Bu sene devlete ait ilköğretim okullarında kitaplar ücretsiz olarak dağıtıldı. Türkiye çapında, hiçbir karışıklığa mahal verilmeden ilk günde bütün öğrencilerin kitapları dağıtıldı (Birkaç istisna bu durumu değiştirmez)... Bu hizmet ve düzen vatandaşın takdirine mazhar oldu. Demek ki istenince oluyormuş. Aslında fazla bir bedel tutmaz, ama bazen bir ders yılını kitapsız geçirmek zorunda kalan öğrencileri düşününce, işin ehemmiyeti daha iyi anlaşılır... Erol Kara ve başka birçok vatandaş, bu hizmetle ilgili duygularını güzel bir şekilde dile getirmişler: "Okullar açıldı. Ve yıllardır bir hayal olan bir hizmet gerçekleşti. Müthiş bir olaydı. Hatta rüya gördüğüne inanan binlerce veli- öğrenci adeta bayram yapıyordu. Kayıt sırasında zorla alınan bedellerin acısı bile unutulmuştu. Ne mi oldu... Türkiye Cumhuriyeti Devleti halkına hizmet etmişti. Hizmeti ayağına götürmüştü. Milyonlarca kitap dağıtılmış. Büyük bir kesimin sırtındaki ağırlık resmen ve resmi yollardan hem de insana yaraşır, adam gibi bir dağıtım yoluyla milyonlara dağıtılmıştı. Bu hizmet yılın değil, yılların hizmetidir. Bu hizmet Türk halkının göremediği, hep hayal ettiği bir hizmettir. Bu hizmetin adı, İlköğretim ücretsiz denilip, vatandaşın cebine haksızca uzanan ellerin kırılmasıdır. Eğer bu kitaplar dağıtılmasaydı neler olacaktı; Alan olacaktı alamayan olacaktı Listeler elde sokaklar, yollar arşınlanacaktı. Ayaklara kara sular inecekti. Veliler kitapçıların horlamalarına muhatap olacak kapılarında uzun kuyruk oluşturacaklardı. Korsan yayıncılara gün doğacaktı Fahiş fiyatlarla kitaplar satın alınacaktı Her yıl değişen kitaplar yüzünden her yıl tonlarca kağıt ziyan olup gidecekti. Veli perişan öğrenci perişan sinirler bozulacaktı. Kitap bulamayanlar derslerden geri kalacak. Disiplin kurullarına kadar gidecekti. Ah bir de zorla alınan bağışlar olamasaydı da.. Ne güzel olurdu. Kayıt parası veremediği için okul temizleyen annenin görüntüsü içimize kan yaşı akıtırken (Not: Bu anne yılın annesi seçilmelidir ) bu olaya sebep olanları kınıyor, bu tür insanların bu millete yakışmadığına inanıyor halkına kitapları dağıtan zihniyetten de Allah razı olsun diyorum. İşte özlenen devlet işte özlenen hizmet... Başta halkının Başvekili, R. Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçen herkese kucak dolusu teşekkürler." Kırmızı biberdeki kanserojen madde Kırmızı biberdeki aflatoksinin (kanserojen madde), biberin ekilmesinden tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen evrelerden kaynaklandığı bilinmektedir. MÜSAN ise, TÜBİTAK,ODTÜ, KOSGEB ve zamanın Biberciler Derneği'nin desteğinde, aflatoksinli biber üreten üreticilerin problemini çözmek için kurulmuştur. Kırmızı biberin dalından toplanmasından markette rafa konuluncaya kadar bütün aşamalarını gerçekleştiren ve ödüller kazanmış olan fabrikadır. MÜSAN tüketicinin hakkı olduğuna inanarak, binasının dışını değil, üretim tesislerinin içini gösteren yegane firma olmuştur. Paketlemeci firmalar ise, günün şartlarında piyasada hangi biber bulunuyorsa çuvallar içinde satın alarak cicili-bicili ambalajlarda paketleme yaptığından, kalitelerinde süreklilik sağlayamamakta, uygun biber satmadıkları ortaya çıkınca da kendilerinin üretici olmadığı, sadece paketlemeci olduğu düşüncesinin arkasına sığınmaktadırlar. İşte bu şartlar altında, tüketicinin sağlığını düşünerek Aflatoksinsiz biber üretmek, piyasaya dürüstçe tek kalite ve sağlıklı biber sunmak bir ayrıcalıktır. Bu konu; Tarım Bakanlığı'nın üretim yerlerini, Sağlık Bakanlığı'nın da satış yerlerini tam olarak denetleyip, sağlıksız biberlerin satışını durdurarak, toplatıncaya kadar gündemden kalkmamalıdır. Farklı kalitelerde tüketicinin seçimine uygun kırmızı biber pazarladığını iddia ederek halkı zehirleyen firmalar bir an önce durdurulmalıdır. Piyasada, TSE, Türk Gıda Kodeksi, HACCP vb. belgeleri ile pazarlamasına meşruiyet kazandırmaya çalışan ve kaliteli ürün olduğu hissini uyandırmaya çalışan markalar denetlendiğinde ciddi problemler su yüzüne çıkmaktadır. İşte bunlardan biri Mahkeme kararı uyarınca bu kuruluşların haksız rekabet oluşturdukları, aflatoksin içeren kırmızı pul ve toz biberlerin toplatılması ve imhası, karar kesinleştiğinde masrafını karşılayarak 100.000'in üzerinde tirajı bulunan bir gazetede duyurularak ilanı, sonuçları çıkmıştır. Bütün bu gelişmeler şu anda acı kırmızı biberi satışa sunan grosmarket ve baharatçıların bugüne kadar reddettiği durumdan kaçamayacaklarını göstermektedir. Bir an önce halk sağlığıyla oynayan grosmarketlerin kapatılması için savcılık nezdinde girişimler başlatılmalı, bu ürünleri yapanlar hakkında ise meslekten men cezaları Sanayi ve Ticaret Odaları tarafından uygulanarak sektörde ciddiyet sağlanmalıdır. Şafak Kordel - İstanbul