Günlerdir, Suriye sınırımızdaki mayınlı arazinin mayınlardan temizlenmesi ile ilgili tartışmaları dinliyoruz. Her yetkili bir şeyler söylüyor. Ben de, askerliğini komando er olarak yapmış ve mayınlarla ilgili biraz bilgi sahibi olmuş sıradan bir vatandaş olarak, kafama takılan bazı hususları ilgililerle paylaşmak istiyorum. Devletimizin ilgili kurumları bu mayınları temizleyecek bilgi birikimi ve teknik techizata sahip değil mi? Bu işi para karşılığı yapacak firmalar dünyanın başka ülkelerinde bulunmuyor mu? Çökmekte olan Osmanlı'nın en zor günlerinde bile, toprakla ilgili benzer teklifleri elinin tersiyle iten İkinci Abdülhamid Han'ın bu husustaki hassasiyetlerinden hiç mi ders almıyoruz? Burası, Kuzey Irak'tan Akdeniz'e kadar uzanan sınırdaki bir stratejik bölge değil mi? Yörede, başını koyacak bir damı bile olmayan ailelere bu topraklar dağıtılamaz mı? Devlet büyüklerimiz umarım kafamızdaki bütün bu ve benzeri sorulara tatminkâr cevaplar verir. Yarınımızı riske sokacak yanlış bir karar verilmemesine katkım olabilir diye ben de bu uyarılarda bulundum. > Zeynel Şenbayram >> Emeklileri açlığa mahkum etmeyin Sosyal Güvenlik Haftası kutlandı. Bununla ilgili asılmış çeşitli afişler gördük. Bunları görünce, cüzi paralarla geçinmeye çalışan, hayat mücadelesi veren emekli, dul ve yetimler geldi aklıma. 25-30 yıl bilfiil çalışıp emekliliğe hak kazanmış, emekli olmuş bazı vatandaşlar 500-600 liralık emekli maaşlarına talim etmek zorunda bırakılıyor. En düşük ev kiralarının 500 liraları bulduğu bu zamanda, evi olmayan böyle bir emeklinin nasıl geçinebildiği, ne zorluklar çektiği de düşünülebiliyor mu? Bu emeklilerin hiç olmazsa açlıktan ölmemeleri için en az 900-1000 lira gerektiği bilinmiyor mu? Yetkililerin bu konuda daha duyarlı olmaları, emeklileri açlığa mahkum etmeyecek bir maaş sistemi üzerinde ciddi ciddi çalışmaları gerekmektedir. Bu konuda duyarlı olmak bir insanlık görevidir. > Ayla Öztürk >> Siz almaktan başkaca bir şey bilmez misiniz? Bu arada ortalıkta bir tapu değişimi hikâyesi dönüyor. Böyle zulüm olur mu? Anlayan var anlamayan var, işin içinden çıkamayan var. Yazık bu vatandaşa. Sıkıştıkça vergi de al, harç da al... Milletin verecek takati mecali kalmadı. Çok lazımsa bunu değiştirmek, vatandaş tapusu ile sana direkt gelsin. Ne çile çektiriyorsun? Al elindekini ver yenisini. Al karşılığında değerli kâğıdın parasını. O da ya 10 lira ya beş lira. Var mı parası, yok mu, sizin umurunuzda değil. Evi varsa, verecek. Dükkânı varsa verecek. Ayıp ya. Bu milletin verecek hali kalmadı... Açlık ve yoklukla boğuşan milletimiz kredi kartına dadandı. Bilinçsiz ve yanlış kullanım sonucu kredi kartı borçluları perişan halde. Artık bu işle ilgili çok acil düzenleme gelmeli. BDDK devreye girmeli. Hükümet bu sıkıntıyı aşacak bir paket hazırlamalı. Yuvalar yıkılıyor. Faizleri düşürün. İcradaki takipleri durdurun ve oradaki faizleri dondurun. Bu insanlar bizim insanlarımız. Çoğunluğu memur, işçi, esnaf kesimi. Dar gelirli. Lütfen olumlu, ılımlı güzel bir şey söyleyin. > Mustafa Göktaş >> Üç teklifim var Vatandaş olarak, üç teklifte bulunuyorum, umarım yetkililer bunları dikkate alır. 1. Türkiye'de üretilmeyen ürünlere çok cazip teklifler verilerek, bu ürünlerin burada üretilmesi veya yapılması sağlansın, bunların ithalatına gereksiz yere döviz gitmesin. Bir kurul oluşturulup, Türkiye'de üretilmeyen, yurt dışından ithal edilen ürünler önem sırasına göre tespit edilebilir. Daha sonra imalatçı firmalarla birebir görüşüp, Türkiye'ye yatırım yapmaları için bunlar ikna edilmelidir. Yatırımcı çekmek isteyen belediyeler bu firmalarla buluşturulup, gereken teşvikler ve imkanlar belediyeler tarafından sağlanarak bu yatırımlar ülkemize çekilmelidir. Bunun sonucu olarak, Türkiye'ye yeni yatırımların, yeni teknolojilerin gelmesi sağlanır, yeni istihdam alanları oluşturulur ve ithalatımız azaltılır. 2. Uluslararası yayın yapan History TV (Tarih TV) ismiyle bir TV kanalı kuralım. İngilizce, Türkçe ve başka dillerle yayın yapacak bu kanal, dünyanın her tarafında seyredilmeli, bu kanal vasıtasıyla tarihî gerçekler anlatılmalıdır. Ermenilerle ilgili tarihî gerçekler de bu kanal sayesinde bütün dünyaya doğru şekilde anlatılabilir. 3. Sigara her yerde satılmamalı, abonelik şeklinde verilmelidir. Tiryakiler abone olmalı, sigara bunların adreslerine gönderilmeli ya da tiryakilere karne verilmeli, sigara karne sahiplerine satılmalı. Eğer tiryakiler başkalarını sigaraya alıştırırsa, onun da masrafı ceza olarak tiryakiden alınmalıdır. Bu şekilde sigaranın zararının azaltılacağını düşünüyorum. > Yusuf Yıldız-KONYA