Demokrasi, insan hak ve hürriyetleri, başkalarının haklarına saygı göstermek gibi sözler hepimizin çok sık kullandığı kelimelerdir. Bizler demokrasilerdeki hak ve hürriyetlerin tarifini öğrenirken; "başkasının hürriyetinin başladığı yerde, bizimkinin sona erdiği bir hürriyet" olarak öğrendik ve bu anlayışla kendi isteklerimizin, başkalarını rahatsız etmemesi için çaba sarfettik. Bunu yaparken de, başkalarının da bizi rahatsız etmemesi gerektiğine inandık. Avrupa Birliği'ne girmek için her türlü çabayı sarfettiğimiz şu günlerde, insan hakları adı altında her türlü suçluyu affettiğimiz bu dönemde, acaba yalnızca kanunlarında kendi haklarını korumasını isteyen, tek gücünün kanunlar ve onları uygulayanlar olduğunu düşünenler veya öyle sananlar ne yapacaklar? Ya bu ülkeyi bırakıp gidecekler ya da devlete ve onu temsil eden kurumlara küsecekler mi? Bütün bunları size yazmamın sebebi, 27.09.2002 Cumartesi gecesi meydana gelen bir olayın beni çok üzmesi ve strese sokmasıdır. Yapım gereği bazı haksızlıklara sessiz kalamıyorum, bu da beni çok defa sıkıntıya sokuyor. Ben Tokat'ın Erbaa ilçesinde oturmaktayım. Evim Kredi Yurtların Kız Yurduna 3 ev uzaklıkta bir yerde. O gece bütün ses duvarlarını alt üst eden müzik ve yanında çığlıklarla balkona çıktım. Kız yurdunun bahçesinde bir eğlence düzenlenmiş, hoparlörler sonuna kadar açılmış, öğrenciler çığlık çığlığa eğleniyorlar. Yüksek sesten rahatsız oldum ama pek fazla sürmez diye herhangi bir tepki vermedim. Eşim de o gece çok rahatsızdı, uyumak istiyordu ama bir türlü gürültüden uyuyamıyordu. Pencereler çift camlı olmasına, evimin 3 ev uzakta olmasına rağmen gürültüden uyumak mümkün olmuyordu. Artık dayanamayıp saat 22.20'de 155 Polis İmdatı aradım. Burada çok aşırı gürültü olduğunu, eşimin hasta olduğunu, mümkünse sesin biraz azaltılmasını istedim. Görevli memur; bu eğlencenin saat 23.00'e kadar izinli olduğunu, herkesin eğlenmekte özgür olduğunu ve kendisinin bir şey yapamayacağını söyledi. "Benim özgürlüğüm ne olacak?" diye sorduğumda bir şey yapamayacağını söyledi. Aynı gürültü devam etti ve saat 23.20'de tekrar aradım. Bu gürültünün daha saat kaça kadar devam edeceğini sorduğumda "saat 24.00'e kadar" cevabını aldım. Saat 24.00'te nihayet sona erdi Ben yıllardır devlet için, millet için elinden gelen her türlü fedakarlığı yapmaya çalışan bir insan olarak, bu durumda ne yapmam gerektiğine bir türlü karar veremedim ve en son size yazmaya karar verdim. Ben bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak şu sorularıma cevap istiyorum: 1-Eğlence için izin vermeye yetkili kurumlar, insanların aşırı bir şekilde rahatsız edilmesi için izin vermeye yetkili midirler? Ya da şöyle sorayım; Ben insanları rahatsız etmek için herhangi bir yerden izin alabilir miyim? 2-155 Polis İmdatı arayıp böyle bir rahatsızlığını bildiren insanların bu istekleri dikkate alınıp, o yerin sesini biraz azalttırmak daha kanuni ve mantıklı değil mi? 3-Eğer bu tür sıkıntılarıma 155 Polis İmdat çözüm getiremeyecekse, ben nereden yardım isteyebilirim? Yoksa son günlerde moda olduğu üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne mi başvurmam gerekiyor(!) 4-Girmeyi düşündüğümüz Avrupa Birliği ülkelerinde böyle olaylar meydana gelebiliyor mu? 5-Bu kadar aşırı gürültüyü yapan yüksek öğrenimdeki öğrencilerimizin, çevre konusundaki duyarsızlığı, eğitimimizin hangi seviyelerde olduğuna bir kanıt olabilir mi? Devletimi, vatanımı, milletimi ve onu ayakta tutan bütün kurumlarını çok seviyorum. Devletimin çok güçlü, milletimin bütün insanlarının birbirini seven ve saygı duyan insanlardan oluşmasını isteyen bir insan olarak, bu tür olaylara üzülüyor ve "bana ne" diyemiyorum... > Burhan Erdoğdu - Erbaa / TOKAT Doğu ve G. Doğu'daki okullara çağrı Bakırköy Belediyesi'nden ücretsiz kitap alabilirsiniz. Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Ahmet Bahadırlı tarafından başlatılan "Ücretsiz Kullanılmış Kitap Dağıtımı Kampanyası"ndan artan okul kitapları, Doğu ve Güneydoğu illerinden gelecek taleplere göre gönderilecek. Bu yılki kitap kampanyasına gönüllülerin büyük ilgisi olmuş. Yörede bulunan ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığı halde epey kitap artmış. Belirtilen bölgeden ihtiyacı olanlar 0212 543 50 53 - 0212 543 50 03 numaralı telefonlardan Arzu Zorer'e başvurabilirler... Duyarlı insanlara Yaşamakta olduğumuz bölge, jeolojik konumu itibarı ile engebeli bir arazi üzerine kurulu. Yapılaşma aşaması ise 25-30 senelik bir sürece tekabül etmekte. "Varoşlar" diye de tabir edilen bu bölgenin çarpıklığı yalnız binalarına değil; aynı zamanda kültürüne de yansımış durumda. Mamafih, ciddi anlamda bir kültür erozyonu yaşanıyor. Eğitimsizliğin açtığı boşluğu ne yazıktır ki kahvehaneler (kıraathanenin yeni versiyonu), birahaneler ve internet cafeler (iyi kullanılırsa bir sorun yok) doldurmakta. Bu bir bulaşıcı hastalık gibi her geçen gün biraz daha büyümekte. Yakın zamanda bölgemizde (medyaya da yansıyan) esef verici bir cinayet vakası meydana geldi. Bu olay, anlattığım yozlaşmanın ürünü olan bir insanın ortaya koyduğu acı bir sonuç idi. Artık bu kötü gidişin değişmesi kuvvetle elzemdir. Tez elden bölgemizin "Eğitim, Kültür ve Sosyal Dayanışma Kompleksi"ne ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Buradan duyarlı insanla sesleniyorum. Lütfen en kısa zamada bu güzide eseri hayata geçirelim. Yoksa yarın çok geç kalınmış olabilir. > Hüseyin Pektaş -Ulus mahallesi / GEBZE