13 yıllık öğretmenim. Lisede. 13 yıldır öğrencilerin kravat takma alışkanlığı üzerinde Milli Eğitim'in tahakkümünü uyguladık. Ancak bir türlü -bu konuda- bir arpa boyu mesafe katedemedik. Bu mesele, öğrenci ile öğretmenin, öğretmenle idarecinin, öğrenciyle idarecinin arasını açmış, okullarda lüzumsuz bir gerginliğe yol açmıştır. Biz şöyle düşünürdük: Tamam kravat ne işe yarıyor bilmiyoruz, ama bu kural konulmuş, bu kurala herkes uymak zorunda, yoksa anarşi olur vs. vs. İstemesek de bu kuralı uygulatmak için öğretime ara verir, sınıf içinde, koridorda, nerede denk gelirse öğrenciye kâh kravatından tutarak, kâh kızarak, kâh nasihat ederek devamlı bir baskı-zulüm uygulama yarışına girerdik. Öğrenci bu, biz ne kadar baskı yaparsak onlar da o kadar aksi davranmaya başlıyor. Neticede öğretmen öğrenci ilişkileri geriliyor, bu, sınıf ortamına yansıyor, dersleri etkiliyor, okul ortamına yansıyor, bütün öğretmen ve idarecileri mutsuz ediyordu. Disiplinler, azarlamalar, kavgalar... Bitmiyordu. Bugün geldiğimiz nokta ise çok farklı, çok şükür. Evet, bugün Milli Eğitim olarak, yıllarca uygulanan bu kravat zulmünü, tahakkümünü, kısmen de olsa anladık, hatadan çark ettik. Bugün okulumuzda tişört uygulaması var. Gömlek giyen birkaç öğrenci kaldı. Onlar da genellikle kravat takmıyor, göze batmadıkları için kimse onlara niye takmıyorsun da demiyor zaten. Bu uygulama ile şunu gördük: Oh be ya! Neymiş o eski günlerde çektiklerimiz. Oğlum kravatın nerede? Oğlum kravatını yukarı çek. Hocam kravat bağlıyorum. Oğlum getir ben bağlayayım. Hocam arkadaşım kravatımla beni boğmaya kalktı. Vs. vs. diyalog ve saçmalıklar artık yaşanmıyor. Bugün gelinen noktada öğrenci rahat, öğretmen rahat, idareciler rahat. Bu rahatlık sınıf ortamına çok güzel, olumlu bir şekilde yansıyor. Derslerin sağlıklı bir biçimde işlenmesinde ve başarı oranlarının yükselmesinde çok büyük katkısı olduğunu görüyorum. Hani denir ya: "Öğrencinin kılığı kıyafeti ile değil, kafası ile ilgilenmek gerek." Evet bu söz bir yere kadar doğrudur. Bir yere kadar çünkü -kılık kıyafet genellemesi- bizi başka olumsuz sonuçlara götürebilir. Memleketimizde, dinimiz gereği, geleneklerimiz gereği, bazı kısıtlamalar yapılmak zorunda. Öğrenci tamamen serbest bırakılamaz. Ancak bu kravat meselesi bunun dışında tutulmalıdır. Çünkü kravat takmak çok saçma. Ne işe yaradığını, niye takıldığını, neden taktırıldığını biri çıkıp izah edebilir mi acaba?.. Evet, gelelim meselenin ikinci ama birincisi kadar elzem ve önemli kısmına. Öğretmenlere de kıyafet tahakkümünün kaldırılması meselesine. Evet, yıllarca koskoca hocalara, yeri gelince elini öptüğümüz, saygıda kusur etmediğimiz, baş tacı dediğimiz hocalara ne zulümler, ne tahakkümler uyguladık, uyguluyoruz. Bu ne ikiyüzlülüktür Allahım. Hele bu saygıdeğer hocalardan bir tanesi bir gün kravat takmasın. Veya birkaç günlük bir sakalla okula