Sağlık Bakanlığı'na; Sağlık Bakanlığı, 2004 yılında, sınav açarak, yerleştirme yaptı. Eşim de hemşirelik mezunu olup, yıllarca bekledikten sonra bu sınavı kazanarak, 4924'lü personel statüsüyle göreve başladı. Bu statü için müracaat edenler, açıkça belirtilmiş olan "tayinde eş durumu hakkı yok" ibaresini bile bile, bu atamaları kabul ettikleri için herhangi bir hak talep etmeleri söz konusu olmuyor. Eşim zor şartlar altında okumuş; ailesi bir kasabada ikamet ettiği için, dayılarının yanında kalmış, belli bir süre sonra ailesi merkeze taşınmış ve zor şartlarda kızlarının eğitimini tamamlatmışlar. Bu gibi meslekleri tercih edenlerin tamamına yakını bu zor şartlarda eğitimlerini tamamlamış, mezun olur olmaz da ailelerine katkıda bulunma mecburiyetinde kalmışlar. 4924'ü kabul ederek göreve başlayan bu kişiler, başka çareleri olmadığı için, süresiz başka illerde en ücra köşelerde çalışmayı kabul etmek zorunda kalmışlardır. Memleketimizin her yeri bizim, biz bu memleketin çocuklarıyız. Devletimiz de büyüktür ve her yere hizmet götürmek zorundadır. Ama bu hizmetin de bir süresi olmalı. Bir yıl mı, dört yıl mı?.. Yani çalışan da ilerisini görebilmelidir. Ben kimsesiz büyüdüm. Çok zor şartlarla bir yuva kurdum. 2000 yılında evlendim. 08/01/2004'te eşim sözleşmeli olarak başka bir ilin ücra köyünde göreve başladı. Çünkü ben asgari ücretli bir işçiydim. Ve halen belediye şirketinde çalışmaktayım. Maddi yönden geçinemiyorduk. Bir oğlumuz var. Ben oğlumu yılda birkaç kez görebiliyorum. Oğlum şu an 7 yaşında, ama 3 yaşından bu yana sağlıklı görüşemiyoruz. Artık bana soruyor: ''baba biz neden ayrı yaşıyoruz?'' diye. Nasıl anlatacağım 7 yaşındaki çocuğa 4924'ncü madeyi? İletişim kopukluğu olduğu için, hem eşimin hem de oğlumun psikolojisi bozuldu. Keza benimki de. Çok zor bir yuva kurdum, ama çok kolay da bozuluyor. Artık ayrılmanın eşiğine geldik. Eşim, ''4 yıldır susuz bir köyde, sürekli içinde akrep çıkan bir lojmanda oturarak, zor şartlarda çalışıyorum. İşi bırakırsam bu dört yılım heba olacak ve aileme de maddi destek olmak zorundayım'' diyor. Bense 7 yıllık evliyim ama 4 yıldır 'bekâr' yaşıyorum. En büyük üzüntüm, çocuğumun psikolojisi ve aramızdaki soğukluk. Çocuk ne yapsın, yıl 365 gün baba 15 gün var. Kısacası bu sadece bizim hikâyemiz. Bizimki gibi yüzlerce hikâye var... Eşim 4 yıl çok zor şartlarda çalışmıştır. Ve çalışmaktadır. Anayasamızda ''eğitim hakkı engellenemez'' diyor. Eşimin okuması veya tahsilini ilerletmesi mümkün değil. Mücavir alan dışına çıkması yasak. Anayasa ''aile bütünlüğü" diyor. Ama nasıl bir bütünlükte olduğumuzu yukarıda anlattım. ''Eşitlik ilkesi'' deniliyor. 4-5 farklı statüde çalışan hemşire var. Sözleşmeli öğretmene eş durumu hakkı var, sağlık personeline yok. Oğlumdan ayrı olduğum için çok üzülüyorum. Bu şartlarda büyüyen bir çocuk bu memlekete ne kadar faydalı olur. Köyde hiç arkadaşı yok. Babasından uzak. Sürekli telefonda tartışan bir anne ve baba... Lütfen yuvamızı yıkmayın! > Bahattin Yıldırım-MALATYA Dikkat, farkında olmadan ödemeler yapıyor olabilirsiniz! Cep telefonumun Ocak ayı ödemeli faturamda "Kullanım Ücretleri" kısmında, İçerik Servisleri adı altında 16.13 YTL (+vergiler) bir ücretlendirme gördüm. Aralık ayında ödediğim faturaya baktığımda, onda da aynı şekilde 11.53 YTL (+ vergiler)'lik bir ücretlendirmeye rastladım. İlgili GSM şirketinin müşteri şikayeti hattını aradığımda, melodi-zil sesi hizmeti veren Logizma şirketine