200 milyar Dolar kadar borcumuz bulunduğu için devletimizin sıkıntıya girdiği ve bundan kurtulmak için çareler arandığı herkesin mâlûmudur. Her vatandaşın malının % 20'sini devlete bağışlamasından ve başka çözümlerden söz edenler oldu. Bir vatandaş olarak, bu hususta benim de söyleyeceklerim vardır: Bir birey ve vatandaş olarak bu tür uygulamalara karşıyım. Bu ülkeyi yönetenlerin; hükümet, milletvekili ve bakanlar, Başbakan, Cumhurbaşkanı, üst kademedeki bürokratlar önce kendileri fedâkârlıkta bulunmalılar... Ülkemizin borçları, krizler, yolsuzluk, talan, dolan, rüşvet vb. kötü gelişmelerin sorumluları, ülkeyi yönetenlerdir. Yıllardır kötü yönetildik, bu güzelim ülke borç batağına saplandı. Bunda sorumluluğu olmayan vatandaşa bu yükün yüklenmesi adaletli değildir. Zaten vatandaşın verecek fazla birşeyi kalmadı. Zamla ezdiler, vergiyle parasını aldılar, maaşından kıstılar; şimdi de yeni fedakarlıklar isteniyor. Çok yanlış ve yazık. Bu ülkeyi kimler bu hale getirmişse, bedelini de onlar ödemeli. Zamanında o koltuklara oturup, bunun saltanatını sürenler bugün de külfetine katlansın. Eğer onlar görevlerini doğru dürüst yapsalardı, ülke bu hale gelmez, vatandaş bunca eziyete maruz kalmazdı. Rahat koltuklarda oturup, vatandaşın verdiği vergilerden milyarlarca liralık maaşlar alarak hayatlarını rahatlıkla idame ettirenler, vatandaşın bugün kaç lira ile ay sonunu getirdiğini biliyorlar mı? Bunu bilselerdi zaten böyle bir teklifte bulunmazlar, önce kendilerinden başlarlardı. Bunlar konforlu hayatlarından biran önce vazgeçsinler, gerekirse bir süre maaş almasınlar, ülke kaynaklarını savurmasınlar. Devlete ait dipsiz kuyular kapatılsın, arpalıklara son verilsin. Eş-dost kayırmaları bitsin... Yani vatandaş yönetici kesimin samimiyetine inansın, bunlar icraatla ispatlansın. Sonra da gereken fedakarlıklar istensin... Vatandaş olarak artık yanıltılmak, aldatılmak istenmiyor, yoğurdu üfleyerek yiyoruz. Ülkesini seven yöneticiler, güvenimizi kazanarak işe başlamalı... İsmi mahfuz Telekom'dan açıklama 6 Nisan tarihli gazetemizin bu köşesinde yer alan, "İnternete girmek de mi lüks olacak?" başlıklı yazı ile ilgili, Türk Telekom'dan gelen açıklama şöyle: "İnternet dial-up erişimin (145,822 ve 200'lü numaralardan) maliyeti il içi görüşmelerle aynı olmasına, hatta bazı noktalarda 822'li aramaların maliyeti iller arası görüşme bedeline ulaşmasına rağmen, Şirketimiz internet dial-up erişimini, il içi görüşme ücretinin %28'i bir bedelle kullanıcılara sunmaktadır. Şirketimiz internet hizmetinin verildiği 1996 yılından itibaren telefon üzerinden internete erişim ücretlerini (145,822 ve 200'lü numaralardan) telefon görüşme ücretlerine nazaran % 84 daha ucuz tutarak internet kullanıcısını % 84 oranında desteklemiş olup, şu an için desteklenen miktar ise % 72'dir. Bunun Şirketimize 2001 yılındaki maliyeti takriben 1 katrilyon 93 trilyon TL, 2002 yılında da takriben 886 trilyon TL olmasına rağmen şirketimiz bu desteğini sürdürmektedir. İnternet'i teşvik adına şirketimiz internete erişim numaralarına yönelik aramaları maliyetin çok altında % 34 orandaki vergi ve fonlara (% 18 KDV, % 15 Hazine Fonu, % 1 Haberleşme Vergisi) rağmen, ucuza sunmaktadır. Bu durum, şirketimizin bir KİT olarak kamu hizmeti özelliğinin ağır bastığı dönem için, interneti yaygınlaştırmak adına doğru olsa da; özelleştirme kapsamındaki bir şirket için doğru değildir. Şirketimiz 31.12.2003 tarihi itibariyle rekabete açılacağından, internet dial-up erişimdeki ucuzluğun sadece şirketimizin katkıları ile sağlanmasına devam edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, internete ucuz fiyatlarla erişim isteniyorsa, Türk Telekom'un desteklediği % 72'lik bedelin interneti geliştirmekle görevli kurumların (Ulaştırma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Telekomünikasyon Kurumu, Tübitak vb.) ve ilgili işletmelerin (ISP'ler, Türk Telekom, GSM işletmecileri vb) müştereken oluşturacakları bir fon tarafından karşılanmasının gerekli olduğu düşünülmektedir." . İnsan hayatı; bu kadar mı ucuz? Çalışma Bakanı'nın dikkatine; Beyin kanaması geçirdim, işveren başkasının SSK numarasıyla beni Göztepe Nöroşirürji servisine yatırdı. 3 ay kadar ilgilenip, sonra bıraktılar, ilgilenmediler. Şu anda bile başım dönüyor. Hastaneye gidiyorum, sağlık karnem eski olduğu için bakmıyorlar. İşveren de gerekli ödemeleri yapıp yenilemiyor... İnsan hayatı bu kadar mı ucuz? Çalışma Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu konu ile ilgilenirse memnun olurum. Ayhan Yazıcı - İSTANBUL