Neden umut tacirliği yapılıyor?

A -
A +

Ben üniversite mezunuyum ve işsizim. Malum, son zamanların deyimiyle "beyaz yakalı" işsizler sınıfındanım. Tabii sadece ben değil, benim gibi binler, onbinler var belkide... Ancak, bu pozisyonda olan benim tanıdığım, aynı problemi paylaştığım beş arkadaşım var ve bizler ortalama 28- 29 yaşlarındayız. Yani ülkemiz için en faydalı olacağımız, aldığımız eğitimi, bilgi ve becerileri en etkin biçimde kullanabileceğimiz dönemdeyiz. Ama ne var ki, bahsettiğim şeyleri kahvehane köşelerinde duman altı olmuş masalar etrafında, iskambil kağıtları ve okey taşlarının eşliğinde her geçen gün biraz daha yitirmekte olduğumuzu düşünüyor, hatta bundan da öte, bu sekilde olduğunu görüyoruz. Her şeyin aleyhimize geliştiği bu dönemlerde bizler yine de iş konusunda umudumuzu yitirmiyor ve "belki bugün" diye yeni bir güne başlıyoruz her gün... Bütün iş ilanlarını basından takip ediyoruz, ancak şu ana kadar bir sonuç elde edebilmiş değiliz. Ben ve bahsetmiş olduğum arkadaşlarım 2000 yılının Kasım ayında yapılan DİS'i (Daimi İşçi Sınavı) kazandık, "kazandı" belgesi gönderildi. Ama ne var ki hâlâ atamalarımız yapılmadı. Hatta bu sınava ilişkin hiçbir fakülte mezununun ataması yapılamadı diye biliyoruz. İşçi Bulma Kurumu'na da defalarca sormuş olmamıza rağmen, böyle bir talebin olmadığı bilgisini aldık. Şimdi soruyorum: Madem bu konuda bir işe alım ve atama yapılmayacaktı, neden böyle bir sınav yapıldı? Neden bizlere "kazandınız" diye belge gönderildi? Neden hâlâ bu konuda hiç kimseden ses çıkmıyor? Sınav üstüne sınav yapılıp, insanların umutlarıyla hâlâ neden oynanıyor? Neden umut tacirliği yapılıyor? Yetkililerden bu konuda bir açıklama bekliyoruz. Bizlerin durumu ne olacak? Bizler ülkemizi seviyor ve ona hizmet etmek istiyoruz. Bunun için gerekli eğitimi almanın yanısıra yeterli düzeyde bilgi ve beceriye de sahibiz. Artık bizler de önümüzü görmek ve geleceğe dair planlar yapmak istiyoruz. > 5 arkadaş Bunları yapmanızı bekliyoruz Maliye Bakanlığı'na; Ben tek maaşlı, iki çocuğu okula giden, kirada oturan ve başka hiçbir geliri olmayan devlet memuru bir vatandaşım. Ekonomik sıkıntı içinde kıt kanaat geçinmeye çalışıyorum. Şahsım ve benim gibi diğer çalışan arkadaşların bazı problemlerini belirtip, sizden çözüm bekliyoruz. 1. Eşi çalışmayanlara eş yardımları olarak verilen paranın artırılmasını arzu ediyoruz. 2. Üniversitede çocuğu okuyan bir memura eğitim parası olarak bir aylık gıda masrafı ve diğer ihtiyaçlarını karşılayacak kadar çocuk parası yardımı yapılmasını arzu ediyoruz. 3. Devlette çalışanların ücretleri arasında büyük dengesizlikler bulunmaktadır. Bu dengesizlik, az maaş alanların lehine değiştirilerek, adil bir ücret sistemi getirilmeli, sosyal denge sağlanmalıdır. 4. Devlet memurlarına, lojman ve kira yardımı adı altında 200 bin, 400 bin, 600 bin gibi çok komik bir ödeme yapılmakta; bu meblağ ya tamamen kaldırılsın, ya da günümüz şartlarına uygun hale getirilsin. 5. Günümüzde hemen hemen her ailede bir araba var. Genellikle borç-harç alınan bu arabalar lüks değil, ihtiyaçtır. Evin bir eşyası gibidir, ticari değildir. Durum böyle iken; aracımızın vergileri, muayene ücretleri, sigortası şu anda bütçemizi çok zorluyor. Bunlar makul bir seviyeye indirilsin. 6. Memur maaşları ayarlanırken, düşük maaşlı memurlara çok, yüksek maaşlı memurlara az artış sağlansın. Bu hususlarda Bakanlığınıza ve Hükümetinize çok güvendiğimizi ve sizlere büyük umutlar bağladığımızı belirtir, hızlı icraatlarla düzeltmeler yapacağınıza inanıyoruz. > İsmi mahfuz - ORDU Mağduriyetimiz giderilsin Başbakanlık Makamına; Resmi Gazetenin 03.09.1991 tarih ve 21010 sayısında yayımlanan "Devlet Memurları Kanununda Değişiklik yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname" başlıklı 453 karar sayılı KHK'nın "Kanunla iktisap ettikleri kazanılmış hak ve aylıkları bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durumlarına bakılmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın bir üst derecenin aynı kademesine getirilir ve alt derecede bulundukları kademede geçen süre, üst derecedeki kademede geçmiş sayılır" denilmektedir. Göreve, yukarıda zikredilen kanun Hükmünde kararnamenin uygulanmasından sonra atandığım için, anılan tarihten önce atanan memurlara tanınan ücret iyileştirmesinden yararlanamadım. Anayasa ile güvence altına alınan "Eşit işe eşit ücret" ilkesi gereği, benden önce memur olarak atanan mezun olduğu okul, yaptığı iş ve üstlendiği sorumluluk aynı olan fakat 453 sayılı KHK hükümlerinden yararlanan memurlardan daha az ücret almaktayım. Hukuk devletinde idarenin çalışanları arasında ayırım yapmaması, objektif olması esastır. Çalışanlar arasındaki eşitsizlik kanun gereği de olsa zaman içerisinde ortadan kaldırılması gereklidir. 453 sayılı KHK'nın uygulanması üzerinden 11 yıl geçmiş olmasına rağmen ücret konusundaki eşitsizlik devam etmektedir. Bu ücret eşitsizliği ise çalışma barışını zedelemekte ve kamu işyerlerindeki verimliliği düşürmektedir. Çalışanlar arasında bu eşitsizliğin ortadan kaldırılarak ben ve benim durumumda olan memurların 453 sayılı KHK hükmünden yararlananların durumuna getirilmesini talep etmekteyim. Yukarıda açıkladığım sebeplerle, 453 karar sayılı KHK'nın uygulanmasından sonra atanan memurların ücretlerinin, derece ve kademelerinin 01.03.1979 ve 03.09.1991 tarihinde devlet memurlarına bir üst derece verilmesi uygulanmsından yararlanan memurların seviyesine getirilmemiz benim ve benim durumumdaki binlerce memurun mağduriyetini önleyecektir. Hükümetimizin bu konuyu çözmesini arz ederim. > İsmi mahfuz (Mağdur memurlar adına) - ISPARTA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.