gelsin. Aman Allahım, sen ne yapmaya çalışıyorsun sayın, çok saygın hocam, sen böyle yaparsan öğrencilere ne deriz? Şuna ne deriz, buna ne deriz... yollu çıkışmalar, nasihatler, azarlamalar herhalde o hocanın saygınlığını korumak için yapılmıyor? Ya niçin yapılıyor? Kuralları korumak, bu niçin peki? Kimilerinin rahatı bozulmasın için. Onlara sormak gerek: Sizin farkınız ne? Sizin öncekilerden farkınız bu kadar mı? Ne yani, biz sizi bu kadarcık bir fark için mi tercih edeceğiz? İyi düşünüp taşının, bu kadarcık bir fark için, babam olsanız sizin yolunuzu tutmam, sizin sözünüze inanmam, size güvenmem. Ya öğretmenlere hak ettikleri saygıyı tesis için gerekli düzenlemeleri yapar öğretmenleri bu zulümden kurtarırsınız ya da çıkıp öğretmenler gününde büyük laflar ile biz öğretmenlerin ne kadar saygın olduğumuz palavralarını terk edersiniz. Bu iki davranıştan ikisi de üçüncü davranıştan onurlu ve insanca olur. Çünkü üçüncü davranış -bugünkü davranış yani- hem ikiyüzlü, hem onursuz, hem de kişiliksizlerin işidir. Sözü kısa kesmek gerek vesselam. Samimiyet isteyen samimi olacak, iş isteyen iş yapacak, başarı isteyen başaracak, insanlık isteyen insan olacak. Bir Öğretmen >> Artvin Belediye Meclisi 5 yıldızlı otel yapılmasına engel olmamalıdır Artvin Valisi Sayın Necmettin Kalkan, Green Park Hotel ve Resort oteller zinciri yönetim kurulu başkanına ricada bulunarak, Turizm Şehri Artvin ilimize beş yıldızlı otel yapmasının sözünü alır. Tabii ki bu teşebbüs, Artvinlileri de ziyadesi ile memnun eder. Yönetim Kurul Başkanı, ilimize iki günlük çalışma ziyaretinde bulunur. Otel için, Artvin Merkez Çay Ağzı Mahallesi'nde, Karayolları ve bir kısmı da İl Özel İdaresine ait toplam 8.000 metrekarelik arazi uygun görür. Alanın "Turizm Tesis Alanı" olarak tahsisine yönelik çalışmalar bitirilir. Belediye Meclisinin de oy birliği ile, bu alan imar planına "Turizm Tesis Alanı" olarak işaretlenir. Arsa üzerine turizm amaçlı otel yapmak için, Turizm Bakanlığı'nda ihaleye çıkma safhasında, Artvin Belediye Meclisinden, "İmar planında verilmiş inşaat emsalinin kat adedine uygun olmadığı ve bu alanda nüfus yoğunluğunu artırıcı değişiklik yapıldığı" gerekçesiyle, oy birliği kararı ile reddedilir. Böylece Artvin, 5 yıldızlı büyük bir turizm yatırımını kaybeder. Hiçbir gerekçe, bu projenin reddedilmesini haklı çıkarmaz. Kaldı ki, Artvin'e 5 yıldızlı otel kazandırmanın, Artvin'e ne kaybettireceğini bizler bilmiyoruz. Artvinli herkes, ilimizi turizm ve eğitim kenti olarak addederken, turizm amaçlı yapılacak olan beş yıldızlı otel yatırımı projesine, Belediye Meclisi'nin vermiş olduğu ret kararı oldukça düşündürücüdür. Artvinlilerin hayal ettiği bu yatırımın gelmesi için, Belediye Meclisi, kararını tekrar gözden geçirip, Artvinliyi memnun edecek yeni bir karar alması beklenmektedir. Yüksel Kantar >> Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00