Ülkemizde her kuruluş, güzel gayelerle başlar. Kâğıt üzerinde herşey harikadır, her şey düşünülmüştür. Bir genelge çıkar: "Bütün öğretmenler öğretmen evlerine üye olacaktır. Aidatları şu kadardır..." Tıkır tıkır kesilir bu paralar. Gün gelir, bir işiniz çıkar, Ankara'ya gidersiniz. Çocuğunuz rahatsızdır, bakanlıkta bir işiniz vardır, veya başka bir şey... Kalmak zorundasınız, akşam gidersiniz öğretmen evine, yer istersiniz. İlgili memurun vereceği ilk cevap bellidir: "Yerimiz kalmadı efendim." Ama kalmak zorundasınız. Cevap yine hazır: "Rezervasyon yaptırsaydınız." Tabii ki siz hastalığınızı rezervasyona göre ayarlayamazsınız. Gerçekten bu öğretmen evlerindeki doluluk, safiyane bir şekilde aidatını ödeyen, gerçekte oranın sahibi olan öğretmenden mi? Keşke öğretmenden olsaydı. Öğretmen evleri, Milletvekillerinin ve üst düzey bürokratların özel malikaneleri gibi kullanılıyor. Sayın vekilin misafiri gelecektir. Talimat gönderir: "Bana 10 kişilik oda hazırlayın, misafirlerim var." Sayın vekilin buna hakkı var mıdır acaba? Ya da bir bürokrat emir verir, "yeğenim bir müddet kalacak, ona uygun bir oda verin". Veya müfettişin çocuğu, eşi, yeğeni, akrabaları tatile gidecektir, gittiği yerdeki öğretmen evinden istifade ederler. Garip öğretmenim gider, yer ister, ama ona yer yok. Biraz ısrar ederse terslenir. Kimlerin kaldığını sorarsa da cevap hazır, "Sana ne?". Aslında gene boş yer vardır, ama bekletilir, hatırlı biri için... Bunu bir öğretmen olarak ben de yaşadım. Ankara'ya çocuğumun tedavisi için gitmiştim. Odanın olmadığını söylediler. Ben olanları bildiğim için ısrar ettim, oflaya, puflaya bir oda verdiler. Ben daha yukarıya çıkmadan, bir ilin Milli Eğitim Müdürü geldi. Onun isteğine, "ne demek efendim, olmaz olur mu, hemen hazırlatalım, buyrun" dediler. Bana odanın olmadığını söyleyen şahsa dönerek, "hani yerin yoktu, neden bana yalan söyledin?" diye sordum. "Benim bileceğim konu" dedi. Hayır, orası öğretmenlerin evi, kimsenin oteli değil. Kimsenin saltanat süreceği yer değil!.. ¥ İsmi mahfuz Güzel ormanımız yanmasın! Orman Bakanlığı ile TEDAŞ yetkililerinin dikkatine; Antalya'nın Serik ilçesinin Zırlankaya köyünden, Kerimler Mahallesine ayrılan elektrik hattı; zeytin ağacının içinden geçmektedir. Ağaç içinden geçen elektrik telleri kısa devre yapmaktadır. Ormanla bitişik olan zeytin ağacının etrafında; yanıcı madde olan buğday kuru sapları bulunmaktadır. Herhangi bir kıvılcım, zeytin ağacını tutuşturur, oradan da kolayca buğday tarlasına ve ormana sıçrar. Antalya'nın sıcağında bir kıvılcım, faciaya yolaçabilir. Biz mahalle sakinleri olarak bu tehlikeli durumu yaklaşık bir yıl kadar önce TEDAŞ yetkililerine bildirdik. Diğer yetkililere de söyledik, ama bunca zamandır, ilgilenen çıkmadı. Biz ormanımızı çok seviyoruz. Bu tehlikeli durum karşısında hemen bir çözüm bulunmalı. Yarın çok geç olabilir... ¥ Zırlankaya Köyü Sakinleri - ANTALYA Kafamızı nasıl derse verelim? Ben 16 yaşında bir öğrenciyim. Ülkenin halini ve kendi halimi düşünmekten, derslerime iyi çalışamıyorum. Benim gibi düşünen birçok arkadaşım var. