Mühendisler neden hak ettikleri ücreti alamıyor?

A -
A +

Bütün mühendis arkadaşlara buradan seslenmek istiyorum. Arkadaşlar, gelin düşük fiyatlara çalışmayın, hakkınızı alın, korkmayın, piyasada iş sıkıntısı yok!.. Maalesef değerimizi kendimiz düşürüyoruz. Ben bu mesleğe 700 YTL maaşla başladım. Meğerse adam bana 1400 YTL vermeyi düşünüyormuş, bunu sonra öğrendim. Masa başında kaybetmişim... Bizim emeğimizle trilyon kazanıp, bize kuruş koklatmak istemeyenler de var. Bir arakadaşım 50 YTL zam aldı, 800 YTL maaş alıyor; üstelik 3 yıldır 10 saat çalışıyor. Arkadaşım o işi yapmazsa, firma mecburen daha yüksek maaşla başkasını bulacak. Diğer önemli bir nokta; gelin bu hususta sicili olmayan, çalışan mühendisin emeğini sömüren firmaları tespit edelim; en azından bizden sonra gelecek mühendis arkadaşlar bu bilgileri kullanır, mağdur olup meslekten nefret etmezler. İşlerini sağlama bağlarlar, kendilerini ve ailelerini zarara uğratmazlar... Parayı ödemeyen çoğu şirket, zarar ettiği için değil, biz çalışanlara saygılı olmadıkları için ödeme yapmıyor. Şirket kazanmıyorsa, gerekirse alacağımızı hibe etmesini de biliriz... Bir başka çarpıcı örneği belirtmeden geçemeyeceğim; 75 yaşındaki emekli bir meslektaşımız, büyüğümüz 5 tane yer altı teknik nezaretçiliğe 200 YTL'den toplam 1000 YTL'ye bakıyormuş. Başka bazı usulsüzlükler de yapıyormuş. Bu şekilde genç arkadaşlarımızın ekmeğiyle oynanıyor. İşini hakkıyla yapma, formalite icabı bak; sonra da bir göçük veya grizu patlamasıyla onca insan ölsün... İşte bu gibi olayları deşifre etmeliyiz. Emekli meslek büyüklerimiz bazı yüksek mevkilerde bulunan yetkilileri tanıyor olabilirler. Ama lütfen yeni nesli de düşünün, yarınlarını, umutlarını karartmayalım. Mesleğimiz, yarınlarımız ve ülkemiz için bu tür suistimallerin üstünü örtmeyelim. Odamızın daimi arkadaşlarımız için belirlediği 2000 YTL net ve SSK'dan taviz vermeyelim. Aksi durumlar için odamızı devreye sokalım. Emeklilikten sonraki formalite işi olarak görülüp, ucuz paraya mesleğimiz satılmasın. Firmalarla ilgili bilgi hattı veya sicilleriyle ilgili sayfa açılırsa, buna bilgi bakımından katkı yapalım, meslektaşlarımız rahat etsin. > Madenci >> Böyle bir uygulama başka ülkede var mı? Bu ülkede çalışan maden mühendisleri olarak ortak derdimiz belli. Çareyi de hepimiz biliyoruz! Kanunlar, tüzükler ya da yönergeler bizi de korumalı. Kim ya da kimler düşündü bilmiyorum, ama o kadar ilginçtir ki; 'hangi ülke, kurum ya da insan kendini denetlemesi, şikayet etmesi ve para harcatması için, işe yaramaz gördüğü birine gönüllü maaş versin?" Üzgünüm ama bizdeki uygulama böyle... Peki her türlü düzenlemeyi hazırlayan büyüklerim, hangi iş kolunda, hangi işte görmüşler bu uygulamayı da şu an bizler sıkıntı çekiyoruz. Ben yerin 100 metre altında kömür ocağında %8 oksijen ölçtüm. Bu ortamda çalışmaya ve çalıştırmaya mecbur bırakıldım. Sonuçta ben işi bıraktım kötü genç, kötü mühendis oldum. Ama çalıştığım sürece kimseyi kaybetmedim. Benden sonra bir kişi öldü. Keşke, kimse evine götüreceği bir lokma ekmek için zarar görmeseydi. Kazasız, belasız, bilinçli, kazandığımızı alabileceğimiz ve birlik olacağımız günler için şimdiden kolay gelsin... > K. S. >> Teknolojik aletler sağlığımız için kâbus olmasın! Teknoloji hızla gelişmekte. Her geçen gün yeni buluşlar hayatımıza girmekte. Böylece insanların hayatı kolaylaşmakta ve daha konforlu olmaktadır. Fakat bu gelişim pek çok zararları da gündeme getirmekte. Kanser vakalarının ve pek çok hastalığın artmasında maalesef teknolojinin payı da oldukça fazla. Cep telefonunun gereksiz kullanımı, insanların saatlerce bilgisayar karşısında oturmaları televizyon ve diğer elektronik eşyaların yaydıkları elektromanyetik dalgalar daha stresli ve daha sağlıksız bir nesle doğru insanları götürmekte. Örneğin bilgisayarların, yaydığı elektromanyetik dalgalarla en çok gözlerde olmak üzere, tüm sinir sistemi ve vücut üzerinde olumsuz etkileri vardır. Bu nedenle ekranla en az 120 cm mesafe sağlanarak çalışılmalıdır. Doğru pozisyonda oturmak da çok önemli bir tedbir olacaktır. Genetik yapının bozulması, beyaz kan hücresi (lenfoma) kanseri, kan beyin bariyerinin zedelenmesi, kalp