Millete acı çektiren darbecilerle mücadele devam etmelidir

A -
A +

İdeolojik fikir ayrılığı, milletimize ve ülkemize çok pahalıya mal olmuştur. Milletimizin bir kısmını sağcı, bir kısmını solcu diye bölmüşler, sonra da birbirleriyle çatıştırmışlar. Devamında da darbe yaparak, ülkemizi 50 yıl geriye götürmüşler. Bugün geriye dönüp baktığımızda, hep şunu düşünüyoruz; acaba bizi kimler, neden, ne için kullanmışlar? Savunduğumuz fikirler, acaba ülkemizin geleceği için, ne anlam taşıyor? Merkeze insanımızı koyduktan sonra, şunu diyebiliriz; sağcısı da solcusu da muhafazakârı da bu ülkenin insanıdır. Acaba bu gruplar birbirine neden düşman gibi bakarlar, birbirlerine neden kurşun sıkarlar, anlamak çok zor. Amaç, ülkemizi daha ileriye götürmekse, neden birilerinin emellerine alet olarak, birbirine kin, nefret duyuluyor, kurşun sıkılıyor? Eğer darbe zihniyetinin yok olması isteniyorsa bu, demokrasiye sahip çıkmakla olur. Demokrasinin de gelişmesi için, öncelikle halkımızın demokrasi anlayışının gelişmesi ve milli iradenin ne anlama geldiğini iyi bilmesi gerekir. Bu da siyasi partilerin, halkın seçtiği kişilerin, halktan aldıkları emaneti doğru kullanıp, onların iradesine sahip çıkmalarıyla mümkündür. Bugün halkın iradesine sahip çıkan bir siyasi irade var. Milletimiz de bu iradeye güveniyor ve desteğini devam ettiriyor. Bu siyasi harekete halkımızın verdiği desteğin en önemli sebeplerinden biri, hiç şüphesiz darbelerle yaptığı mücadeledir, milletin emanetine sahip çıkmasıdır kanaatindeyim. Örneği ise, 28 Şubat post modern darbesinin, Ergenekon ve Balyoz darbe planlarının sorumlularının yargılamasıdır; 27 Nisan E-muhtırasına verdiği cevabıdır. Ben de bu darbelerle mücadeleyi sonuna kadar destekliyor ve siyasi iradeyi ayakta alkışlıyorum. Milletimiz de alkışlıyor ve destekliyor. Yolumuz açık olsun, yarınlarımız aydınlık olsun ki gelecek kuşaklar çok daha iyi bir ortamda yaşayabilsinler. Yüksel Kantar-ARTVİN Aile bütünlüğü, anayasal hakkımızdır Milli Eğitim Bakanlığı, 5.12.2011 tarihinde yayımladığı genelge ile, öğretmen eş durumu atamalarında, "İl Emri" uygulamasını kaldırdığını, bundan sonra atamaların hizmet puanı üstünlüğüne göre yapılacağını bildirdi. Bu duruma göre, eşimizin çalıştığı yerde herhangi bir şekilde kadro açılmadığında ya da hizmet puanımız tutmadığında, eşimizin yanına atamamız gerçekleşmeyecek ve ailemizin bir çatı altında yaşaması mümkün olmayacaktır. Bu durum sonucunda, anne veya babasından ayrı büyümek zorunda bırakılan çocuklarımızın kalbinde açılacak derin yaralar malumunuzdur. İl Emrinin kaldırılması, takdir edersiniz ki hem Sayın Başbakanımız'ın üç çocuk projesine hem de dinimiz ve anayasamızca kutsal kabul edilen aile bütünlüğüne aykırı bir durum olacaktır. Bu olay, ister özel sektörde, ister kamuda çalışsın, eşi öğretmen olan herkesi ilgilendirmektedir. Bakanlık bize, "ücretsiz izne ayrılarak, eşinizin yanına gidin" demekle, tek bir seçenek sunmaktadır. Ancak üzülerek söylüyoruz ki, ücretsiz izin seçeneği de ülkemizin şartları sebebiyle bazı meslektaşlarımızı etkileyecek, ücretsiz izne ayrılan meslektaşlarımız olacak ve böylece de çalışma özgürlüğü ellerinden alınmış olacaktır. Önce anne-baba, sonra öğretmen ve vatandaş olarak tek isteğimiz, MEB'in "İl Emri" uygulamasının kaldırmaması için herkesin bize destek vermesidir. Artık eşimizden, ailemizden ayrı yaşamak istemiyoruz. Lütfen bize yardımcı olun. Bir grup öğretmen Camilere dizilen sıralar yetmedi, şimdi de tenis masası mı konuyor? Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Bir vesileyle bulunduğum OSTİM'de, öğle namazını kılmak için ilk defa Abdülkadir Geylani Camiine gittim. Kapıdan girdiğimde, hemen sol tarafta yepyeni bir masatenisi masası gördüm. Gayriihtiyari neuzubillah dedim ve namazı kılmak için iç kapıdan cami içine girdim. O masatenisi masasının orada durmasına seyirci kalmış bir imamın arkasında namaz kılmak istemedim, farzı ve son sünneti kılıp çıktım. Cami derneği kapalıydı, hemen yandaki gençlik derneğine girip, içerideki 40 yaşlarında iki kişiye durumu anlattım, bana hak verdiler. Camiler ibadet yerleridir, bu saygınlığı, masatenisi masasıyla rencide etmeye kim cüret etmektedir, gerçi oralara koymak da doğru değil ama caminin gençlik derneğinde kocaman boş yer vardı, cami derneğinde de eminim mekân vardır. Bu durum bir skandaldır ve caminin ulviyetine, ibadet kavramının değerine yönelik manevi bir tahripten başka bir şey değildir. Böyle bir sorumsuzluk ve duyarsızlık, Müslümana yakışmaz. Oturma sıralarını dizerek, âdeta kilise görüntüsü vermek isteyenler, şimdi de bu tür sorumsuzluklarla camilerimizi spor salonlarına mı benzetmek istiyor? Lütfen o masayı cami sınırları dışına çıkarınız ve sorumlular hakkında işlem yapınız. Murat Arıkan Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.