Aday, eserleri geçtikten sonra sözlüye çağrılıyor. 5 kişilik jüri karşısında, tamamen her bir jürinin kendi öznel yargıları doğrultusunda, konu ile alakalı ya da alakasız sorulara mazur bırakılarak, yine her bir jürinin öznel olumlu ya da olumsuz kararlarının toplamı neticesinde adayın doçent olup olmamasına karar veriliyor. Bu sözlüyü savunanların (sadece bazı profesörler ve bazı doçentler savunuyor) tek bir dayanağı var; "eğer sözlü sınav olmazsa, adayların yayınlarını kendilerinin yapıp yapmadığını nasıl anlarız? Ya başkasına yaptırırlarsa, bu nasıl tespit edilir?" diyorlar. Şu anda, maalesef birçok akademisyen yayınlarını kendi yapmıyor ve asistanlara ya da yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yaptırıyor. Bu şekilde doçent olan pek çok akademisyen var ve maalesef birilerinin dediği gibi sözlü bunu anlamaya yetmiyor. Çünkü doçent adayı bir kişi, yayın listesine koyduğu bütün çalışmaları, sözlüye girmeden önce, en ince ayrıntısına kadar çalışıyor. Gerekirse (ki buna pek çok kez şahit oldum) makaleyi yazan asistan ya da öğrencisinden bu çalışma sırasında yardım istiyor. Yani görüldüğü gibi sözlü sınavın bu etik dışı davranışı engellemeye hiçbir katkısı yok. Sınavın kalkmasını istemeyen profesörlerin büyük kısmı, doçentlik sınavındaki bu gücün ellerinden gitmesini istemiyorlar. Bu sınav sayesinde, alt kademedeki yardımcı doçent ve aşağısı akademik unvandakilere istedikleri gibi davranabiliyorlar. Sürekli birilerinin kendilerinden sınav sebebi ile bir şeyler istemesi hoşlarına gidiyor. Ayrıca maalesef bazı hocaların sözlü sınavda desteklemek karşılığı, bazı adaylardan çok farklı isteklerde bulundukları da sürekli konuşuluyor. Sınavın devamını isteyen doçentlerin bir kısmı ise, ileride bu güce kendileri sahip olmayı düşündükleri için, ayrıca kendileri sözlü sınav öncesi uğraştıkları için, kendilerinden sonra gelenlerin de aynı zorlukları yaşamasını istiyorlar. Biz bilimsel çalışmalarda dünyada ilk 400 üniversite arasına bir üniversite sokamadık. Hal böyle iken, niye bu ilk 400'de yer alan üniversitelerin bulunduğu hiçbir ülkede olmayan ve bilimsel çalışmalara olumsuz etkisi olan bir sözlü sınavında ısrar ediyoruz? Pek çok alanda taklit etmeye çalıştığımız bu ülkeleri, akademik yükseltilmeler konusunda neden taklit etmeye çalışmıyoruz? Yoksa birileri ülkemizdeki bilimsel çalışmaların artmasından mı korkuyor? Çünkü sözlü sınavı iptal edilip, yayın şartı yukarı çekilirse, ülkemizdeki bilimsel yayınların büyük oranda artması kaçınılmazdır. Ayrıca sözlü sınavının sebep olduğu baskının ortadan kalkması ile, akademisyenler daha özgürce ve korkusuzca, istedikleri konuda çalışma yapma imkânı bulabilirler. H. Fazıl Küçük >> İş yerlerine zabıta baskısı İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin tabela operasyonu tam bir komediye dönüştü. Belediye Meclisi tarafından alınan karar neticesinde, İzmir'deki bütün tabelaların 50x100 cm olması gerekirken, Zabıta kendi inisiyatifine göre karar veriyor. Aynı binada bir şirketin tabelası kaldırılırken, diğer şirketin tabelası kalsın deniliyor. İş yerleri tedirgin ediliyor. İş yerlerine farklı farklı uygulamaların yapılması, İzmir esnafı arasında tartışmalara yol açıyor. Zabıtalar ile İzmir esnafı arasında da tartışmalar sürüyor. Konu hakkında, İç İşleri Bakanlığı'nın Soruşturma başlattığı biliniyor. Zabıtaların keyfi tutumu devam ederse, İzmir'de ekonomik krizin hızla arttığı bir dönemde, birçok iş yerinde cinnet sınırının aşılabileceği endişesi yaşanıyor.. İzmir'deki tabela kargaşası CHP'li Milletvekilleri tarafından da biliniyor. Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde başlayan tabela kargaşasında, iş yerlerine farklı farklı ölçüler bildirili-yor. Hatta bazı şirketlerin aynı statüde olan tabelalarının kaldırılmasının istenmemesi partizanlık endişelerini güçlendiriyor. Bir grup esnaf-İZMİR >> Şehitler arasında ayırım olur mu? Ben şehit eşiyim. Eşim, er olarak vatani görevini yaparken, trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Acımızı içimize gömdük, bir çocuğumla kaldım. Tek istediğim, devletimizin bana da iş vermesi. Diğer şehit eşleri gibi, bana neden iş verilmiyor? "Görev şehidi" diye bir yasal yanlışlık var bu ülkede... Zor durumdayım... Şehitlik kanunu ne zaman çıkarılacak? Bizim sıkıntımıza da çözüm bulunmayacak mı? Derya Gencerler (Şehit Eşi) >> Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00 Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna / İSTANBUL