Seçimler demokrasinin vazgeçilmezidir. Halkın iradesi bu şekilde yansır. Ama mahalli seçimleri fazla abartmadık mı? Gördüğüm kadarıyle, bu seçimde çok fazla masraf yapılmaktadır. Kişilerin ve hazinenin yaptığı bu abartılı harcamalar milli servetten gitmektedir. SES VE GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ Seçim sath-ı mailine girdiğimizden beri, ses ve gürültü kirliliği, adayların projelerden çok birbirlerini karalama çabaları, ispat edilmemiş yolsuzluk dosyaları seçimin anlamına gölge düşürmektedir. Seçim sürecinde, hakaretler dışında ne yazık ki bazen cinayet ve yaralanmalara kadar varan nahoş hareketler görülmektedir. Bu da birçok yerde yeni kamplaşmaları beraberinde getirmektedir. Bu tür nahoş olaylar, birlik ve beraberliğimizi olumsuz yönde etkilediği için, içte ve dıştaki düşmanlarımızı sevindirmekte, ellerini güçlendirmektedir. BELEDİYECİLİK EĞİTİM İŞİDİR Seçim sebebiyle oluşan ve demokrasi ile bağdaşmayan hizipleşme ve kamplaşmalar dışarıdaki imajımızı da olumsuz yönde etkilemekte, ülkemizde yatırım yapmak isteyen yabancı sermayede şüpheler ve endişeler uyandırmaktadır. Bazı belediyelerde kontrol, sağlıklı bir şekilde yapılamamaktadır. Dürüst başkanları tenzih ederim ama bazı belediyelerdeki usulsüzlükler mahkeme salonlarına taşınmakta, hatta tutuklanmalar bile olmaktadır. Belediyecilik bir eğitim işidir. Belediye Başkanı olacak kişinin bilimsel ve kültürel bir altyapısının olması gerekir. Başkanların asgari 4 yıllık üniversite mezunu olması hizmet kalitesini arttıracaktır. YETKİ KARMAŞASI 15 adet Büyükşehir mevcuttur. Büyükşehir belediyeleri ile bunların bünyelerinde bulunan ilçe belediyelerinin yetki karmaşasını yakinen izlemekteyiz. Bu tür problemler de hizmet kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Yörelerin sağlıklı ve iyi hizmet görmesi, uzun vadeli projelerin uygulanabilmesi için; Hükümetle belli bir uyum içinde olmalarında da büyük faydalar olmakta. Kavga ve sürtüşme yanlıları. gerekken gizmetleri verememektedirler. Kısacası, Mahalli idareler ve bunların seçimleri yeni düzenlemelere ihtiyaç duymaktadır. * Necdet Akman >> Laboratuvar fiyatları yeniden tespit edilmeli Laboratuvar test birim fiyatları, önceleri de yüksek değildi. BUT (Bütçe Uygulama Tebliği) olarak isimlendirilen tarife, her yıl enflasyon oranında artırılır, kamu ödemeleri için esas oluştururdu. Her yıl da yeni testlerden bir kısmı listeye eklenir, bazı eski testler çıkarılırdı. Bunun için her yıl, Ekim ayı civarlarında klinik şeflerinden yazılı görüş istenir, öneriler devletin imkanları ölçüsünde göz önüne alınırdı. 2007 yılının Mayıs ayında, İlgili makamlar, en çok kullanılan testlerin fiyatlarını % 80- %100 oranında düşürdüler. Sonuç olarak, Türkiye'nin uzmanlarının 30 yıllık birikimiyle oluşan liste, bir anda geçersiz sayıldı. Laboratuvar testlerine vurulan ikinci darbe, Paket Fiyat olayıdır. Laboratuvar testleri Paket Fiyat içinde kaybedildi. Sonuç olarak, laboratuvar alanıyla ilgili olarak büyük problemler dağ gibi yığılmış durumdadır ve laboratuvar testleri, neredeyse hastaların tanısından çıkmak üzeredir. Laboratuvar testlerinin maliyetleriyle ilgili çalışmalar zaman zaman istendi, gönderdik, ancak henüz bir ilerleme kaydedemedik. Ayrıca, diğer ülke uygulamaları da göz önüne alınmalıdır. Ortalama olarak, Almanya'da fiyatlar Türkiye'deki fiyatların 3-5 katı, İtalya'da 3-4 katı, Fransa'da 5-7 katıı civarındadır. İlginçtir, Türkiye'deki laboratuvar test birim fiyatları kişi başı milli geliri Türkiye'nin 3-4 kat altında olan Çin'den bile düşüktür. * Doç. Dr. Paşa Göktaş >> Yeni başkanlar bu uyarıları dikkate almalı Mahalli idereler seçimi bu haftasonu yapılıyor. Belediyelerle ilgili bazı çarpık durumlara değinmek istiyorum. Bazı belediyeler verilen oylara göre hizmet götürüyor. Yine bazıları seçildikleri günden itibaren, önümüzdeki seçimin oy hesabına göre çalışıyor. Adam kayırmalar, işe almalar, iş vermeler, yol, park, bahçe hizmetleri ve daha bir sürü haksızlık... Oysa yapılan bir kamu görevidir ve seçimden hemen sonra bütün vatandaşlara hakkaniyet ölçüsünde hizmet götürülmeli. Eskiden sokakların masrafları o sokaktaki binaların sahiplerinden alınırdı, parklar kişi reklamlarının bedeliyle yapılırdı. Çöpler gece alınırdı. Arnavut kaldırımları büyük taşlarla yapılırdı. Şimdi bu incelikler kalmadı. Oysa, belediye yaptığı hizmet için kâr gütmemeli; oy veren yere değil, beldenin özelliğine göre hizmet götürmeli, milletin sıkıntısını gidermeli. Mesela ekmek ve sağlıkta bazı tedbirler almalı. Kentlinin yoksulu, köylünün fakirinden daha fenadır. Varoşlar ışıksız, susuz, çöp ve pislik içinde bırakılmamalı, diğer yörelerin aldığı hizmetin aynısını almalıdır. Mesela Çevre ve Temizlik Vergisi; bu tür hizmetlerden yararlananlardan alınır, Anadolu'nun bir çok yerinde bu tür hizmetlerden faydalanamayan vatandaşlar vardık. Bunlardan o vergiyi almak kul hakkına girer. İmar uygulamalarında ve vergilerinde bu tür inceliklere dikkat edilmez, vatandaştan fazlasıyla alınır, gösterişli işlerde bol bol harcanır; bunların hepsi kul hakkına girer. * Tahsin Kuloğlu (Vergi Uzmanı) - SAMSUN