Yetkililer birçok probleme sessiz kalarak, işi geçiştireceklerini sanıyorlar. Halbuki bıçak kemiği kesmeye başladı. Memurun feryadı geçiştirilemez. Tatminkâr bir açıklama, ikna edici bir cevap, mukavemetlerini arttıracak bir moral gerek. Devlet, sürünen dar gelirli memurunu görmezden gelemez, sessiz kalamaz. İşte, isminin yazılmasını istemeyen Zonguldak'lı okuyucumun yazdıkları: "Ben 22 yıllık bir devlet memuruyum. Birinci derecedeyim, üniversite mezunuyum; aldığım maaş 297.970.000 TL'dir. Üç çocuk babasıyım, kirada oturuyorum. Giderlerime gelince; kira 120 milyon, elektrik 30 milyon, su 15 milyon, yakıt 25 milyon, mutfak 65 milyon, giyim 35 milyon, eğitim 45 milyon, ulaşım 15 milyon, görün. gid. 45 milyon, pazar 40 milyon; hepsinin toplamı da 435 milyon ediyor. Acaba bu durumda, nasıl geçineceğimizi hiç düşünüyor musunuz? Bir çözüm arayışı, devlet memurlarının durumlarını iyileştirici bir çalışma duymuyoruz, ne olacak halimiz? Her ay borçlanarak hayatımızı idame ettiriyoruz. Çok zor durumdayız, borçlarımızı da ödeyemiyoruz. Döviz bazında borçlandık, o da aldı başını gidiyor; dur diyecek kimse de yok... Zorunlu Tasarruflardan yine bir ses yok, konut kesintisi de hiç gündeme gelmiyor. Bu kadar vurdum-duymazlık olmaz ki... Vergi iadeleri zaten özelliğini kaybetti, KDV artıyor, iade azalıyor... Öyle zor durumdayız ki... anlayın artık" Bu da Milli Eğitim'de çalışan bir hizmetlinin feryatları: "15 yıllık hizmetliyim. 220 milyon maaş alıyorum. Kira 70 milyon, elektrik 20 milyon, telefon 15 milyon, su 5 milyon, ulaşım 15 milyon; toplam 125 milyon eder. Kalan 95 milyonu yiyelim mi, giyelim mi? Vekillerimiz onurlu yaşamak istiyorlar. Biraz da biz asiller onurlu bir hayat sürelim... Biz hizmetliler, günde 12 saat çalışmamıza rağmen, ne mesai, ne prim, ne de öğretmenler gibi ek ders ücreti alabiliyoruz. Bizler mağduruz. Okullarda geleceğimiz olan çocukların en iyi ortamlarda okumaları için gece gündüz çabalarken, bütün sosyal hayattan ve aktivitelerden soyutlanmış, birer ruhsuz robotlara dönüştürülüyoruz. Bütün bunların üzerine, vekillerimizin kasılarak onurlu hayattan bahsetmeleri ile kahroluyoruz. Benimle işe başlayan; Köy Hizmetleri, DSİ, TEDAŞ, Telekom gibi kurumlarda çalışan hizmetli arkadaşlar en az 450 milyon alırken; bizler dilenelim mi? Devletin imkanları neden adil bir şekilde dağıtılmıyor?" Böyle giderse sonumuz ne olur? Bu da Çorum'dan yazan, öğretmen çocuğu C. B.'nin mektubu: "Ben Üniversitede öğrenciyim. Babam öğretmen, kardeşim lisede okuyor. Annem ise ev hanımı; eve babamın maaşından başka hiçbir gelir girmiyor. Herkesin olduğu gibi, sağa sola dolar borcumuz vardı. Krizden sonra 2'ye, 3'e katlandı. Bankada kredi kartı borcumuz vardı, faizler yine 2'ye, 3'e katladı. Ödeyemeyecek hale geldik. Malum öğretmenler 450 milyon liradan fazla alamıyorlar. Bizim maaşımız 390 milyon lira. Bunun 100 milyon lirası ev kirası, 30 milyonu elektrik, 20'si su, 60 milyonu mutfak masrafı, 40'a yakın telefon faturası. Zaten aylardır eve et, sebze ve meyve girmiyor. Derken bir cepten girip diğer cepten çıkıyor. Babam naçar kaldı. Bana harçlık mı versin, kitap defter parası mı versin, kardeşimin ihtiyaçlarını mı karşılasın, dolar borcumuzu mu ödesin, bankalardan her ay gelen yüklü miktarları mı ödesin? Bir çıkmaza girdik. