ertesi sabah (25/10/2002 Cuma) en erken saatte otelden malzemelerin aldırılacağına dair söz aldıktan sonra çevremizdeki firmaların malzemeleri için içeride dolaşan bir lojistik firması ile anlaşarak, malzemelerimizi saat 22:00 gibi kaldığımız otele taşıttık. 25/10/2002 Cuma sabahı saat 9:00'dan itibaren her 15 dakikada bir telefonla görüşmemize rağmen, "geliyor, birazdan sizin orada olacaklar" gibi cümlelerle saat 12:00'ye kadar bekletildik. Saat 12:00'den sonra uçağımızı kaçırma riski doğduğundan artık yapacak tek çare vardı, Paris'in öbür tarafındaki Orly Havalimanı'na gitmek için malzemelerimizi 2 taksiye yükleyerek son anda uçağımıza yetiştirdik. Burada Türk UPS'de çalışanların gayretlerini ve ezikliklerini anlayışla karşılamak mümkün olabilirdi. Fransızlara hizmet yaptırabilmek için çok çabaladılar ama 25/10/2002 Cuma gününden bugüne kadar bir hafta geçti ve dünyaca ünlü (!) UPS'den bir tek yetkili bile arayıp -en azından- bir özür dileme nezaketinde bulunmadı. Yaptığımız ek masraflar bir kenara, ama çektiğimiz çileleri yaşamak istemiyorsanız bu hikayeden bir ders çıkarmaya bakın, belki birgün sizin de başınıza gelebilir. > M. Fuzuli Mehmetoğlu (Tibet A.Ş. Genel Müdür Yrd.) Emekli maaşım sahte çıktı! Ben bir emekliyim. Her emekli gibi, ben de maaşları alacağımız günü iple çekerim. Yaşadığımız ekonomik kriz, maaşlarımızı kuşa çevirmiş de olsa, aldığımız para günün şartlarına göre komik bir seviyede olsa bile; biz emekliler için hayatımızı idame ettirmenin tek yolu bu... 3 Kasım günü maaşımı almak için Ziraat Bankası'nın Yenibosna Şubesi'ne gittim, para çekme makinasından maaşımı çektim. Sonra da alış-veriş için markete gittim. Sıra para ödemeye gelince, kasada şokumu yaşadım. Aldığım maaşımın 5 milyon lirası sahte imiş! Kasa görevlisi parayı defalarca inceledi, yapılacak birşey yok, para sahte. Yine de şanslıymışım, sadece 5 milyonum sahte çıktı; ya tamamı sahte olsaydı ne yapardım? Sonraki gün (4 Kasım 2002) ilgili banka şubesine gittim, müdürle görüştüm, olayı anlattım. Müdür Bey, "o parayı bizim para çekme makinamızdan aldığınıza nasıl emin olabiliriz" diye karşılık verdi. Belki o da haklı; ama emekliler olarak maaş çekmeye gittiğimizde yanımızda para uzmanı, ya da noter de mi bulunduracağız? Aman emekliler dikkat! > Sezai Hancı - İSTANBUL Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan açıklama Diyanet İşleri Başkanlığı'na görevli alımı, bütün kamu kurumlarında olduğu gibi merkezi sistemle yapılmaktadır. Devlet Bakanı Sayın Mehmet Zeki Sezer tarafından zikredilen 1249 kadroya görevli atanması ile ilgili işlemler devam etmektedir. Söz konusu kadrolara, geçtiğimiz yıllarda, Devlet Personel Başkanlığı tarafından açılan sınavda başarılı olan İlahiyat Fakültesi mezunları atanacaktır. İlgili kurumlardan atamayla ilgili gerekli izinler alınmış olup, ÖSYM Başkanlığı'nın ilanı beklenmektedir. > Diyanet İşleri Başkanlığı

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.