abone olduğum söylendi. Böyle bir aboneliğimin olmadığını, bu ödemeyi kabul edemeyeceğimi söyledim. İlgili şirketlerle birkaç defa görüşmeler yaptım ve faks çektim. Netice alamadım. Sizin de başınıza gelmemesi için duyuruyorum: Cep telefonu faturalarını dikkatle inceleyin. Gerekirse ayrıntılı fatura talebinde bulunun. Faturanın ilk sayfasında bulunan "Kullanım Ücretleri" bölümünü kontrol edin. Orada anlamadığınız bir ücretlendirme varsa arayıp sorun. S.B. "Müşterimizin ayakkabısını değiştirdik" 25 Ocak 2008 tarihli gazetemizin bu köşesinde verdiğimiz "Markanızın Arkasında Durmanız Gerekmez mi?" başlıklı tüketici şikâyetiyle ilgili, Boyner Büyük Mağazacılık A.Ş. Müşteri İlişkileri Yöneticisi Esra Yıldırım imzasıyla gelen açıklama şöyle: "Ahmet Uysal, 30/08/2007 tarihinde oğlu için aldığı Converse marka ayakkabıyı, 19/12/2007 tarihinde yıpranma şikayetiyle Beylikdüzü mağazamıza getirmiştir. Ürün, mağaza yetkilileri tarafından satıcı firmaya iki kez test edilmek üzere gönderilmiş olmasına rağmen, üst kısmında ve tabanında kullanıma bağlı yıpranmalar belirlenmiş olduğundan, değiştirilme veya iadesi kabul edilmemiştir. 25 yıldan bu yana Türk tüketicisine kaliteli ürünler sunan ve müşteri mutluluğu ilkesini tüm değerlerin üstünde tutan bir kurum olarak, müşterimizi daha fazla üzmemek adına ürünü iade olarak aldığımızı, Sayın Uysal ile de görüşerek mutabakata vardığımızı bilginize sunarız." BEDAŞ'tan açıklama 14.12.2007 tarihli gazetemizin bu köşesinde "Kaçak elektrik kullananların cezasını dürüst vatandaş mı çeksin" başlıklı yazıda, trafoların patlaması sebebiyle elektriklerin sık sık kesildiği, fazla yüklenme sebebiyle bu kesintilerin olduğu belirtilerek, kaçak elektrik kullananların bedelini dürüst vatandaşın çektiği anlatılıyordu. Konuyla ilgili olarak, Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nden gelen açıklama şöyle: "İlgi yazınızda bahsi geçen İnönü Mahallesi Amasyalılar Caddesi 508 Sokak ve çevresini besleyen 21301 nolu Trafo Merkezinin çıkış şartellerinde meydana gelen arıza nedeniyle kısa süreli elektrik kesintileri meydana gelmiştir. Konuyla ilgili olarak 21301 nolu Trafo Merkezinin çıkış şartelleri değiştirilerek, abonelerimize enerji verilmiştir." Bankanın güvenlik zafiyetinin bedelini biz mi ödeyeceğiz? Ben bir özel bankanın Sorgun şubesinden maaşımı almaktayım. 22.12.2007 tarihinde, bilgim dışında banka hesabımdan 930 YTL çekilmiş. İlgili yerlere başvurduğum halde bir sonuç alamadım. Bankanın müşteri hizmetlerini defalarca aradığım halde, hep aynı cevabı veriyorlar; "tamam, halledeceğiz" diyorlar. Ama bir aydan uzun süredir aynı şeyleri söylüyorlar. Bu kadar büyük bir bankanın bu güvenlik zafiyetinin mağduru olarak, banka yetkililerine sesleniyorum! Lütfen beni daha fazla oyalamadan mağduriyetimi giderin... > Erol Köybaşı-Sorgun/YOZGAT Elektrik israfına son Havaların soğuması, İran'ın doğal gazı kesmesi ile enerjinin değerini bir defa daha anladık. Bir enerji kriziyle hayatımızın ne denli zorlaşacağını, ülke ekonomisinin nasıl felç olacağını düşündük... Öbür taraftan da, neredeyse gün ortasına kadar boşu boşuna yanan sokak lambaları, hiç sönmeyen apartman giriş lambaları, gereksiz şekilde ışıklandırmalar yoluyla yapılan israflar... Öncelikle bu israfa son verilmeli. Yetkililer bunun ciddiyetini bir defa daha düşünmeli. Yeni kanun gerekiyorsa o da çıkarılmalı. Ülkenin heba edilen, israf olan kaynaklarına yazık oluyor... > Av. A. Sayın-İSTANBUL