ÖĞRETMEN ADAYLARI: Mağdur durumdayız!

A -
A +

Alınan bir kararla, artık şubatta öğretmen ataması olmayacağı, atamaların sadece ağustos ayında yapılacağı açıklandı. Üstelik bu değişiklikten önceki atamalarda, Okul Öncesi Öğretmenliği'ne kontenjan açmak için, diğer branşların alımı azaltılmış ve diğer branşlar mağdur edilmişken. Geçen yıl ilk atamada ve tek seferde Sınıf Öğretmenliği'nden 6300 kişinin ataması yapılırken; 2009 yılı ağustos ve aralık atamasında, yani iki seferde toplam, sadece 4200 kişinin ataması yapıldı. ŞUBAT ATAMASI DEVAM ETSİN Zaten yeterince az ataması yapılan branşların elinden, şubat atamasının da, birdenbire oldubittiye getirilip alınmaya çalışılması, zulümden başka bir şey değildir. Bu karar maalesef binlerce öğretmen adayını ve ailelerini çok üzmüştür. Çünkü; -Şubatta atama olmayacağı kararı, aralık atamalarından sonra alındı. Bu da, şubatta atama olacağına inanarak, ona göre tercih yapan veya hiç tercih yapmayan-yapamayan öğretmen adaylarını hayal kırıklığına uğrattı ve atanma umutlarını yıktı. Aralık atamasını kıl payıyla kaçırıp, şubatı bekleyen öğretmen adayları da bu karardan son derece muzdarip. Çünkü; belki bu onların son şansıydı ve içlerinde, puanlarının geçerliliği şubattan sonra bitecek çok sayıda öğretmen adayı var. PLANLARIMIZ ALTÜST OLDU! Pek çok öğretmen adayının hayat düzeni altüst oldu. Birçoğumuz nişan, düğün, askerlik, yüksek lisans, vb. hayatını etkileyecek durumları ertelemek zorunda kaldı. Hepimiz öğrencilikte aldığımız Öğrenim ve Katkı Kredilerini geri ödemek zorundayız. Ancak çalışmayan, elinde maddi kazancı bulunmayan biz öğretmen adayları 7-8 milyarı bulan bu borçla boğuşmaktayız. Lütfen, bütün bunları göz önünde tutarak, şubat atamasının son defa da olsa, yapılmasını sağlayın. Bu, öğretmenlerin, öğretmen adaylarının morallerini yerine getirecek ve inanın daha verimli olacaklardır. > Bir öğretmen adayı Sağlığımız için gıda ve sularımızı korumalıyız Teknoloji gelişti. Verimliliği artırmak için, ilaçlar ve kimyasal gübreler tarımda kullanılmaya başladı. Kimyasal gübrelerle birlikte, insanlarımızda görülen hastalıklar da arttı. Oranı gittikçe artan kronik hastalıklar, obezite ve diğer rahatsızlıklar... Bir vatandaş olarak, işe ekmekten başlanmasını tavsiye ediyorum. Eskiden üretilen buğday değirmene getirilir, kepeği ayrılmadan başka bir katkı maddesi de ilave edilmeden ekmek yapılırdı. O dönemde kullanılan un ve ekmek çok sağlıklı idi, bu da insanlarımızın sağlıklı olmasıyla kendini gösteriyordu. Teknolojinin gelişmesiyle, kurulan un fabrikaları ile birlikte, özellikle şehirlerde üretilen ekmeğin beyazlaştığını görmekteyiz. İsteyenler için ayrıca kepekli ekmek de ürettiklerini söylüyorlar. Hastalanıp doktora gittiğimizde de, doktorun "beyaz ekmek yeme" uyarısıyla karşılaşıyoruz. Şifa kaynağımız olan buğdayımız, kepeği ayrılarak ve başka katkı maddeleri katılarak hastalık kaynağı haline getiriliyor. Bir vatandaş olarak yetkililere sesleniyorum; halkımızın sağlığı için, bütün ekmekler kepekli undan üretilsin. Buğday unundan kepek ayrılmasın, ayrıca kepekli ekmek üretimi gibi bir gariplik bitsin. Ekmeğimiz, olması gerektiği gibi, ayrıştırılmamış buğday unundan, katkısız olsun. Ama bunun dışında, çavdar ekmeği, yulaf ekmeği gibi çeşitler olabilir. Sağlıklı ekmek için belediyelerimiz devreye girsin, özellikle Halk Ekmek bu hususta öncülük yapsın. Dikkatli baktığımızda, bütün eczanelerin camlarında, "etkili kabızlık ilacı gelmiştir" gibi yazılar görürüz. Birçok hastalığın sebebi de olan kabızlığın oluşmasının en önemli sebebinin yanlış beslenme, beyazlatılmış ekmek olduğu söyleniyor. En çok tükettiğimiz gıdamız olan ekmeğimiz sağlıklı hale getirilirse, bu önemli sağlık problemi çok azaltılmış olur. Hastalıkları önleyici tedbirler yeterli olmadığı için, sağlık sektöründe devletimiz zorlanıyor. Hastalıklarla iç içe olan vatandaş hastanelere akın ediyor. Bu da hastanelerde izdiham oluşmasına, sağlık giderlerinin çok artmasına, büyük ölçüde iş gücü kayıplarına sebep olmaktadır. Devlet ve millet olarak, bu problemin üstesinden gelmeliyiz. Hayat kaynağımız olan temel gıdalar sağlıklı bir şekilde üretilmeli. Çevremiz temiz tutularak, su kaynaklarımızın kirlenmesi önlenmeli, bu kaynaklar korunmalı. Bu husus, ülkemizin ertelenemez en önemli meselesi olarak görülmeli. > Hüseyin Aksu

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.