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, ama başarılı olamıyoruz. Devlet büyükleri eğitim kalitesini yükseltmeye çalıştıklarını söylüyorlar, ama yaptıkları, kaliteyi düşürmekten başka bir işe yaramıyor. Resmi paramız Türk Lirası olduğu halde, piyasada işleyen para birimi Dolar ve Mark. Evine bir ekmek bulup götüren insana "ne mutlu" diyecek hale geldik. Ekonomiyi Sayın Derviş'e bıraktılar. Başka kimsenin birşey yaptığı yok. Meclis de neredeyse bütün işlevini kaybetti. Esnaf ise hiçbir ödemesini yapamıyor, dükkanını kapatmak zorunda kalıyor. Bu şartlardan etkilenmememiz mümkün mü, kafamızı nasıl derse verelim? ¥ Hurşit Bereket - ADAPAZARI Atama Yükselme Yönetmeliği uygulansın YÖK Başkanlığı'nın dikkatine; Hükümet'in 1999 yılında aldığı bir kararla "Görevde Atama Yükselme Yönetmeliği" hazırlanmış, kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmiştir. Bu yönetmelik pek iç açıcı olmasa da kabul etmek zorunda olduğumuz bir düzenlemeydi. Yönetmeliğe göre yılda iki defa sınav yapılacaktı, yönetmelik uygulanacaktı. İçişleri, Milli Eğitim, Bayındırlık ve İskan, Orman, Sağlık gibi çoğu bakanlıklar bu yönetmeliğe uydu ve uygulattı. Maalesef YÖK'te hiçbir gelişme olmadı. Bizler, fakülte ve yüksekokul mezunları olarak, bu belirsizliğin, ümitsizliğin bir an önce giderilmesini istiyoruz. Akademik kariyerli personelin emeklerini gün geçmeden, aksatılmadan verdikleri gibi; bizim de idari personel olarak, insanlık ve özlük haklarımız olarak, yönetmelik doğrultusunda mağdur halde bırakmamalarını bekliyoruz. YÖK'ün bu yönetmeliğin gereğini bir an önce yerine getirerek, adaleti sağlamasını bekliyoruz. ¥ Bir Grup Personel Sizden sözünüzü tutmanızı istiyoruz Devlet Bakanı Sayın Kemal Derviş'in dikkatine; Bir müddet önce, çiftçi kredi faiz oranlarının %52'ye indirildiği açıklandı. Ancak eski uygulama devam ediyor. 2076 sayılı Şehmusa Tarım Kredi Kooperatifi'nin bana gönderilen tebligatında; "01.04.2001 tarihinden itibaren %140 oranında faiz uygulamasına geçildiği, borcun ödenmemesi halinde, 01.07.2001 tarihinden itibaren kanuni takibe geçilip, %153 faiz uygulanacağı" bildirilmektedir. Göreve başladığınızda, bundan sonra halka doğruları söyleyeceğinizi beyan ettiniz. Size güvenimizin devam etmesi için, sözünüzü tutmanızı ve bizleri bu faiz batağından kurtarmanızı bekliyoruz. ¥ Habib Aydın - GİRESUN 50. Yıl'a hizmet gişeleri istiyoruz Gaziosmanpaşa 50. Yıl Mahallesi sakinleri olarak mahallemize İSKİ ve Boğaziçi Elektrik yetkililerinden, en azından fatura ödemelerini yapabilmemiz için, hizmet gişeleri istiyoruz. Bugün zaten ağır ekonomik şartlar altında, bir liranın dahi hesabını yapmak zorunda kalan vatandaştan, sabit ücret, ya da bakım bedeli adı altında ücret alan İSKİ ve Boğaziçi Elektrik kuruluşlarının yetkililerinden rica ediyoruz; Muhtarlık ve Türk Telekom'un hizmet verdiği mahallemiz hizmet binasına bir vezne de siz koyamaz mısınız? Hatta bu hizmetten 50. Yıl sakinleri dışında, Uğur Mumcu, Cumhuriyet, Esentepe gibi çevrede bulunan mahalle sakinleri de istifade edebilirler. Bu şekilde, hem hayır dua alırsınız, hem de fatura ödemeleri insanlara zül gelmez... ¥ Erol Kara - İSTANBUL Baz istasyonları ile başımız dertte Biz, Halkalı Taştepe Mahallesi Reyhaniye Sokak sakinleriyiz.Mahallemizde şu an 3 adet baz istasyonu bulunmaktadır ve bu sayının zamanla artacağını biliyoruz. Bu istasyonların sağlığımız için sakıncalı olabileceğini çeşitli yayınlardan öğreniyoruz. Bu konudaki bütün müracaatlarımız sonuçsuz kaldı. Mahallemiz kenar mahalledir ve en az 50 çocuk yaşamaktadır. Baz istasyonlarının okullara, hastanelere, çocuklara yakın yerlerde kurulamayacağını biliyoruz. Öyleyse neden yetkililer sesimizi duymamakta hâlâ ısrar ediyorlar? ¥ Mahalle Adına Gülşen Ay - İSTANBUL