rahatsızlıkları, hafıza zayıflaması ve beyin tümörü riski, kalıcı işitme bozuklukları, embriyo gelişiminin zarar görmesi, kadınlarda düşük riskinin artması, kan hücrelerinin bozulması, bağışıklık sisteminin bozulması, yüksek tansiyon, cilt kanseri gibi saymakla bitmeyen bu zararlar bazı teknolojik aletlerin eseri. Görüldüğü gibi teknoloji pek çok zararlarıyla evimizde. Bu kadar zararları olan bu teknolojiden mümkün olduğunca korunmamız gerekmekte. Bu cihazları mümkün olduğunca az kullanmalı onları oturduğumuz yattığımız kısaca çok vakit geçirdiğimiz yerlerden uzak tutmalıyız. Özellikle çocuklarımızı bu cihazlara alıştırmamalıyız. Bu cihazlarla ilgili bir diğer problem, maalesef bizim bunları sürekli yurt dışından alıyor olmamız. Fakat bu dışa bağımlılığa rağmen, bu cihazları hor bir şekilde kullanmaktayız. Halkımızı bu konuda uyarıyor ve sağduyuya çağırıyoruz. > Kadir Sorucuoğlu (Biyologlar Birliği Başkanı) >> Türkiye imtiyazlar ülkesi olmamalı Vatandaş devletine vergi verir. Vatandaş devletine sadıktır. İhanet etmez. Namusu ile bağlıdır. Ancak gelin görün ki vatandaşın kendine has ayrıcalığı hiç yoktur. Oysa ülkemizde devlet memurunun en alt kademesindeki ile en üst kademesindekinin bile kendine göre ayrıcalığı vardır. Üstelik dokunulmazlardır. Bir suç işlerler ise, önce kendi birimi incelemeye alır, gerek görürse izin verir savcı işe el atar.. Başkaca çok imtiyazları vardır. Toplumun üstünde kişiler gibidirler. Biz ağzımıza dolamışız ya, vekillerin dokunulmazlığı kalksın... İyi de, onlara gelinceye kadar bu ülkede kimlerin ne çeşit dokunulmazlıkları var biliyor musunuz? Kalkacak ise bu dokunulmazlık herkesten kalkmalı. Siyasetçiler kendi dokunulmazlıklarını kürsü ile sınırlasınlar, diğerlerini kaldırsınlar ve diğer tüm imtiyazlı, ayrıcalıklı kişilerin de dokunulmazlığını kaldırsınlar. Sınıf egemenliği, toplumsal egemenlikler, mesleki egemenlikler ortadan kalkmalı... Her yerde, her ilde hemen hemen şu isimlerde "Ev"ler vardır; öğretmenevi, polisevi, orduevi, hekimevi, sağlıkevi, vilayetlerevi, hakimlerevi... Bunları uzatmak mümkün. Ayrıca, bir de "misafirhane" adı altında her kuruluşun yerleri vardır. TCK misafirhanesi, DDY misafirhanesi, Tarım Bakanlığı misafirhanesi, Gençlik spor misafirhanesi gibi... Hatta mesleki odaların ve borsaların da vardır... Kim faydalanır bunlardan, nasıldır, neye göredir, kimedir, niçindir? Yazıktır günahtır, bunca israfa, şaşaaya, ayrıcalığa, imtiyaza... Bunların bakımı onarımı, devletten. Konaklama ve yeme içme sudan ucuz... Devlet desteği ile ayaktalardır... Peki kimden çıkıyor maliyeti, parası? Senden benden... Yani vatandaştan.. Verdiğimiz vergilerden... Yazık değil mi? Devlet basiretli tüccar gibi hareket etmeyi bilmeli. Gereksiz memur ve işçi almamalı. İsrafın önüne geçmeli ve elinde bulunan memur ve işçiye de adam gibi ücretlendirme yapabilmeli. Unutmadan söyleyelim, bir de irili ufaklı memurun kullandığı makam otoları var... Bir de o ayrıcalık var... Vatandaşın böyle imtiyazı var mı? Kimin malını, kimin parasını, kimin vergisini kime peşkeş çekiyorsunuz? Gelin her kesimden her tür ayrıcalığı kaldırın. Eşitliği ve adaleti sağlayın. > Mustafa Göktaş >> Gençliğimiz fuhuş ve ahlâksızlık tuzağından korunmalıdır İstanbul başta olmak üzere, birçok il, ilçe ve beldelerimizde yaşanan, fuhuş olayları bizleri ister istemez düşündürüyor ve endişelendiriyor. Polis ne yapsın, topla topla bitmiyor. Anladığımız kadarıyla, cezalar caydırıcı olmadığı için, korkunç boyuta ulaşan fuhuş ciddi anlamda düşündürüyor. Neler oluyor bize? Yazık değil mi bu insanlara? Evli insanların yuvaları çatırdıyor, boşanmalar artıyor. Fuhuş aldı başını gidiyor... Ahlâktan yoksun, gözlerini para bürümüş fırsatçıların ağına düşürülmüş bazı genç kızlarımızın hâli ne olacak? Özellikle tutunamamış, millî ve manevî yönden yeterince güçlendirilememiş gençlerin bunalımlarından ve zaaflarından medet uman ahlâk düşkünü kişiler mutlaka etkisiz hâle getirilmeli, hak ettikleri en ağır ceza ile cezalandırılmalıdırlar. Toplumumuz ve ülkemizin istikbali için ciddi bir tehlike oluşturan bu gibi olayların önüne mutlaka geçilmelidir. > Necip Yozgatlı

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.