Madenciliği koruyalım! Ama nasıl?

A -
A +

Babamın bir sözü var; "cahille aynı mekanı paylaşacağına, arıyla aynı çuvala gir, daha iyi edersin" diye. Bazıları bilmedikleri konularda, özellikle madencilikle ilgili hususlarda kolayca ahkam kesiyor. Madencilik olmazsa gazete olmaz, bilgisayar olmaz, kalem olmaz, saat olmaz... Isınmak, ulaşım, yol olmaz; tencere, kap, gözlük olmaz; araba, cam, demir, beton olmaz... Ormanlarda madencilik yapmak için, bir ayı aşkın süre izin işlemleri sürüyor, tabii her yere izin alamıyorsunuz. İzin aldınız, bir ağaç için on ağaç bedelini Ormana ödüyorsunuz. Arazi düzenlemesi için taahhütname imzalıyorsunuz. İşletme sınırları içinde bir ağaç kesmen yasak. Orman Müdürlüğü'nden geliyor, ağacı kesiyor, kerestesini alıyorlar. Ayrıca, Orman o mülkü size satmıyor, kiralıyor. Oraya turistik tesis yapman imkansız. Madencilik, yer kabuğunda oluşmuş, ekonomik değere sahip ham maddeyi üretip, ekonomiye kazandırmaktır. Bu maden ormanda ise çıkarmayalım diyemezsin. Avrupa'da, maden için köy yerleri değiştirilmiş, zamanında. Biz ise, hâlâ altın evde oturan fakir aileyiz. Madencilikte çalışanlara en az 700 lira verilir. Çalışan göç etmemiş olur, gurbet, kira derdi olmaz, çoluk çocuğuyla bahçesinde yetiştirdiklerini yer, organik besinler alır. Şehirlerdeki külfetler olmaz, kazancının tamamını çoluk çocuğu için harcar... Madende çalışanlar sebebiyle gelen ekonomik canlılık da cabası. Madencilikle birlikte yol, su, eğitim de gelir. Madencilik sebebiyle kesilen ağaç miktarının, kesilen bütün ağaçların yüzde biri kadar olduğu biliniyor mu? Üstelik madencilik için kesilen her ağaç için on ağaç bedeli ödenir. Orman işletmeleri bedelini aldığı ağaçları dikmiyorsa, bunun madencilikle ne ilgisi var? Madencilik yapılan illerde göç, terör azalıyor; devletin gelirleri artıyor. Madencilik, yekûnda yüzde 60 vergi veren bir sektör. Bu sektör dış ticareti arttırıyor, ekonomiyi büyütüyor. Madencilik ile arsa fırsatçıları bir tutulmasın. Bütün sektörlere tedarik sağlayan, Türkiye'nin şahdamarı olan bu sektöre zarar verilmemeli. > İ. Yalçın İdam cezasının kaldırılması ile birlikte toplu öldürmeler arttı Ülkedeki şiddet ve toplu öldürme olayları bu hızla sürerse, idam cezası tekrar gelmelidir. Esasında, fazla beklemeye de gerek yok. Daha fazla insanımız cinayetlere maruz kalmasın. TBMM bu işe el atıp gereken düzenlemeleri yapmalı. 2004 yılında kaldırıldı bu ceza. Bu ceza kalktıktan sonra, cinayet olaylarında, toplu öldürmelerde ciddi bir artış oldu. Çaycuma'daki son olay da bunu açıkça gösteriyor. İdam cezasının kaldırıldığı günden bugüne kadar meydana gelen toplu öldürme olaylarının seyrine bir bakın ve bir de 2004 yılından önceki toplu öldürme olaylarına bakın, aradaki farkı net olarak göreceksiniz. Bunun yerini müebbet hapis cezası aldı. Caydırıcılığı olmayan bir cezadır. Caninin gözü dönmüş, nasıl olsa ucunda kendisinin ölümü yok, bir ya da iki kişiyi öldürse de müebbet, on kişiyi öldürse de müebbet. Basıyor tetiğe ve girişiyor katliama. Ancak, bir ya da iki kişiyi öldürdüğünde müebbet, on kişiyi öldürdüğünde ise idam cezasını alacağını bilen bir cani, bu şekildeki toplu öldürme fiilini işleyebilir mi? Elbette işleyemez. Çünkü ucunda kendisinin de ölümü vardır. Yaşım 44. Hiçbir zaman bu şekildeki gibi toplu kıyımlar olmadı bu ülkede. Aile içinde, özellikle kadınların eşleri tarafından öldürülmesi arttı. En çok onlar mağdur, daha dün (21.08.2009 günü) bir gazetede haber vardı. 2009 yılında eşleri tarafında öldürülen kadın sayısı 44 olmuş. Bu nasıl vahşet, bu nasıl acımasızlık böyle. Evet, idam cezasının kaldırılması ile cinayetlerin hızlı ve yaygın bir şekilde artması arasında çok net bir bağ, çok açık bir illiyet vardır. Ben bunu iddia ediyorum. İstatistikler yapılsın. Araştırmalar yapılsın ve gerçekler ortaya çıkarılsın. > Taha Nur

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.