Yüksek Tahsil öğrencisi olup da, kalacak bir yer sıkıntısı çekmeyen pek az öğrenci vardır. Devletin açtığı yurtlar sayısal olarak ihtiyaca cevap veremediği gibi, kalitatif olarak da, maâlesef ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır. Ticari amaçlı özel yurtların da zaman içerisinde piyasadan çekildiklerini ve çok asgari seviyelere indiklerini müşahede etmekteyiz. Şimdi, daha çok sivil toplum kuruluşları olan "Vakıf ve derneklere" bağlı yurtlar faaliyetlerine devam etmektedir. Bunlar, kâr amaçlı değildirler. Böyle olmakla berâber, öğrencilerden teberrû (bağış) amaçlı olarak aldıkları paralar, maliye tarafından ücret olarak değerlendirildiği için, bu sivil toplum kuruluşları, iktisadî işletme adı altında bu faaliyetlerini yürütmek zorunda bırakılmışlardır. Yani, vakıf ve dernek faaliyeti, ticarî bir faaliyetmiş gibi gösterilmeye başlanmıştır. Yurt, eğitim faaliyeti gibi tamamen öğrencilere bir destek, hem de çok önemli bir destek hizmeti olan bu faaliyeti, ticarî bir faaliyet olarak değerlendirmek doğru değildir. Bir sivil toplum kuruluşu, gerçek manada bir ticarî faaliyeti için, bir iktisadî işletme kurabilir ve "kâr amaçlı" olarak bunu devam ettirir ve elde ettiği kârları da, ana kuruluşuna aktarabilir. Fakat Eğitime destek amaçlı bir öğrenci yurdunun, Türkiyemizin şartları içerisinde kâr etmesi çok zordur. Çünkü bu yurtlarda kalan öğrencilerin çoğu işçi, çiftçi, memur çocuğu olduğu için en asgarî seviyedeki yurt ücretini bile ödemede zorlanmaktadırlar. Üniversitelerin açık olduğu 10 aylık dönemde, öğrencilerden aldıkları ile âzâmi hizmeti (yemek, ısınma, barınma vs...) vermeyi amaçlayan bu yurtlar, Temmuz Ağustos tatil aylarında büyük sıkıntı çekmektedirler. Devletimizin bu kadar fedâkârlıklara katlanan bu yurtlarımızı desteklemesi (subvansiye) etmesi gerekir, diye düşünmekteyiz. Ayrıca, Yurt İktisadi İşletmelerinin kestikleri faturalar %18 nispetinde KDV'ye tâbidir. Hemen görüldüğü gibi bu oran oldukça yüksektir. Geniş halk kitlelerinin tüketimi olan temel gıda maddesi ekmekte bu oran % 1 iken, aynı halk kitlesinden, çocukları üniversitede okuyanlara % 18 oranını uygulamak, kanunun mantığına ve sosyal adalet anlayışına uygun düşmemektedir. Dolayısıyla, yurt işletmelerine uygulanan KDV oranının % 1'e düşürülmesi veya hiç olmazsa % 8'e düşürülmesi en büyük temenni ve isteğimizdir. > Sait Yolaçan (İhlâs Vakfı Yurt ve Eğt. Hizm. İkt. İşletmesi Sorumlu Müdürü) Süresiz Vekil İmam Hatipler Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Biz Süresiz Vekil İmam Hatipler olarak görev yapmaktayyz (İlahiyat Fak. Mezunu olarak). 1. Bu hakkı bir komisyon tarafından sınava tabi tutularak aldık. 02.06.2004'te yeniden aynı tip komisyon ve konu başlıklarıyla yeniden sınava çağrılıyoruz. 2. Sınav için söz konusu konu başlıkları; Akaid, Fıkıh, Kur'an-ı kerim... İlahiyat Fakültesi mezunları olarak, bizler sadece bu konu başlıklarını, büyük toplumsal görevler üstlenen imamlar için yetersiz görüyoruz. Sizden ricamız; 1. Süresiz vekilliğin ne olduğunu ve ne zamana kadar geçerli olduğunu (süresiz sözcüğünün ne anlama geldiğini), 2. Neden bizlerin tekrar tekrar aynı başlık ve komisyonlarla sınava tabi tutulduğumuzu, 3. Yabancı dil, Bilgisayar, Psikolojik ve Sosyal Eğitimler, Formasyon Eğitimleri gibi konuların neden yeterlik sınavları için kriter başlığı olmadığını bizler adına öğrenmeniz ve daha da fazlası, 02.06.2004 tarihinde yapılacak sınavlarda bunların yeterlilik kriterlerine dahil olması konusunda bizlere yardımcı olmanız... > H.Gül (Süresiz İmam Hatip)-İSTANBUL