Manastır restore ediliyor da tarihî medreseler neden edilmiyor?

A -
A +

Kültür ve Turizm Bakanlığı'na; Yaz tatilimi bu sene farklı şekilde değerlendirmek istedim. Her gün terörle ilgili haberlerin geldiği Van-Hakkari mıntıkasına gittim. Çoğumuzun henüz göremediği, ama göremeyenlerin çok şeyler kaçırdıklarına inandığım ücra noktalara kadar gittim. Şemdinli'ye, Bahçesaray'a; hatta bunların köylerine gittim... Medyaya yansıdığı gibi ürküntü veren yerler olmadığını hemen belirtmeliyim. Terörün kökünün henüz kazınmadığı, şehitler verdiğimiz doğru. Ama bunun vatandaşa yansımaması için azami gayret gösteriliyor. Yapılması gereken aramalar dışında, farklı bir uygulama görmedik... Van ve Hakkari'nin el değmemiş, bozulmamış tabiatını, muhteşem dağlarını, tarihî mekanlarını gezdik. Van Gölü'nün olağanüstü güzellikteki maviliğini, hemen kıyısında yükselen dağları seyrettik. Arvas'ta huzuru bulduk, misafirperverliklerine hayran kaldık... Bahçesaray'da dağdaki mağaradan fışkıran berrak akarsuyu anlatmaya ise kelimeler kifayetsiz kalır... Akdamar adasını ve kilisesini de gördük. Ermeni papazları yetiştiren bir manastır olan Akdamar Kilisesi restore edilmiş, kapısına resmi görevliler ve korumalar yerleştirilmiş. Gelen ziyaretçilerin rahat etmeleri, dinlenmeleri için her türlü tedbir alınmış. Mangal yasaklanmış, ada korumaya alınmış... Şemdinli'nin Nehri (Bağlar) köyüne de gittik. Nehri'nin 100 yıl kadar önce bir ilim merkezi olduğunu, o zamanlar çoğu ilim talebesi 15 bin nüfusun burada barındığını, bu medreselerin bütün İslam dünyasında şöhret bulduğunu ve büyük İslam âlimlerinin buralarda yetiştiğini öğrenmiştim. İlim ve irfan yuvası olan tarihî medreselerden sadece yıkık duvarlar kalmış. Yıkık duvar taşları günden güne azalan bu kutsal mekanların etrafı ve görüntüleri hüzün vericiydi. Bilinçsiz ve duyarsız bazı kişiler duvar diplerine kuru otlarını yığmış, hatta hayvan barınağı olarak da kullanılırmış. Ve bütün bu olanlara seyirci kalan duyarsız yetkililer... Kitaplarda, ansiklopedilerde gördüğüm, ceviz ağacının altındaki tarihî pınar ve suları, özensiz kalın duvarlarla yok edilmiş. Berrak ve leziz sular da kalın duvarların altından garip garip akıyor. O sudan içmek için taşlara basarak, düşmeyi göze alarak inmek ve sonra da birilerinin yardımıyla çıkmak gerek... Oysa Türkiye'nin her tarafından, hatta her ülkeden buraya ziyaretçiler gelir. Gittiğimiz gün bile tıklım tıklımdı. Hiç olmazsa gelen bu insanların rahat etmeleri, su içebilmeleri için de mi bir şey yapılamaz? Bir anda Akdamar'a gösterilen özeni düşündüm, Nehri'deki sahipsizliğe ve tahribata bir daha baktım, içim yandı... Kültür ve tarih değerlerini korumak, bunları gelecek nesillere ulaştırmak ilkesi Akdamar Manastırı ve Kilisesi için işliyor da Nehri ve Tarihî Medreseleri için neden işlemiyor? Lütfen bu duyarsızlığa ve tarih-kültür tahribatına bir an önce son verin... >> Gürültü kirliliğine kim dur diyecek? Yenibosna Çobançeşme Mahallesi Sülün Sokakta oturuyoruz. Bizim evin karşısında Mayasan peynir mayası fabrikası var. Sessiz bir fabrika. Mayasan'ın arka tarafındaki geniş alanda, buhar kazanları ve kalorifer kazanları imal eden bir kuruluş var. Geniş bir arazi üzerinde imalat atölyeleri bulunuyor. Atölyeler gece-gündüz faaliyette ve bu atölyelerden çok gürültü geliyor. Çünkü balyozlarla madenî sac dövüyorlar. Bir de şimdi atölyeye, çok büyük ve ses izolasyonu olmayan aspiratör koymuşlar; gece gündüz çalıştırıyorlar. Gecenin sessizliğinde hızar makinesi gibi çok büyük gürültü yapıyor. Bu alanın etrafı meskun mahal, pek çok apartman ve evler var. Fütursuzca gürültü çıkarıyorlar. Maalesef biz de çok rahatsız oluyoruz. Büyükşehir olsun, Bahçelievler Belediyesi olsun, şehrin göbeğindeki bu gürültü kirliliğinin önlenmesi için ne gerekirse yapılmasını istiyoruz. Şehrin göbeğinde gürültü çıkaran sanayi kuruluşlarının ruhsatlarının iptal edilip, şehir dışına çıkarılmaları için gerekli girişimde bulunmalarını, yetkililerden mahalle sakinleri olarak rica ediyoruz. Hiç olmazsa, geceleri bunların faaliyetlerinin kısıtlanması ve gürültünün azaltılması için ne gerekiyorsa yapılmasının sağlanmasını istiyoruz. Aslında şehir içinde böyle sanayi kuruluşlarının bulunması ne akla ne mantığa sığar. Bunların bir an önce meskun mahallin dışına çıkartılması gerekir. Belediyeler, sorumluluk alanlarındaki insanların rahat ve huzur içinde olmaları için ne kadar gayret gösterirlerse, sonuçta en önce kazanan kendileri olur. > M. Gülerman

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.