Muhalefetin devamlı tekrarladığı bir görüş var. "Bizim dönemimizde terör bitme noktasına gelmişti, hiç olay olmuyordu. Askerimiz şehit olmuyordu. Mevcut hükümet döneminde terör canlandı, olaylar arttı" diyorlar. Herkesin bildiği gibi, ormanda çeşitli hayvanlar yaşar. Eğer onlara ilişmez, bulaşmaz, rahatsız etmez, ortamlarına girmez, vurmaya çalışmaz iseniz onlar da size zarar vermez. Bir başka örnek; köyde zalim, dediği dedik bir kişi varsa, siz de onun her dediğini yapar, sözünü dinlerseniz, size zarar vermez. Kendisine karşı gelen, menfaatine ters düşenlere yönelir. İki kişi neden kavga eder? Birbirlerine taviz vermedikleri, birisi diğerine karşı geldiği, "sen haklısın, dediğin gibi olsun" demediği için kavga yaparlar. Benzer örnekleri çoğaltabiliriz... Terör için de bu durum geçerli değil mi? Terör örgütü, kendi aleyhine gelişen olaylar olunca, geleceği için tehlikeli gelişmeler vuku bulunca harekete geçer. Aleyhinde olan gelişmeleri engellemek için her yolu dener. Şimdiki durum da böyle. Demek ki terörü bitirecek çok önemli tedbirler alınıyor, tabanı onlardan koparacak icraatlara teşebbüs ediliyordu. Terörün beslendiği alanlar daraltılıyor, iç ve dış destekler kesiliyor, örgüt bir cendereye alınıyordu. Hükümetin demokratikleşme, özgürlükleri genişletme, çetelerin üzerine gitme, Ergenekon yapılanmasını deşifre etme çalışmalarından sonra örgütün var gücüyle karşı çıkması, olayları başlatması, süreci sekteye uğratmak için her türlü mücadeleye başlaması hâlâ görülmüyor mu? Örgütü böylesine telaşlandıracak, rahatsız edecek, topyekûn mücadeleye sevk edecek ne gibi adımlar atıldı diye bakmamız gerekmez mi? Muhalefetin biraz da işin bu yönü için kafa yorması ve ülkenin menfaati için doğruları söylemesi vatanperverliğin gereği değil mi? Duran Özdemir Yardımcı olacakları yerde, neden iş yerimizi kapatıyorlar? Sincan Kaymakamlığı ve İlçe Tarım Müdürlüğü yetkililerine; Ben, Ankara'nın Sincan ilçesinde 30 yıldır esnaflık yapmaktayım. Ekonomik krizden biz gıda imalat sektöründekiler de fazlasıyla etkilendik. İş yerimin imalat kısmını bu sebeple kapattım. Hazır alıp satmaya başladım, olmadı. Tekrar imalathane kurdum. Bu defa İl Tarım'ın, İlçe Tarım'ın ve diğer ruhsat işlerinin ağır şartları çıktı. Satış yerime yakın tuttuğum imalathaneme, ruhsat alma safhasında 1144 TL ceza ve kapatma kararı çıktı. Cezamı ödeyemedim, kapattım. 2 ay sonra tekrar iş yeri açtım, 10 gün sonra yine ceza geldi, şimdi yine kapatma aldım. 23 Temmuzda yufka imalatı yaptığım imalathanem, ruhsat işlemleri geciktiği için kapatılacak. Ben bu iş yerimle 3 yetim kız çocuğumu okutuyorum. En az 3-5 aile de bu iş sebebiyle ekmek sahibi oluyor. İş yeri çalışmaya devam ederken, gerekli tadilat ve işlemleri yapsak olmaz mı? Sayın Kaymakamlık, Belediye, İl-İlçe Tarım Müdürlükleri bize gerekli zamanı verip yardımcı olsalar daha iyi olmaz mı? En ağır cezayı verip, iş yerini kapatmanın ne zararlara yol açabileceği bilinmiyor mu? Dul ve 3 kız çocuğu okutan bir kadının iş yerini kapatmak, ekmeğine mani olmak çözüm mü? Aç mı kalalım? Neden ilgililer bu hususta gerekli hassasiyeti göstermiyor? Ayşe Çetin-SİNCAN Okul kıyafetleri Son zamanlarda okul kıyafetlerinin serbest olması için çalışmalar başlamıştı. Ancak bu değişimin neler getirip, neler götüreceği fazla düşünülmeden bu fikir ortaya atılmış, bazı kesimler memnun edilmişti. Böyle bir durumun eğitim açısından telafisi imkânsız olumsuz sonuçlarının da olabileceği düşünülmeli. Bu bir eğitim meselesidir, bazılarının hoşuna gitmese de, gözden kaçırılamayacak hususlar bulunmakta. Böyle bir uygulama ile zengin çocukları ile yoksul çocukları arasında bir kin tohumu ekilebilir. Çocuklar arasında içe dönüklük, pısırıklık, zengin çocuklarında da bencillik oluşabilir. Bunun sonu hırsızlığa kadar gidebilir, bazı çocuklar alamadığı kıyafeti çalmaya yeltenebilecek kadar davranış bozukluğu gösterebilir. Eğitimde, önüne geçilemeyecek zararlar oluşabilir. Bu husus İngiltere'de 80'li yıllarda denendi, mahzurları görülünce vazgeçildi. Kıyafet aynı zamanda öğrencinin kimliğidir. Okul bahçesine yabancı çocukların girmesi, birtakım nahoş olayların olması da bu durumda olabilir, öğrenci ile yabancıları ayırmak imkânsız olabilir. Neyse ki Milli Eğitim Bakanlığı bu konuyu erteledi de bu önemli konu bir oldu-bittiye gelmedi. Bu konu çocuk psikologlarının ve diğer ilgili uzmanların uzun çalışmaları sonucu karar verilebilecek çok önemli bir meseledir. Yanlış bir adım atılmaması için, konunun bütün yönleri enine-boyuna düşünülmeli, öyle karar verilmelidir. Ahmet Dumlu (Emekli Öğretmen) > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00