Yeni düzenleme ile, şirketlerin internet ortamında site kurmaları mecburi olacakmış. Zaten çoğu şirket yıllardır bu uygulamayı başlatmış. Net ortamında alışverişin boyutları da gittikçe artıyor. Artık bilgisayarınızın bir tuşuna basarak, dünyanın herhangi bir köşesinde bulunan bir malı alabilirsiniz, üstelik evinize kadar getirip teslim ediyorlar... Ama bu da beraberinde istismarları getirmiş. Gelen şikayetlerden anlaşıldığı kadarıyla, net ortamındaki alışverişlerde yapılan sahtekarlıklar, aldatmalar gittikçe artıyor. Vatandaş bunun karşısında ne yapacağını tam olarak bilmemekte. Çoğu kişi uğradığı zararı sineye çekiyor... Sergilenen mal için bir fiyat belirlenmiş, vatandaş o mala talip olunca ilave para isteniyor. Gönderme, nakliye parasında taahhütlere uyulmuyor. Tüketici mağdur ediliyor... Ayıplı, ya da farklı mal gönderiliyor... Hayatımızın bir gerçeği olmuş ve gittikçe yaygınlaşacağı anlaşılan "net" ortamında yapılacak alışverişlerde tüketiciyi korumaya yönelik ciddi tedbirler alınmalı. Kağıt üzerinde bu tedbirler alınmışsa, bir an önce uygulamaya geçilmeli ve vatandaş da bunlardan haberdar edilmelidir. Afetlere karşı hazırlıklı olmalıyız Doğru yerde, doğru malzemeyle, teknik şartlara uygun binalar inşa edersek, şehirlerimiz de bu binalardan oluşursa, deprem ve diğer afetler bizi etkilemez. Şehirlerimizi ve binalarımızı konuşlandıracağımız yerlerin, deprem açısından hassas olan bölgelerden, fay hattından uzak olmasına özen göstermeliyiz. Bolu-Marmara denizi güzergahındaki fay hattında, plansız-programsız yoğun yapılaşmaya gidilmesi, 17 Ağustos ve sonrası depremlerde can ve mal kaybını, dünyadaki benzer depremlerle kıyaslanamayacak şekilde arttırmıştır. Şehirlerimizi ve binalarımızı konuşlandıracağımız zeminin; uygun olmasına dikkat etmeliyiz. Adapazarı örneğinde olduğu gibi, su seviyesinin yüksek olduğu, tarıma elverişli, taban arazilere şehirlerimizi kurmamalı, binalarımızı inşa etmemeliyiz. İnşa edeceğimiz binaları, projelendirirken ve inşa ederken, zeminin özelliklerini dikkate alarak hareket etmeliyiz. Özellikle deprem riski yüksek olan bölgelerde, yapı teknolojisi ve malzemeler, ona göre seçilmelidir. Bölgelerimizin hassasiyetlerini dikkate almalıyız Yeryüzünün her kesimi az ya da çok çeşitli doğal afetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Ülkemizde de bölgeler arasında farklılıklar gösteren doğal afetlerle karşı karşıyayız. Yurdumuzun doğusundan başlayıp batıya doğru uzanan fay hattı boyunca ve Marmara, Ege bölgeleri deprem açısından daha hassas bölgelerdir. Seller ve heyelanlar açısından en hassas bölgelerimizin başında, Karadeniz bölgemiz gelmektedir. Sinop'tan-Artvin'e kadar Karadeniz kıyı şeridine baktığımızda, heyelan ve su baskınları açısından yüksek bir risk taşımaktadır. Yanlış şehirleşme ve altyapı yetersizliği sonucu, afetler nedeniyle büyük kayıplar vermekteyiz. > Remzi Kozal (Mimar-Ekonomist) Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00