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Kriz girmeden önce gayet rahat ödeniyordu, ama artık ödeyemiyoruz. Esnaf zaten tamamen bitmiş durumda. Vatandaşın cebinde karnını doyurmaya parası yok. Sayın milletvekilleri, maaşlarını "ne kadar yükselteceğiz" diye oylama yaparken, sokağa çıksınlar da bu milletin halini bir görsünler. Yaklaşık 60 milyon insan batmış durumda. Zengin kesim Lailalarda gece sabahlara kadar eğlenirken, 60 milyon insan beş parasız, çaresiz bir şekilde ne yapacağını düşünüyor. Bu millet 11 aydır kan ağlıyor. Bu gidişata birilerinin dur demesi lazım. Yoksa çok yakın zamanda bu günlerden daha kötü günlere gidebiliriz. Zararın neresinden dönülse kârdır. Artık bu kriz, bu parasızlık milletin gırtlağına dayandı. Canına tak etti. Kimse borcunu ödeyemiyor. Aylardır sabrediyoruz. Bu sabır, boyumuzu aşarsa "sosyal patlamaya" neden olur. Çok insanın canı yanar. Onun için, yetkililere, "gelin bu kadar insanın vebalini üzerinize almayın, şimdiye kadar bu millete yaptıklarınız yeter." diyor ve bu krizi benim vatandaşımın, benim insanımın hak ettiğine inanmıyorum." Umarım yetkililer bu defa sessiz kalmaz, bu çığlıkları duyar ve tatminkâr cevaplar verir... Bilgi alacak muhatap bulamıyorum Milli Eğitim Bakanlığı'na; Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi E.P.Ö. Bölümü mezunuyum. 1995 Ağustos döneminde yapılan öğretmen atamalarına Anadolu Öğretmen Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni olmak için başvurdum. O dönemde bu alanda 5 tane öğretmene ihtiyaç vardı ve ben sınıf öğretmeni olarak atandım.1997-1998 eğitim-öğretim yılında geçici görevle rehber öğretmen olarak görevlendirildim. Ancak Bakanlık tarafından bu görevlendirme onaylanmadı. Sınıf öğretmenliğine geri döndüm. 2000-2001 Eğitim-Öğretim yılında Bakanlık tarafından sağlanan bir imkanla yine rehber öğretmen olarak görevlendirildim. Görevlendirmeye esas olan yazıdaki her şeyi yerine getirdim. (Görevlendirme süresince ceza almadım, olumsuz sicil almadım...) Görevlendirildiğim okuldaki öğretmenler kurulu kararı ile faydalı olduğum kararı alındı (bu da gerekli idi). Öğretim yılı sonunda görevlendirme yazısında yer alan "üç haftadan az olmamak kaydıyla H.İ.E. kursu açılacak ve kurs sonunda yapılacak sınavda başarılı olanların branşları onaylanacak" ibaresi ile ilgili bir gelişme olmadı ve yine sınıf öğretmenliğine geri döndüm. Her iki taraftaki öğrencilerimi de mağdur eden bu gidiş gelişler ben ve benim gibilerin de moralini bozuyor. Konu ile ilgili olarak bilgi alacak bir muhatap bulamıyorum. ¥ İsmi Mahfuz Öğretmen atamaları ne zaman yapılacak? Milli Eğitim Bakanlığı'na; Ben Uludağ Üniversitesi Müzik Bölümü mezunuyum. İlk atamaları, çıkışımı geç almamdan dolayı ben ve benim gibi birçok arkadaşım kaçırmış bulunmaktadır. Bu nedenle ilk atamaları kaçıran arkadaşlarım ve benim için, ikinci öğretmen atamalarının ne zaman yapılacağı hakkında bilgi verirseniz seviniriz. Türkiye'de bu kadar öğretmen eksikliği var iken, neden atamalar bu kadar gecikiyor? ¥ İsmi Mahfuz