Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'ne; Eşim Sıddık Dündar (Bağ-Kur No:1165831299) bundan 1.5 yıl önce beyin kanaması geçirmiş, ameliyat olmuş ve çeşitli hastanelerde 6 aylık tedavisi sürmüştür. Ameliyattan sonra bir yıl geçmesine rağmen iyileşmediği için malulen emekliliği için Bağ-Kur'a müracatta bulunduk. Eşim ilk hastalanmasından beri yaklaşık 1.5 yıldır sürekli bakıma muhtaç, en temel ihtiyaçları olan yemek, temizlik gibi hizmetleri tarafımdan yapılmakta, bir bebek gibi sürekli yanında bulunmaktayım. Eşim için elimizdeki Adli tıp raporu, hakim tarafından işlerini yürütemediği için vasisi olduğuma dair verilmiş mahkeme kararı ve bir devlet hastanesinden aldığımız %80 vücut fonksiyonu kaybı olduğunu belirten sağlık kurulu raporu ile Aralık 2007'de malulen emekliliği için Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'ne müracaat ettik. Yaklaşık iki ay sonra, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü Sağlık İşleri Daire başkanlığı, "işgücü kaybı sayılmasını gerektiren bir bulgunun mevcut olmadığı" gerekçesi ile talebimize ret cevabı verildi. Eşimin hastalığı ile ilgili diğer evrakları da ekleyerek, bir dilekçe ile karara itiraz ettik. Yaklaşık 3 ay sonra birinci ret kararının doğru olduğunu ve talebimizin ret edildiğini belirten bir yazı gönderilmiştir. Bağ-Kur İstanbul İl Müdürlüğü'ne ve Genel Müdürlüğ'e bu konuda başka neler yapmamız gerektiğini sorduğumuzda, tekrar itiraz dilekçesi yazmamızı söylediler. Bir bebek gibi sürekli bakıma muhtaç olan eşim ve iki çocuğumla, akrabalarımın yardımı ile 1.5 yıldır geçimimizi devam ettirmekteyiz. Son 2 aydır ödenmeyen Bağ-Kur primleri yüzünden, devam eden hastane ve ilaç tedavilerini yaptıramaz duruma geldik. Eşimin sağlık durumunun gerektiğinde uygun görülen bir hastane tarafından tespitinin yapılıp, en kısa zamanda mağduriyetimizin giderilmesini istiyorum. Meryem Dündar-İSTANBUL MOBESE polisine ceza yetkisi verilmeli Emniyet Genel Müdürlüğü'ne; MOBESE'de görevli polis memurlarına, kameradaki trafik hatalarına ceza yazma yetkisi verilmelidir. Her kamera, teknoloji harikası bir Fahri Trafik Müfettişi (FTM)'dir ve tartışmasızdır. Mutlaka yaygınlaştırılmalı, gerek trafikte gerekse başta terör, kapkaç ve hırsızlık gibi şehir güvenliğinde kameradan en üst düzeyde faydalanılmalıdır. MOBESE'de görevli polis memurlarına, kameradaki trafik hatalarını fotoğraflayarak ceza yazma yetkisi verilmelidir. Belirli noktalara yerleştirilen EDS kameraları ile kırmızı ışıkta geçen, emniyet şeridine giren sürücüleri fotoğraf ile tespit ediyor, adreslerine fotoğraflı ceza makbuzunu gönderiyor. EDS kameraları ile yapılan etkin denetim sayesinde, trafikte artık kural ihlali yapan sürücü sayısında büyük düşüş yaşandığı tespit edilmiştir. Güzel ülkemizdeki en büyük kanayan yaralardan biri olan Trafik Terörüne bir nebze bile olsa kesinlikle faydalı olacağına inandığımız bu önerimizin dikkate alınacağını umuyorum. Sami Güleçyüz (İstanbul Fahri Trafik Müfettişleri Dernek Başkanı) Borçluluk Sınavları ne zaman yapılacak? Milli Eğitim Bakanlığı'na; Sayın Bakanım, her zaman öğrencilere değer verdiğinizi, sınıfta kalmaya son vereceğinizi, borçlu geçilen derslerden sınıf tekrarı yapılmayacağını, sorumlu olunan derslerden sınavlara girileceğini, sınıf tekrarlarının ekonomiye çok zararının ve zaman kaybının olduğunu söylemektesiniz. Ancak, 15 Haziran 2008 günü ÖSS'ye (Öğrenci Seçme Sınavı) girecek Lise son sınıfta ve alt sınıftan borçlu geçen öğrencilerin, halen borçululuk sınavları yapılmamıştır. Türkiye çapında binlerce öğrenci bu durumdan rahatsız ve mağdurdur. Kafaları dinç değildir. Çünkü; 1- Borçluluk sınavları ÖSS'den önce yapılmaz ise, ÖSS başarı puanları düşecektir. 2- Ağustos ayında yapılacak olan Subaylık, Astsubaylık ve Polislik Sınavlarına öğrencilerimiz giremeyecekledir. Çünkü, bu okullar öğrencilerin haziran döneminde mezun olmalarını şart koşuyor. Sayın Bakanım, lise son sınıfta okuyan ve ÖSS'ye haziran ayında girecek öğrencilerimizin borçluluk sınavları ne zaman yapılacaktır? Hüseyin Avcı (mağdur olan öğrenciler adına)-KÜTAHYA Her şey o kadar da kötü değil Geçen sene kuraklık sebebiyle tarımsal ürünlerde büyük düşüşler görüldü. Bu da hepimizin cebine, soframıza, enflasyona, büyümeye yansıdı. Bu sene, Güneydoğu'da, Fırat-Dicle Havzasındaki yağış azlığı da tarımımıza büyük zararlar verdi. Çiftçimiz haklı olarak bu zararlarının tespit edilmesini ve telafisini istiyor... Ama her şey bu kadar kötü değil. Normal yağışı alan bölgelerimiz de var. Çukurova'da durumun gayet iyi olduğu söyleniyor. Geçen yıl Konya Ovası ve Orta Anadolu'da yağış azlığı vardı. Bundan da hem çiftçi hem de bütün vatandaşlarımız etkilendi. Ancak, Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün web sayfasındaki rakamlara göre bu sene durum iyi. 1 Ekim 2007 tarihinden 30 Nisan 2008 tarihine kadar olan yağışların toplamına bakıldığı zaman, mevsim normallerine yakın olduğu görülüyor. Konya kapalı havzasında sadece %5'lik bir azlık görülüyor. Bu yüzde beşlik azlık da mayıs ayındaki yağışlarla beraber telafi olmuş görülüyor. Durum gayet iyi. Geçen yıla göre ise çok iyi. Yani her şey, felaket tellallarının söylediği gibi kötü değil. Sevindirici haberler de var...